Babür Pınar

Kralı Kurtarmak

Recep Tayyip Erdoğan  iktidar hırsıyla öylesine “aklı selimini yitirmiş” durumdaki; yarın içerisine düşme ihtimali yüksek çukuru kazdıkça kazıyor.

“Halk böyle  yönetilmeye layık” inancıyla; Tayyip Erdoğan, misyonunu biçimleyici politikaları ısrarla sürdürüyor. Feodalizmin kalıntısı üzerine oturan ve dinin kurumsal olanaklarını kullanan kapitalizmin, toplum yönetiminde irade tekliğini meşru sayması ve bu kabullenilmiş yargının da toplum bilincinin yüklenimi olması; her türden erk sahibinin “halk böyle yönetilir” iddiasının oturduğu zemindir. Tek erk yönetim sistemini meşru sayan toplumsal kabul; RTE nin, ele geçirdiği siyasi İktidarın ömür boyu sürebilir olduğuna inanacak denli gerçeklikten kopmasını da harlıyor. Bu durumda RTE; içersine düştüğü yerin çukur olduğunu kavrama iradesini daha da yitiriyor.

RTE’nin gerçeklikten kopuk üretilmiş politikaları sürdürmesi gerçekliği kavrama iradesini yitirdiğinin delilidir. Somut veriler gösteriyor ki; RTE, tek karar verici olarak, içerisine düştüğü durumdan sıyrılamayacak.

Çukurun palyatif çözüm ve önlemlerle doldurulacak cinsten olmaması; çukurun büyümesinin de esas nedenidir. Yaklaşılan sonun zemini olan çukurun büyümesi; çukurun üzerinin örtülmesini de olanaksız kılmaktadır.

Tek erk olma hali; çukur kazmanın da kaçınılmaz gerçekleşme nedenidir. Bilinir; Köstebeğin çukur kazması; yaşamını sürdürme biçiminin kaçınılmaz sonucudur.

AKP iktidarını ikballeri için sürdürmekle yükümlü/ilgili  kişilerin; RTE’nin açtığı çukuru, bırakın doldurmayı üzerini örtmekte dahi zorlanması normaldir. Çukurun büyümesinin; oluşmasının müsebbibi unsurlarının  çabasıyla önlenmesi eşyanın tabiatına aykırıdır.

Tek erkin inşası; aynı zamanda , etrafındaki insanların uyarıcı olmasını yok eder ya da uyarıcı insanların etrafından uzaklaşmasını sağlar. Tek erkin etrafında, gerçeklikten kopuk politikalara gerekçe yaratma işinde ustalaşan emir erlerinin toplanması; tek erk yönetiminin kaçınılmaz sonucudur.  Etrafına toplanan gürûhun yalakalığı, tek erk yönetim sisteminin toplumsal kabulünün parçasıdır ve “tek irade ile toplumu yönetmek gerekir “ iddiasını besler.

RTE’nin çukuru büyüten politikalarının üzerini örtme / perdeleme işinde uzmanlaşmış yalaka köşe yazarlarının, siyasetçilerin, bürokratların içerisine girilen çukuru örtme çabaları da bugün artık beyhude  çırpınmalardır.

İşi çukur doldurmak olmayan, Açılan çukuru doldurma güç ve becerisinden yoksun olan ve ancak açılan çukuru örtmekte/ perdelemekte ustalaşan yalakalar; bugün, freni tutmaz gayretle işlerini yaptıklarında çukurun genişlemesine daha da katkı veriyorlar. Yalakalığın azami noktada yapılması, diktatörün üzerinde oturduğu zeminin çökme ivmesini artırıyor. Bugün, yolun sonuna varıldığında RTE’ nin üzerine oturduğu zeminin zayıflamasında;  hasımların çabasından daha çok yalakalığı en üst seviyeye çıkaran emir erlerinin cansiparane çabalarının katkısı olduğu açıktır.

