Üreten olma yaratıcılığı ve halk olma onuru ile kendi gücüne dayanan örgütlü kitleler, gerici iktidarlara karşı gerçek kurtuluşu sağlayacak tek güçtür.
ABD’deki emperyalist sermaye klikleri arasındaki dalaşın görünen yüzleri olarak Trump ve Biden’in Türkiye üzerine söyledikleri; temsil ettikleri emperyalist sermaye kliklerinin Türkiye politikasını yansıtmaktadır. Hangi tarihsel kesitte ve dünyanın hangi halkları için ne kadar şirin cümleler kurarlarsa kursunlar, emperyalistlerin tek amacı kendi emperyal çıkarlarını temin etmektir. Bu nedenle de onların söylediklerine itibar etmek, onların sözlerine güvenmek; safdillik olur. Çünkü emperyalizm -bir bütün olarak tüm klikleriyle birlikte- dünya halklarının düşmanıdır.
Biden’in yapmış olduğu bir açıklamada ‘Bence yapmamız gereken ona (Erdoğan’a) karşı farklı bir yaklaşım izlemek. Muhalefetin liderlerini desteklediğimizi açık şekilde belirtmeliyiz. Açıkça pozisyonumuzun parlamentoda da yer edinmek isteyen Kürt nüfusun entegrasyonunu sağlamak olduğunu söylemeliyiz. Yanlış olduğunu düşündüğümüz şeyler hakkında sesimizi çıkarmalıyız. Yaptıklarının bedelini ödemeli. Bazı silahları ona satıp satmayacağımızla ilgili, bir bedel ödemeli. Özellikle de üzerinde F-15 uçurarak çözmeye çalıştıkları bir hava savunma sistemleri olduğunu düşündüğümüzde. Bunlar hakkında çok endişeliyim.’ sözlerini doğru anlamak önemli.
Biden şahsında temsil edilen empertalist sermaye kliği diyor ki:
- Erdoğan ile olan ilişkiler gözden geçirilmeli
- Türkiye’deki muhalefet -burada kasıt esasta CHP ve HDP- açıktan desteklenmeli
- ABD, Kürt ulusunu Türk devlet düzenine entegre edilmesinde-yedeklenmesinde daha etkin bir rol oynanmalı
- ‘Yanlış olduğunu düşündüğümüz şeyler hakkında sesimizi çıkarmalıyız’ derken kasdettiği şey: ABD, Türkiye’nin iç politikalarına doğrudan müdahil olmalı
- ABD’nin ciddi bir oranda elinde bulundurduğu(yada etkin olduğu) savaş teknolojisi ve silah pazarının şantaj unsuru olarak kullanılmalı
- İşbirlikçi tekellere de dayansa, ABD emperyalizminin izin verdiği alan ve oran ötesinde bir savaş teknolojisi geliştirilmesine izin verilmemeli
Burada sorulacak sorular ile Biden ve temsil ettiği emperyalist kliğin niteliği ortaya çıkacaktır.
- Erdoğan iktidarının geriletilmesini dillendirmelerinin nedeni demokratik bir Türkiye istemelerinden mi ileri geliyor?
- Emperyalistler sırf çokuluslu tekellerin çıkarları uğruna dünyanın birçok yerinde halkları katlederken herhangi bir ülkede gerçekten demokratik bir rejim istemeleri mümkün mü?
- Önce diktatörleri iktidara getiren, sırtını sıvazlayan ardından demokrasi naralarıyla Ortadoğu’nun zenginliklerini yağmalak için kendi yarattığı diktatörlere saldıran bu emperyalistlerin gerçekten demokrasi diye bir derdi olabilir mi?
- Kürtleri her fırsatta yüzüstü bırakıp çıkarlarının emrettiği biçimde Türkiye devleti ile kol kola giren bu emperyalistlerin, dünya halklarına karşı işlediği ve işlemeye devam ettiği suçlar ortadayken gerçekten Kürtlerin iyiliğini istediğine inanmak mümkün müdür?
- Diğer ülkelerin iç politikalarına doğrudan müdahil olunması, tam bağımlılık ilişkisini hakim kılma isteği değil midir?
- IMF aracılığı fahiş faiz oranlarıyla verilen borçların alımına dahi ‘üretim yapılan işletmeler kurulamaz’ şartı koyan bu emperyalistlerin, Türkiye halklarının refahını düşünüyor olması mümkün mü?
- İhraacatının büyük bölümünü savaş araç-gereç ve mühimmatlarının satışının oluşturduğu ABD emperyalistlerinin, başka ülkelerin savaş teknolojisinde -işbirlikçi tekellerle dahi olsa- kendince adımlar atmasını engelleme arzusu, onların savaş karşıtlığından mı yoksa savaş pazarından-silah pazarından kimseye pay vermemek, satış yaptığı müşterilerini kaybetmemek arzusundan mı kaynaklanmaktadır?
Bu sorulara aklı selimle verilecek cevaplar çok nettir. Emperyalistler dünya halklarının düşmanıdır! Türkiye’de dahil dünyanın neresinde olursa olsun, ezilen halkların zalim iktidarlardan kurtuluşunu emperyalistler değil yalnızca ve yalnızca halkların kendisi gerçekleştirebilir.
Üreten olma yaratıcılığı ve halk olma onuru ile kendi gücüne dayanan örgütlü kitleler, gerici iktidarlara karşı gerçek kurtuluşu sağlayacak tek güçtür.
ABD’deki Maocu Bob Avaiken çevresi seçimlerde Biden’i desteklemek gibi emperyalist sermaye kliği dalaşında taraf tutar bir politika izlese de, devrimciler; emperyalistler, kapitalistler ve genel olarak egemenler arasındaki klik dalaşlarında taraf olmazlar, kitleleri bu kliklerden birine taraf olmaya çağırmazlar. Çünkü yukarıda belirttiğimiz üzere devrimciler, gerçek kurtuluşun emekçi sınıfın ve halkların örgütlü mücadelesiyle gerçekleştirilebileceğini savunurlar, egemenler arasında özde-nitelikte bir fark olmadığını bilirler.
Burada şunu da belirtmek gerekir ki: Biden’in Türkiye ilgili açıklamasının ardından AKP’lilerden ardı ardına gelen ateşli açıklamalar, samimi ve gerçekçi olmadığı gibi emperyalizm karşıtlığının göstergesi de değildir. AKP ile ABD ve Rus emperyalizmi arasındaki ilişki, AKP’nin ABD emperyalizmine olan mecburiyetine karşı Rus emperyalizmini bir şantaj unsuru olarak kullanma siyaseti üzerine oturmaktadır.
AKP’nin dönem dönem Rusya ve Rusya’nın Çin ile başını çektiği Şanghay beşlisine yaklaşması, ABD emperyalizmiyle olan mecburiyete dayalı bağımlılık ilişkisine karşı ABD’ye ona mecbur olmadığını gösterme hezeyanı ve bunun üzerinden kısmı kırıntılar elde etme siyasetidir.
Bu yönüyle kurulduğu günden bu yana emperyalizmle bağımlılık ilişkileri hiç kopmamış olan devletin, bugünde emperyalizm ile bir sorunu yoktur. Onların sorunu emperyalistler ve emperyalist klikler arası dalaşlarda, çıkarlarını en iyi şekilde temin edebilecekleri konumu almak ve kırıntılar elde etmektir.
