1. Haberler
  2. Güncel
  3. Komisyonda Öcalan Görüşmesine İlişkin Özet Tutanak Okundu

Komisyonda Öcalan Görüşmesine İlişkin Özet Tutanak Okundu

T.C. Devleti ile PKK arasında yürütülen ve adı belirsiz 'süreç', şeffaf olmayan bir komisyonla ilerliyor; burjuva muhalefet partilerinin tutanakların tamamını talep etmesine karşın yalnızca bir özet okundu.

featured

ANKARA – T.C Devleti ile PKK/Öcalan arasında yürütülen ‘süreç’ her iki taraf açısından da şeffaflıktan ve demokratik yöntemlerden uzak bir şekilde yürütülüyor. Sözkonusu ‘sürecin’ muhatapları tarafından konulmuş bir adı yok, adı dahi olmayan sürecin yine adı konulmamış komisyonu var. Bunun için kimileri ‘barış süreci’, kimileri ‘çözüm süreci’, kimileri de başka şekillerde tanımlıyor süreci. Komisyon da ne komisyonu olduğuna dair taraflarca net bir çerçeve çizilmediği için farklı farklı adlandırılıyor.

Geçtiğimiz günlerde sözkonusu ‘süreci’ yürütmesi yada gözlemlemesi için kurulduğu imâ edilen komisyondaki burjuva muhalefet partilerinin İmralı’ya gitmeme kararını açıklamasının ardından AKP-MHP-DEM PARTİ temsilcileri apar topar gizlice PKK lideri Abdullah Öcalan ile görüşmeye gitmişti. Komisyonda AKP-DEM PARTİ-MHP’li komisyon üyelerinin Abdullah Öcalan’la yaptığı ziyarette tutulan tutanaklarının tamamı yerine muhalefin itirazına rağmen sadece özeti okundu.

Aktarılan tutanak özetinde; Abdullah Öcalan’ın somut adımların gecikmesine ilişkin eleştirilere verdiği yanıt şöyle yer aldı: “Bu soruyu defaatlesordunuz diyerek, sözlerinin arkasında olduğunu, sürecin başarıya ulaşması için tüm gayretini ortaya koyduğunu, imkânlar ölçüsünde de gayret göstermeye devam edeceğini ifade etmiştir.”

Suriye’ye yönelik çok sayıda soru sorulmasının dikkat çektiği tutanakta, Öcalan’ın “üniter yapı ve yerel demokrasi” vurgusu yaptığı, yerel savunma gücünün olup olmayacağını sorusuna cevap olarak, “savunma gücü yok, asayiş kapsamında güçler yani ‘polis gibi’ cevabını verdiği belirtildi. 

Son dönemde Bahçeli üzerinden tartışılan darbe iddialarına ilişkin de Öcalan’ın yorumda bulunduğu görüldü: “Normalde PKK’yı 1993’te feshetmesi gerektiğini söylemiş ancak her seferinde bir elin bu girişimini sabote ettiğini ifade etmiştir. Bu sabotaj sürecini darbe mekaniği olarak tanımlamış, 1993’ten günümüze Turgut ÖZAL, Süleyman DEMİREL, Necmettin ERBAKAN ile dolaylı görüşmelerinin nihayete erememesinde de bu darbe mekaniğinin etkisinin olduğunu belirtmiştir.” 

Kurtulmuş: Tamamı okunmayacak

Komisyon toplantısında İmralı tutunakların tamamının okunması talebine rağmen Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş, tutanakların açıklanmayacağını, bunun yerine görüşmeye dair bir özet çıkardıklarını ve bu özetin görüşmenin tüm başlıklarını içerdiğini ileri sürdü. Kurtulmuş, aynı zamanda ziyareti düzenleyen DEM Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız ve AKP Milletvekili Hüseyin Yayman’ın da söz alarak görüşmeye dair birer aktarımda bulunacağını ifade etti. İtirazlara rağmen Meclis Genel Sekreter Yardımcısı Ahmet Bozkurt, İmralı tutanaklarının özetini okudu.

Özet tutanakta ne yer aldı?

Meclis’te okunan tutanak özetinden öne çıkanlar şöyle:

“Görüşmede Öcalan, öncelikle 100 yıllık Türk-Kürt ilişkisine MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin katkı sağladığını, kendisine şükran duyduğunu ifade etmiş, süreçte gösterdiği cesaret için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a şükran ve teşekkürlerini ifade etmiştir.

