ARTVİN – Doğu Karadeniz’de çay hasadının başlaması ile birlikte üreticiler birçok alanda sorun yaşamaya başladı. Devletin açıklamış olduğu 4 TL’lik taban fiyatını az bulan üreticiler, daha sonra açıklanan kota ve kontenjan ile birlikte fiyatın daha da düştüğünü belirtiyor. Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü’nün (ÇAYKUR), hasadın başlamasının hemen ardından dönüm başına günlük yaş çay alımına 15 kilogramlık bir kotanın konulduğunu açıkladı. Açıklanan kota sonrası özel çay firmaları taban fiyatının altında çay alımına başladı. Bazı bölgelerde yaş çayın fiyatı 2 TL 80 kuruşa kadar düştü. Bu duruma tepki gösteren üreticiler ise Artvin, Rize ve birçok yerde alanlara çıkarak, yaşananlara tepki gösterdi. Kota ve kontenjan uygulamasının kaldırılmasını isteyen üreticiler, bazı ilçelerde polisin sert müdahalesi ile karşılaştı. Üreticiler her yıl çay hasadının başlamasıyla yaşadığı sorunlarla bir daha karşılaşmamak için sorunlarının çözülmesini istiyor.
Hopa Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Başkanı Harun Vayiç, çay üreticilerinin yaşadığı sorunları ve çözüm önerilerine ilişkin ajansımıza önemli değerlendirmelerde bulundu.
EK GELİR OLDU
Devlet tarafından açıklanan taban fiyatının düşük olduğuna dikkati çeken Vayiç, artan maliyetlere bakıldığı zaman daha yüksek bir fiyatın açıklanması gerektiğini söyledi. Vayiç, “Geçen yıl aldığımız gübrenin fiyatı ile bu yılki gübre fiyatı arasında yüzde 30 gibi bir fark var. Bunun için daha iyi bir fiyat açıklanabilirdi. Karadeniz’de tarım, parçalanmış bir tarım olarak görülüyor. Herkesin belli bir miktar çayı var. Ancak arazi miras olarak parçalandığı için herkesin çok yaş çay toplama gibi bir durumu yok. Bunun için fiyat gerçekten düşük. Çay üreticiye göre ek gelir olduğu için insanlar geçimini sağlamak için başka yerde çalışmak zorunda. Bunun içinde çayın değeri insanların gözünde daha da düşüyor” dedi.
KAPASİTE ARTTIRILMALI
“Kota ve kontenjan olayı başlı başına bir sıkıntı” diyen Vayiç, devletin dönüm başına 600 kilogram yaş çay kotası açıkladığını belirtti. Buna göre 10 dönüm tarlası olan bir üreticinin devlete 6 ton yaş çay verebileceğini aktaran Vayiç, “Fakat dönüm başına verim 800 kilogramı bulabiliyor. O zaman geriye kalan çayı da özel sektöre vermek zorunda kalıyoruz. Yine günlük dönüm başına 15 kilogram yaş çay kotası açıklandı. Bu durumda da fazla çayı özel sektöre vermemiz gerekiyor. Fiyat bu noktada da çok önemlidir. Devlet taban fiyatını açıkladı. Özel sektör, devletin açıkladığı fiyatın altında çay alamaz garantisinin verilmesi gerekiyor. O zaman kota ve kontenjan gibi sorunları yaşamak zorunda kalmayacaktık. Ya da ÇAYKUR fabrikalarında kapasite artırımına gidecek veya dönüme göre bir üretim sistemi yapacak” diye belirtti.
DENETİM YOK
Devletin özel sektörü denetleyeceği bir mekanizmasının olmadığına işaret eden Vayiç, şunları söyledi: “Kapitalizmin olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Özel sektör fiyatını belirliyor. ‘İsteyen verir istemeyen vermez’ diye düşünüyor. Onun için bu durum sistemsel bir sıkıntı. Kapitalizmin olduğu bir yerde, devlet yaptırım uygulamadığı sürece bu işin önüne geçemeyiz. İnsanlar çayı bir an önce elinden çıkarmaya çalışıyor. Üretici açısından sorun burada başlıyor. Üretici çayın değerini kendisi belirlemek zorundadır. Fakat özel sektöre verdiği için ister istemez çayın değerini özel sektör belirliyor. Çay gerçek değerinin altında satılıyor. Üretici bir an önce çayı bitirmek, devlet ise 30-40 gün sürdürmek istiyor. Çelişki burada başlıyor.”
İŞÇİ SORUNU
Çay hasadında işçi sorununun da yaşandığına dikkat çeken Vayiç, bu sorunun temelinde köylerin boşaltılması olduğuna dikkati çekti. Bu sürecin köy okullarının kapatılması ile başladığını belirten Vayiç, insanların şehirlere inmesi ile köylerin başıboş kaldığını kaydetti. Tarımdan uzaklaşan köylünün daha sonra da büyükşehirlere göç ettiğini dile getiren Vayiç, “Pandemiden kaynaklı gençler köylerine geri döndüğü için işçi sorunu son iki senedir büyük bir sıkıntı çıkarmadı. İnsanlar bir şekilde kendi çayını kendisi toplayabildi. Fakat bu herkes için bir çözüm olmadı. İnsanlar büyükşehirlerden gelip 2-3 güne çayını toplayıp gidecek. İnsanlar çaya bakamadığı için bu verimi ve kaliteyi de düşürüyor. Bahçenin yabancı otlarını almak, gübre atmak gerekiyor. Bunun için tarımı biraz daha ciddiye almak gerekiyor” diye konuştu.
ÖNEM VERİLMİYOR
“Ülkenin tarıma vermiş olduğu değer her geçen yıl azalıyor” diyen Vayiç, sözlerine şöyle sürdürdü: “Bu ülkenin yüzde 50-60’ı tarım ile geçiniyordu. Son verilere baktığımız zaman bu oran yüzde 18,7’ye düşmüş. Üreticinin tarım yapabilmesi için ürününe alım garantisi vereceksin. Bunu yaparsan insanlar belki yine tarımla ilgilenir. Ama üretmeyip dışarıdan alma mantığını seçtiğimiz sürece insanlar tarımdan uzak duracaktır. Çay üreticisi çayı toplayıp ürünün ekonomik karşılığını almak istiyor. Çayı topladığımız zaman ‘nereye satacağız’ derdi olmayacak. Esas sıkıntı ülkenin tarım politikasından kaynaklanıyor diye düşünüyorum.”
KOOPERATİFLER
İnsanların kooperatifçiliğe güvenmesi gerektiğini vurgulayan Vayiç, “Fakat Karadeniz’de bizim dışımızda bir de Trabzon’da bir çay kooperatifi var. Bu meselelerin çözümü aslında kooperatifçilikten geçiyor. Bugün Kemalpaşa’da bir fabrika var. Yarın Hopa’da da açmak gerekiyor. Fabrikaları bu bölgelere getirdiğimiz zaman sorunun büyük bir kısmını çözmüş olacağız. Sadece çayda değil bütün tarım ürünlerinde de kooperatifleşmek ve buna göre üretim yaparak dışa bağımlı olmamamız gerekiyor” şeklinde konuştu. (MA)