Hizmet eri olan insanların, monarkın çukurdan çıkma dayanağı olabilme ihtimalinin olmadığı açık bir durumken ve varolan durumdan kurtuluşun olmadığı noktada, önem kazanan insanın  yaptıklarının ceremesini ödemekten  kurtulma planı yapıp yapmadığıdır.

Şimdi birçok insan, RTE’nin “durumdan çıkış” planının ne olduğu sorusuna yanıt arıyor.

Kendisinin tanrısal bir güce sahip olduğu sanrısı, erk sahibinin iktidarı bırakma işini planlamasını ikincil  sorun saymasının nedenidir. Çoğu diktatör “geri çekilme”, planı yapmaktan uzak durur, “kaçışı” aklına düşürmek istemez. Dolayısıyla çoğu diktatör, “çekilme” anına hazırlıksız yakalanır. Plansız ve zorunlu gerçekleşen “ricat” ise çoğunlukla hezimetle sonuçlanır.

Bugün içerisinde debelendikleri çukurun var olmadığı yanılsamasını artıran yalakalık, çukurdan “kurtuluş için” plan yapmaktan alıkoyan zemini besliyor. Yalakalarının gerçekliğin üzerini örtme çabaları; RTE’nin; yumuşak geçişle “kurtuluş” yolunu düşünmekten uzak durmasına katkı veriyor.

Yalakaların, monarkın paçasına tutunması onu aşağı çekmenin de aracıdır.

Bu noktada altı çizilmesi gereken durum şudur;  çukurun gittikçe büyümesi ve RTE’nin yumuşak geçiş planı yapma işini savsaklaması, yalakaların “kurtuluş planı” yapmadığı anlamına gelmiyor . Yalakaların, monarkın kaçınılmaz sona vardığı kanaatlerini güçlendiren verilerin artması sürecinde, “postlarını kurtarma” çaresi arama işinde yoğunlaşmaları kaçınılmazdır.

“ Kral  kaybederse gemiyi terk etmek.” yalakalığın karakteristik niteliğidir. Yalaka güruhun “ kralı kurtarmak” gibi bir alternatifi yoktur. Olamaz da. “kralı kurtarmak” fikri yalakalığın inkarıdır. Yalakalık iktidarda olana yapılır; İktidardan düşene değil. Yalaka elini taşın altına koymaz. Makinenin tamirini asla iş edinmeyen yalaka, işleyen makinenin yağcısıdır.

Unutmamak gerekir ki; Yalakanın şarj edicisi kişi değil; kişinin sahip olduğu makamdır.

Kral güç yitirdiğinde; şarj kaynağı tahtın sürekliliğini sağlayacak yeni krala gereksinim, yalakaların pratiğini biçimler.

Kuşkusuz; kral düştüğünde, tahtı ele geçiren yeni krala nasıl yanaşacağına ilişkin hesabının ve planının olması da yalakalığın vasıf belirleyici özelliğidir.

İktidar sahipleri değişebilir, ama yalakaların akıllarını emrine verdikleri kutsal ilke değişmez;

“Kral öldü yaşasın kral”

Yalakalar; ortama adapte olup ihtiyaç duyulan renge bürünme ustasıdırlar. Yalakaların yeni duruma adapte olmak konusunda ustalaşması, sınıflı toplumda erk sahiplerinin kendilerine yalakalık yapılması tutkusunun büyüklüğü ile doğrudan ilişkilidir.

Yalakaların yarın nasıl renk değiştirdiklerini ve yeni duruma nasıl kolay ve hızlı adapte olacaklarını yaşayıp göreceğiz.

Nasıl olsa renk değiştirerek saflarına katılacakları burjuva sınıf partileri ve yalakaların hizmetine “açık çek” veren “monark” fazlaca var.

https://devrimcidusun.org/wp-content/uploads/2021/04/1.png
Giriş Yap

Devrimci Düşün Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!