BARTIN – Bartın Amasra’da Türkiye Taşkömürü Kurumu’na (TTK) bağlı maden ocağında grizu patlaması sonucu 41 işçinin yaşamını yitirmesinin ardından Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) İstanbul Şubesi Emek Komisyonu, incelemelerde bulunmak için olay yerine gitti ve buradaki incelemenin ardından bir rapor hazırladı. Heyette yer alan avukatlardan Serkan Kılıç, olay yerindeki gözlemlerini ve sürece dair yürüttükleri çalışmaları anlattı.
Kılıç, maden faciasından hemen sonra yakınlarını kaybedenlerin hem çok öfkeli, hem de üzgün olduklarını belirtti. İnsanların karmaşık duygular yaşadıklarını dile getiren Kılıç, “Çünkü her şey çok acele oldu. Cenazeler çabuk defnedildi ve ortak bir tören yapılmasına dahi izin verilmedi. Dolayısıyla insanlar tam olarak ne olduğunu dahi anlayamadı” dedi. Faciada yaşamını yitirenlerin yakınlarıyla görüşmeler yaptıklarına değinen Kılıç, ailelerin ortak aktarımına göre yaşanan facianın bazı ihmallerden kaynakladığına işaret etti. Kılıç, “Bazı ihmaller olduğu söyleniyor. Örneğin metan gazının yoğunlaştığına dair bir aktarım var. Mağdur ailelerine dahi söylenmiş bu durum. Ama buna rağmen bir tedbir alındığına dair bilgimiz mevcut değil” diye belirtti.
‘DEVLET BİZE ENGEL OLMAYA ÇALIŞIYOR’
Maden faciasının ardından delil karartmalara engel olmak için başvuru da bulundukları bilgisini paylaşan Kılıç, yaptıkları girişimlere devletin engel olmaya çalıştığına dikkat çekti. “Üst düzey yöneticiler hakkında bu sorumluluğu taşımaları hasebiyle ve aynı zamanda delil karartmaların engellenmesi için başvuruda bulunduk” diyen Kılıç, devletin dosyaları kendilerinden kaçırmaya çalıştığına dikkat çekti. Kılıç şöyle devam etti: “Bu konuda aileler avukatlara vekaletlerini verirlerse bu süreci çok daha sağlıklı ilerletebileceğiz. Çünkü devlet şu an dosyaları bizden kaçırmaya çalışıyor. Her şeye rağmen bu noktada gerekli olan girişimlerde bulunacağız. Mücadeleyi sürdüreceğiz.”
DAVALAR SONUÇSUZ KALMIŞ
Amasra’daki maden faciasına ilişkin daha önce madende çalışmış işçiler ve madenlere dair bilgi ve deneyimi olan uzmanlarla da görüşmeler yaptıklarını söyleyen Kılıç, yaptıkları görüşmelerde en çok üzerinde durulan konuların başında “özelleştirme” olduğunu dile getirdi. Kılıç, “Bölgedeki birçok maden ocağı oradaki Hattat Enerji ve Maden A,Ş (HEMA) adlı kuruluşa devredilmiş. HEMA ise 2010’dan bu yana birçok usulsüzlükle anıldı. Kapasitenin altında işçi çalıştırılıyor. Dolayısıyla madende güvenlik ve üretim öncesi işlerle ilgili personel azlığı var. Uzmanlar bunun da kazaya neden olduğunu aktardı” şeklinde konuştu.
CEZASIZLIK POLİTİKASI
İşçi ölümlerine dair hukuksal açıdan yaşanan eksikliklere de değinen Kılıç, “Yani hukuki olarak tabi ki eksiklikler var ama sorun sadece hukuki eksikler değil. Diğer katliamlarda olduğu gibi sorunlardan birinin cezasızlık politikasının olduğunu söyleyebiliriz. Aslında sorun biraz buradan kaynaklanıyor. Sorumlu yöneticiler cezalandırılmıyor, soruşturulmuyor. Kovuşturmaya dahil edilmiyorlar. Sadece alt düzeydeki yöneticiler bu cezalardan nasibini alıyor. Ama diğer yandan asıl sorumlu kişiler, üst düzey yöneticiler bundan sorumlu tutulmuyor. Yani sorunumuz aslında cezasızlık politikası” ifadelerinde bulundu.
CEZALAR CAYDIRICI DEĞİL
İşçi ölümlerinin önüne geçilebilmek için daha sıkı önlemler alınması gerektiğini ifade eden Kılıç, üst yöneticilerin bunları uygulamadığına dikkat çekerken, yine aynı şekilde hukuki açıdan caydırıcılık için cezaların arttırılması gerektiğini vurguladı. Maden işlerinin “yüksek risk” grubuna giren işler olduğunu belirten Kılıç “Ancak biz burada risk grubuna girmesine rağmen bu önlemleri ve denetimleri göremiyoruz. Bunun da sebeplerinden biri az önce ifade ettiğim gibi cezasızlık politikasından kaynaklı. Çünkü yöneticiler bunları uygulamıyor, gereğini yerine getirmiyor” dedi.
‘DEVLET PATRON YANLISI TAVIR ALIYOR’
Amasra da yaşanılanların ilk olmadığını, daha önce Soma’da ve Ermenek’te de işçi cinayetlerinin yaşandığını kaydeden Kılıç, sorumlularının cezalandırılmadığını ve devletin sorumlulardan yana tavır aldığını hatırlattı. Soma davasının da takipçisi olduklarını ifade eden Kılıç, “Soma davasını takip eden meslektaşlarımız şuan cezaevinde. Devlet bu tarz katliamlarda patron yanlısı tavır alıyor ve dolayısıyla cinayete kurban giden işçiyi düşünmüyor” diye belirti.
‘SUÇ DUYURUSUNDA BULUNACAĞIZ’
ÖHD ve diğer hukuk örgütleri ile birlikte olaya ilişkin rapor hazırladıklarını ifade eden Kılıç, hukuksal anlamda sonuna kadar bu sürecin takipçisi olacaklarını belirterek konuşmasını şöyle noktaladı: “Metan gazının yoğunlaştığına ve kömür tozuna dair Sayıştay raporları varken ve herhangi bir tedbir alınmamışken, üst düzey yöneticilerin bu soruşturmaya dahil edilmemesi kabul edilemez. Sayıştay’ın raporlarından yola çıkarak bu yöneticiler hakkında gerekli suç duyurularında bulunacağız. Bununla birlikte 2 yıldır yapılmayan bir denetim var. Bunlar hakkında da suç duyurularında bulunacağız.”(MA)