Bir İmparatoru Deviren Kadınlar

Perovskaya ve Figner, katılımı ve hatta Rusya’nın ezilenlerini özgürleştirme mücadelesinde kadınların liderliğini memnuniyetle karşılayan Rus Devrimci hareketinin cinsiyet dinamiklerinin ürünleriydi.

featured

İlkbaharın başlarında, 13 Mart 1881 günü öğleden sonra, Rus Çarı Alexander II, üstünkörü sarılmış bir paket taşıyan bir adamın önüne atladığı sırada St. Petersburg’u gezmekteydi. Gardiyanlar tepki bile veremeden önce bu kişi, yani 19 yaşında bir öğrenci olan Nikolai Rysakov, elindeki paketi fırlatmış ve gardiyanlardan birini anında öldüren ve birkaç kişiyi daha yaralayan dinamit bombasını patlatmıştı. Rysakov’un asıl hedefi ise zarar görmemişti. Ta ki Alexander, şarapnel izleriyle dolu arabasından inip müstakbel katiline yanaşana kadar. Tam o anda ikinci bir saldırgan göğsüne bomba tutturulmuş halde önlerine doğru koşmuş ve Çarın önünde bombayı ateşlemişti. Çar, bu olaydan sonra korkunç yaralar almış ve bir saat içinde de ölmüştü.

Bu suikast, acımasız ilklerden biriydi. Çar’ın katili Ignacy Hryniewiecki adındaki Polonyalı öğrencinin, kaydedilen ilk canlı bombalardan biri olması da dikkate değer bir noktadır. Bombalamanın, çoğu tarihçinin dünyanın ilk organize terör örgütü olarak gördüğü Narodnaya Volya (Halkın İradesi) tarafından planlanması da aynı şekilde. Grubun nasıl örgütlendiklerine ağırlık veren ve 20. yüzyıl ve sonrasında terör örgütleri üzerindeki etkilerine odaklanan bilim insanları, Hryniewiecki’nin kanlı eyleminden önce Çar’ın hayatını almaya çalışırken Narodnaya Volya’nın geçirdiği iki yılın hikâyesini detaylı olarak belgelemiştir. Bir örgüt olan Narodnaya Volya’nın üzerindeki bu odak, Çar’ın suikastının hikâyesinde bir başka önemli ilki gizlemiştir. Otokratın ölümünde iki kadın, Sophia Perovskaya ve Vera Figner, merkezi bir rol oynamıştır. Bu kadınların rolleri, bu kargaşa anında devrimci şiddeti uygularken kadınların liderlik rollerinin gerekliliğini ortaya koyması bakımından oldukça önemlidir. Ayrıca bu, kadınların erkek meslektaşları tarafından büyük çoğunlukla kabul gördüğünü de ortaya koymaktadır. Erkek meslektaşları, kadınların özgürlükçü taleplerine uyum sağlamanın yanı sıra, Rusya’yı bu belirgin esaretten kurtarmak için daha geniş çaplı bir vazifeye de uyum sağlamışlardı.

O zamanlar Narodnaya Volya’nın Rusya’nın devrimci hareketinde kadının rolünü vurgulaması çok da sıra dışı bir şey değildi. Pek tabii, üniversitenin okuma gruplarında radikalleşen Vera Zasulich ve Maria Kolenkina’nın 1878 girişimleri, St. Petersburg valisine ve bir devlet savcısına suikast düzenlemek için Narodnaya Volya’nın kurucularına ilham kaynağı olmuşlardı. Tıpkı Zasulich ve Kolenkina gibi bu yeni terörist örgütünün yaratılmasında merkez olan Sophia Perovskaya ve Vera Figner, Çarlar vatanında bir umut ve kırılma döneminin ürünleriydi. Kırsal kesimdeki köylü nüfusu sosyal olarak sönük ve nesiller boyu toprak sahiplerine bağlı kalırken, şehirlerde liberal fikirli aydınlar, Avrupa’dan sosyalizm ve Jakoben teorileri ile nihilist popülizmin geleneksel ideolojisiyle körüklenen fikirler ve hırslarla büyümüştü. Bu, Figner ve Perovskaya’nın geç ergenlik döneminde karıştığı, aidiyet ve amaç duygusunu bulduğu radikal ideolojilerin savunucuları sayesindedir. Her iki kadın da soylu ailelerde doğmuş, Rus toplumunun menfaatine adanmış ve bu amaçla eğitilmişlerdir. Dahası Perovskaya ve Figner, reformist düşüncedeki gelişmelere paralel olarak erkek radikal yoldaşları tarafından devrimci mücadelede denk olarak görülmüşlerdir.

