Kobayashi 13 Ekim 1903 tarihinde Shimokawazoi’de dünyaya geldi. Babası ufak bir toprağın sahibiydi ancak amcası başarısız bir ticari girişimde bütün mal varlıklarını kaybetmelerine sebep oldu. 1907 yılında Takiji ve ailesi amcasının fırın işine yardım etmek amacıyla Kuzey Hokkaido’daki Otaru şehrine taşındılar. Takiji ilkokulu bitirinceye kadar amcasının fırınında çalıştı ve sonrasında belediyenin ticaret lisesine kayıt yaptırdı. 1921 yılında sınıfından beşincilik ile mezun oldu. Bu sırada sanata ve edebiyata olan ilgisi bir hayli artmıştı. Buradan mezun olduktan sonra 1924’te Otaru Ticaret Yüksek Okulu’na kayıt yaptırdı. Okula kaydını yaptırdığında ailesinin toprak sahibiyken ve çiftçiyken olan iki farklı konumu onu proleteryaya yaklaştırdı. Ama bir şeyin farkındaydı; hem entelektüel hem işçi iken daha yüksek bir sosyal statü istiyordu.
Mezuniyetinin ardından Otaru’da bir bankada işe girdi ki bu banka başlangıçta çok ufak fakat I. Dünya Savaşı sırasında sömürge gelişimini finanse etmek için sınırlarını genişleten bir bankaydı. Sosyal adaletsizliğin farkında olan Takiji, işverenin tavırlarına karşı da bir farkındalığa sahipti. Bu sırada 16 yaşındaki bir seks işçisi ile de ilişkiye başlamıştı. Bedenini metalaştımaya zorlanan bir kadın ve bankada geçen zamanı Takiji’yi derinden etkiledi. Ertesi yıl yine sol görüşlü bir yazar olan Hayama Yoshiki “Fahişe” isimli bir kitap yayınlayarak emeğini satan işçiler ile fahişeliği ilişkilendirdi. Japonya’da proleter edebiyatın başlangıcı diyebileceğimiz bu eser Takiji Kobayashi’yi oldukça etkisi altına almıştır. Takiko Hikayeleri ismiyle bedenini satmaya zorlanan kadınları anlatan kısa hikayeler yazdı.
Bu hikayeler ezilenlerin kötü gidişata karşı direnme isteğini ortaya çıkardı. Takiji ilk defa 1927 yılında Mayıs İşçi Yürüyüşü’ne katıldı ve bu onun için siyasi faaliyetlerinin başlangıcı sayılabilirdi. Sonrasında liman işçilerini ve çiftçileri destekleyen eylemlere katıldı. Bu sırada çalıştığı bankadaki çeşitli değişimlerden sonra eylemlere afiş tasarlayan bildiri dağıtan bir yazar olarak eylemlerde yerini aldı. Ayrıca işçiler ve çiftçiler ile birlikte örgütlenmeye dair çalışmalarda bulundu. Burada deneyimlediği her şey onun ölümsüz eserlerinden biri olan “Kayıp Toprak Sahibi” ni yayınlamasına vesile oldu. Devamında bu eseri komünistlere ve işçilere karşı polisin uyguladığı işkenceleri konu edindiği 15 Mart 1928 isimli çalışması izledi. Bu hikaye 1928 yılının sonlarında yayınlandı ve yasaklanmadan önce 8000 kopya sattı. Takiji’nin bu eseri eleştirel bakış açısı ile yaklaşan herkesin beğenisini toplasa da işin bir de kötü yanı vardı. Bu eser ile Takiji polisin de dikkatini çekti ve o saatten sonra sürekli bir gözetim altındaydı. 1929 yılına gelindiğinde Takiji Japonya Proleterya Yazarlar Birliği’nin merkez komitesine seçildi ki bu sırada o meşhur eseri ‘Yengeç Konserveleme Gemisi”ni yazıyordu.
