Egemenlerin yarattığı kanlı tarihin hesabı henüz sorulamış bir durağıdır Maraş! Yüzlerce kişinin hayatını kaybettiği, yüzlerce kişininse yaralandığı katliamda resmi olmayan verilere göre hayatını kaybedenlerin sayısı 500’ün üzerinde.
Bir Sinema Salonuna Atılan Bomba ile Katliam Planı Başlatıldı
Maraş katliamında yapılan saldırılar, Alevi yurttaşlara, devrimci ve demokrat olarak bilinen yurttaşlara yönelik idi.
Egemenlerin 12 Eylül Askeri f. darbesine giden yolda kirli siyasi amaçlarıyla körüklediği Alevi-Sünni tartışmasının Kahramanmaraş’ta gerginliği tırmandırdığı bir dönemde, kentteki Çiçek Sineması’na, Cüneyt Arkın’ın başrol oynadığı Güneş Ne Zaman Doğacak’ın gösteriminde, saat 21:00’de patlayıcı madde atılmasıyla katliamın fitili ateşlendi.
Bu bombanın Ülkücü Gençlik Derneği Kahramanmaraş şube başkanı Mehmet Leblebici ve ikinci başkan Mustafa Kanlıdere’nin talimatları ile ülkücü Ökkeş Kenger tarafından atıldığı iddia edildi.
Devlet, Kolluk Güçlerini Görev Dışı Bıraktı!
Bunun üzerine kalabalık sağcı bir grup ile Türkoğlu ilçesinden gelen bir grup ülkücü Cumhuriyet Halk Partisi il merkezine, PTT ve Tüm Öğretmenler Birleşme ve Dayanışma Derneği (TÖB-DER) binalarına saldırdı.
Alevilerin yoğunlukla oturduğu Yörükselim Mahallesi’nde bir kıraathane bombalandı. Bombalama sonucu kahvehanede bulunan mahalle sakinleri yerlere yattı. Bomba şans eseri kahvehane penceresinin altındaki betona isabet ederek kahvehaneye girmedi. Olay sonucunda Gıjgın Dede adlı bir mahalleli vefat etti. 21 Aralık öğle saatleri Hacı Çolak ve Mustafa Yüzbaşıoğlu adlı iki sol görüşlü Alevi öğretmen silahlı saldırı sonucu yaşamlarını yitirdi. Dönemin Kahramanmaraş Valisi Tahsin Soylu kentte askeri güç gönderilmesini istedi, ancak ‘talebi uygun görülmedi’.
22 Aralık’ta öğretmenlerin cenazelerinin getirildiği camide bulunan sağcı bir grup, ölenlerin cenaze namazının kılınmasına karşı çıkarak engelledi ve kalabalığın dağılması ile cenazeler ortada kaldı. Güvenlik güçlerinin müdahalesi ile karşılaşmayan sağcı grup, kent çarşısına yürüyerek orada toplanmış olan Alevilerle çatışmaya girdi. Çatışmalarda üç insan öldürüldü.
24 Aralık’ta ‘saldırıların güvenlik görevlilerine yöneldiği’ bahanesiyle, ‘halkla çatışmayı önlemek gerekçesiyle’ kentteki bütün polisler görev dışı bırakıldı. Böyelece devlet, sivil ve kontra faşist güruhların katliam yapması için en uygun koşulları da hazırlamış oldu. Sözkonusu güruhlar, Alevi yurttaşlar üzerindeki baskılarını arttırdı. Kentte devletin resmi güçlerini sahadan çekmesiyle sivil ve kontra faşist gruplarca durum kontrolden çıkartılırken, il genelinde kaos ortamı oluşturuldu.
Bu andan itibaren Alevi yurttaşların, sosyalist ve demokrat kimliğiyle tanınan tüm yurttaşların evlerine saldıran faşist güruhlar, yaşlı genç, kadın çocuk, hamile demeden yüzlerce insanı katletti.
Devletin Adaleti
Sıkıyönetim mahkemelerinde açılan davalar 1991 yılına kadar sürmüş, çoğunlukla sağ ve aşırı sağ görüşlü olarak nitelenen toplam 804 kişi hakkında dava açılmıştır. Sanıklardan 29 kişi idam, 7 kişi müebbet hapis, 321 kişi de 1-24 yıl arasında hapis cezaları ile cezalandırılmıştır. İdam ve müebbet hapis cezaları dışındakilere 1/6 oranında cezai indirim uygulanmış ve cezaları azaltılmıştır. Sıkı yönetim mahkemesinin kararı Yargıtay tarafından bozulmuş, yeniden yapılan yargılama sonucunda idam cezaları uygulanmamıştır.
Katliamın müdahil avukatları Ceyhun Can 10 Eylül 1979’da, Halil Sıtkı Güllüoğlu 3 Şubat 1980’de ve Ahmet Albay 3 Mayıs 1980’de öldürüldü.
Ceza alanların cezaları da 1991 yılında çıkarılan Terörle Mücadele Kanunu nedeniyle ertelendi ve daha sonra da serbest birakıldılar. Bu kişilerden bazıları daha sonra milletvekili olarak TBMM çatısı altında yer aldılar.
Olayın bir numaralı sanığı Ökkeş Kenger yargılanıp beraat etti ve soyadını Şendiller olarak değiştirdi. Daha sonra 1991 yılında Refah Partisinden 19. Dönem Kahramanmaraş milletvekili seçildi.