Rus aydın sınıfı tarafından yapılan bu mücadelenin taleplerini karşılamak için 1861’de Çar Alexander II, ünlü Kurtuluş Manifestosu’nu yayınlamıştı. Bu manifestonun, köylüleri esaretten kurtarması ve mümkün olan yerlerde daha liberal bir çağ başlatması gerekiyordu. Bu yeni çağın bir uydurma olduğu ortaya çıktığında, Perovskaya ve diğer hayal kırıklığına uğramış reformcular, değişim hızına ivme kazandırmak için bu görevi kendileri üstlenmişlerdi. 1874’te bu durum yüzlerce devrimcinin, Rus kırsallarında dolaşıp köylülere sosyalizm, nihilizm ve anarşizm üzerine yazılar okumak için St. Petersburg’dan ayrılmasına yol açmıştı. Bu şekilde, köylüleri kendilerinin yükselip, Çar’ı devirdikleri güne hazırlıyorlardı.

“Halka Ulaşma” olarak da bilinen bu hareket, pek bir şey başaramadı. Köylüler genellikle “şehirli ukalaların” yüksek fikirli felsefelerinden etkilenmemişler ve hatta çoğu, radikaller hakkında Çar’ın Üçüncü Kısım adındaki gizli polis ajanlarına bilgi sızdırmıştı. Bu olay, 3 yıl hapis cezasına çarptırılan Perovskaya da dâhil yüzlerce radikalin tutuklanmasına sebep olmuştu. En sonunda Perovskaya, 1877’de devlete karşı işlenen suçlardan, 192 propagandacıyla birlikte yargılanmıştı.

Beraat etmesine rağmen hapishanede geçirdiği zaman Perovskaya’yı değiştirmişti. “Halka Ulaşma” hareketine katılanların çoğu gibi hatalarını gözden geçiren Perovskaya, propaganda yapmanın Çar’ın 1861’deki vaatlerini yerine getirmesi kadar anlamsız olduğuna ikna olmuştu. Daha doğrudan ve şiddetli bir yaklaşımın gerekli olacağı çıkarımına, onun yanında birçok kişi daha katılıyordu. Perovskaya, daha sonra şiddete yönelen bir yazar olan kocası Andrei Zhelyabov ve Figner ile 1879 yazında Narodnaya Volya’yı kurmuştur. Bu örgütün beyan edilmiş olan amacı, Çarlık rejimine saldırmak, otoritesini yok saymak ve devlet destekli baskı eylemlerini teşvik ederek muhaliflerini daha da radikalleştirmek için teröristlerin şiddetini kullanmaktı.

1860’larda, Çar’ın Üçüncü Kısım ajanları tarafından sık sık içeriye sızdığı ya da organize olmadaki eksikliği nedeniyle parçalanan diğer Rus radikal gruplarının yükselişi ve düşüşü ile ilgili bilgilendirilen Perovskaya, Figner ve Halkın İradesi’nin diğer liderleriyle daha profesyonel bir devrimci grup oluşturmaya çalışmıştı. Bu amaçla Narodnaya Volya, çağdaş terör örgütleri arasında yaygın olan, birbirinden bağımsız çalışan ve sadece merkezi bir organ aracılığıyla iletişim kuran küçük gruplarla, hücresel bir yapı kullanmıştır. Ayrıca, bomba tasarlamakla görevli bir kimya mühendisi ve içinde 1880 tezi olan The Terrorist Struggle’ın (Terörle Mücadele) yazarı, devrimci, filozof Nikolai Morozov da dâhil olmak üzere siyasi şiddetin, Rusya’yı yeni ve daha demokratik hale getirecek tek doğru yol olduğunu savunan uzmanları aramışlardı.