Bu eser o kadar ses getirdi ki yaklaşık 15.000 adet sattı. 1933 yılında da Çince, Rusça ve İngilizce dillerine çevirisi yapıldı. Yengeç Konserveleme Gemisi isimli eserinde bazı banka müşterilerinin ismini kullanması ve bu isimleri sömürü ile ilişkilendirmesi bankadan kovulmasına yol açtı. O zamana kadar yalnızca yer altı etkinliği ile sınırlanmak istenen Takiji 1930 yılının Mayıs ve Ağustos aylarında tutuklandı. İkinci tutuklamada polis tarafından işkence gördü. O sırada yeraltı etkinliklerine devam ediyordu. Sol dergilere yazı yazma, yazarlar birliğindeki görevi gibi etkinlikler bahsettiğimiz yeraltı etkinlikleriydi. Ağustos ayından Ekim ayında kadar sansürsüz yayınlanan eseri Yasuko’yu bitirdi ve hemen ardından Japonya Komünist Partisi’ne katıldı. Ancak bu katılım Japonya’nın Mançurya’yı işgali ve yeni bir tutuklama dalgası ile aynı zamana denk geldi.
1932 yılında yoldaşı Ito Fukijo ile evlendi ve sol hareketleri yeniden inşa edebilmek için yeraltı dünyasına tekrar girdi ve “Bir Partilinin Yaşamı” isimli otobiyografik çalışmasını tamamladı.
Sürekli bir biçimde aranmasına ve yetkili makamlardan kaçmasına rağmen inanılmaz sayıda eser üretti. 20 Şubat 1933’te Takiji ve bir yoldaşı polis tarafından tutuklandı. Beş saat boyunca polisin Japonya Komünist Partisi’nin aktivitelerine dair sorduğu soruları cevaplamadığı için işkence gördü. Bedeni işkenceye dayanamadığından ölse de polis bunu kalp krizi olarak kayıtlara geçti ve gelen otopsi taleplerini de reddetti. Takiji’nin devrim şehidi olması radikal solun simge haline gelmesini ve dönemin en önemli edebi şahsiyetlerinden olmasını sağlamıştır.
Takiji’nin eserleri için yalnızca sosyalist gerçeklik veya parti propagandası demek doğru olmayacaktır. Bunlardansa proleteryanın sesi haline gelmiş, kolektif düşünceye ön ayak olmuş, oluşturduğu karakterler ile gerçek hayata dokunmuş eserler bırakmıştır demek daha doğru olacaktır. Takiji’nin hikayeleri Japonya tarihinin sıradan işçileri, köylüleri, kadınlarını da kapsayan yoğun bir sınıf mücadelesini temsil etmektedir. Bu tarihi çağ ne yazık ki sol görüşlü kesim tarafından bile fazla bilinmemektedir. Bu tarihi çağı bilmek isteyenler için Takiji’nin eserlerinden daha iyi bir başlangıç olamaz. Yazıya son vermeden önce o muhteşem eser Yengeç Konserveleme Gemisi’ne değinmek istiyorum.
Yazıda bahsedildiği gibi Kobayashi’nin en ünlü eseridir. Konusu; mürettebatının hayatıyla ilgilenmeyen, yalnızca emperyal genişleme ile ilgilenen özel şirketler tarafından işletilen bir balıkçı gemisindeki koşulları anlatmaktadır. Öğrencilerden ve çiftçilerden oluşan ekip romanın ana kahramanlarıdır. Bu gemi kapitalist toplumda örgütlenmemiş işçilerin acımasız işverenlere karşı mücadelesinin yansımasıdır. Kâr peşinde koşma ve “İmparatorun zaferi” o kadar önemlidir ki, şirket ustabaşı (gemideki asıl otorite) başka bir gemiyi kurtarmak için operasyonları askıya almayı reddederek geminin batmasına izin verir. Mürettebattan bazılarının kaybolması onu çok da etkilemeyecektir. Ancak ummadığı bir şey olmuştur. Kayıp mürettebat ölmemiş bir Sovyet gemisi tarafından kurtarılmıştır. Hikaye tam da bu noktada başlamıştır… Biz devamını anlatmayalım okuması yorumlaması da sizden olsun. Japon edebiyatında işçi sınıfı dediğimizde akıllara gelen ilk isimlerden biri olan Takiji Kobayashi bir yazıya sığmayacak olsa da umarım sizlerde bir merak uyandırmıştır.