Perovskaya’nın kendisi de organizasyon konusunda yetenekliydi. St. Petersburg’da örgütün güvenli birçok evini kuran oydu. Örgütün, Çar’ın treninde ve ayrıca 1880’de Kibalchich’in saatli bombalarından biri tarafından tahrip edilen, Çar’ın resmi ikametgâhı olan Kış Sarayı’nda gerçekleştirdiği çeşitli saldırıların aritmetiğini haritalamaya yardımcı olmuştu. Çar’ın öldürüldüğü gün, Perovskaya da merkezdeydi. Saldırıdan 48 saat önce kocasının tutuklandığını öğrendikten sonra, suç ortaklarına şehrin dört bir yanından bomba yapım malzemeleri almalarını emretti. Böylece suikast, Zhelyabov’ın yardımı olmadan bile devam edebilirdi. Çar’ın kader yolculuğuna çıkmadan bir gece önce Perovskaya, Figner ve Kibalchich ile dinamit bombalarını hazırlarken sabahlamıştı. Çar, beklenmedik bir şekilde Narodnaya Volya’nın asıl rotadaki yolun altına koyduğu mayınları boşa çıkararak rotasını St. Petersburg’a değiştirdiğinde, Hryniewiecki ve Rysakov’a planı uyarlamalarını ve hedeflerini ayaklarına kadar getirip, ellerindeki bombaları ateşlemelerini emreden kişi de Perovskaya’ydı.

Her iki kadın da imparatorun ölümü için büyük paralar ödemişti. Figner, bombalamayı takip eden polis ağından kurtulmayı başarmıştı, ancak ertesi yıl Narodnaya Volya’nın çöküşüne başkanlık edecekti. Örgütün sonu, 1883’te Figner’ın tutuklanmasına yol açan polisin örgüte sızmasıyla gelmişti. Bu tuzaktan kaçmasına rağmen Figner, yirmi yıl sürecek olan zorlu bir hapis cezasını çekmiş ve ardından 1900’lerin başına dek süren bir sürgüne mahkûm olmuştu. En azından 1942’de yatağında ölmesine izin verilen Figner, 1917’de çarlığın son düşüşüne tanık olmuştu. Perovskaya’nın kaderiyse erken ölümdü. Çar’ın ölümünden sadece birkaç gün sonra tutuklanmasından sonraki, kısa bir duruşmanın ardından 15 Nisan 1881’de darağacında sevgili Zhelyabov’u ile yeniden bir araya gelmişti. Ölümünde bile Perovskaya, tarih kitaplarında başka bir iz daha bırakmıştı: Rusya’da terör suçundan idam edilen ilk kadın olmuştu.

Perovskaya ve Figner birlikte, karmaşık bir miras bırakmıştı. 1874’te “Halka Evi”ne katılanların %20’si kadındı. Bu bağlamda Perovskaya ve Figner, katılımı ve hatta Rusya’nın ezilenlerini özgürleştirme mücadelesinde kadınların liderliğini memnuniyetle karşılayan Rus Devrimci hareketinin cinsiyet dinamiklerinin ürünleriydi. Bu, Perovskaya ve Figner’e radikal harekete en üst düzeyde katılma ve Zasulich ve Kolenkina’dan kaçan suikastlarda başarıyı elde etme fırsatı vermişti. Narodnaya Volya’nın liderliğiyle birlikte Perovskaya ve Figner, kadınların radikalizme katılım tarihinde hem önemli figürler haline gelmiş hem de dinamitler sayesinde terörizm sembollerine dönüşmüşlerdi. 140 yıl önce St. Petersburg sokaklarında bir Çar’ın ölümüyle şekil almış karmaşık bir mirastır onlarınkisi.

Yazar: James Crossland

Kaynak: HistoryWorkshop

Çeviren: Elif Orak / Çeviri Gazetesi

Düzenleyen: Büşra Ekiz

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
k_zg_n
Kızgın
0
_a_rm_
Şaşırmış
https://devrimcidusun.org/wp-content/uploads/2021/04/1.png
Giriş Yap

Devrimci Düşün Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!