Öcalan sürecin başından beri verdiği sözlerinin arkasında olduğunu söylemiş, koşullar el verirse bunları pratiğe dökebileceğinden bahsetmiştir. Ziya Gökalp’e referans vermiştir. Öcalan, siyasi yöntemi benimsediğini, bütün yapıların, PKK’nin tüm bileşenlerinin dağıtılmasının ilanının toplum tarafından iyi karşılandığını halkın bu gelişmeyi takip ettiğini kendisinin Suriye ve Irak’ta da etkili olduğunu ifade etmiştir.

Feti Yıldız’ın şehit ailelerinin avukatı olduğunu hatırlatması üzerine “Ben verdiğim sözlerin arkasındayım demiştir. Hüseyin Yayman ise buraya şehit ailelerinin hassasiyetiyle geldiğini söylemiştir, gençlerin böyle ölmemesi gerektiğini söylemiştir.

TUSAŞ eylemine üzüldüğünü söyledi 

Öcalan TUSAŞ eylemine üzüldüğünü ifade etmiştir. Kendisine Lozan öncesi dilin kullanılması süreci zehirliyor denilmiştir. Zap bölgesi boşaltılırken örgüt üyelerinin elinde silah olması hatırlatılmıştır. SDG’nin 10 Mart mutabakatına uyması gerektiği Öcalan’a söylenmiştir. Bu devletin hepimizin devleti olduğunu silahı bırakın derken herkesi kapsadığı, bu durumun daha önceki açıklamalarla çelişki yarattığı kendisine söylenmesi üzerine Abdullah Öcalan, PKK’nin sadece eldeki silahların değil, zihinsel olarak da silahların bırakılması gerektiğini ifade etmiştir.

Tarihsel gerçekliği bilen bir heyet olarak terörsüz Türkiye gerçekleşecekse Türkiye’nin pratik ve somut adımları bekliyor olduğunun söylenmesi üzerine Abdullah Öcalan, pozitif hamleler ve adımlar peşinde olduğunu ifade etmiştir. Somut adımlar konusunda bir direnç bulunduğunu çünkü örgütün merkezini Kandil’den Suriye sahasına taşımasının sorunu çözmediği ifade edilmesi üzerine, kendisinin (Abdullah Öcalan) örgütün lideri olarak her saha için kesin talimat vermesi gerektiğini, bu adımlar gerçekleştiğinde yeni bir iklimin oluşacağını ifade etmiştir. Abdullah Öcalan ayrıca, bu soruyu defaatlesordunuz diyerek, sözlerinin arkasında olduğunu, sürecin başarıya ulaşması için tüm gayretini ortaya koyduğunu, imkânlar ölçüsünde de gayret göstermeye devam edeceğini ifade etmiştir.

27 Şubat çağırısında ayrı devlet olmadığını, federasyon olmadığını, idari özerklik olmadığını, kültüralist çözümler olmadığının hatırlatılması üzerine Abdullah Öcalan “EVET ÖYLE” diyerek onaylamıştır.

‘Suriye için üniter yapı ve yerel demokrasi’

Hüseyin YAYMAN tarafından Suriye konusunda sorulan sorulara; SDG’nin 10 Martta anlaşma yaptığı, anlaşmanın 8 madde olduğu, bunları esas aldıklarını, Suriye başta olmak üzere bölgedeki İsrail’in hamlelerine karşı çok dikkatli olunması gerektiğini, Suriye için üniter yapı ve yerel demokrasi benimsediğini söylemiş, yerel savunma gücünün olup olmayacağını sorusuna cevap olarak, savunma gücü yok, asayiş kapsamında güçler yani “polis gibi” cevabını vermiştir. 

Bu coğrafyada Türksüz Kürt, Kürtsüz Türk yaşayamayacağını belirterek uzun bir tarihsel anlatımda bulunmuş ve Sultan Sencer’e referansla bu birlikteliğin tarihsel önemine vurgu yapmıştır.

‘Daha önceki görüşmelerin nihayete erememesinde darbe mekaniği etkili oldu’ 

Reel sosyalizm düşüncesini 1995’ten beri terk ettiğini, zihinsel dönüşümün sancılı bir süreç olduğunu, normalde PKK’yı 1993’te feshetmesi gerektiğini söylemiş ancak her seferinde bir elin bu girişimini sabote ettiğini ifade etmiştir. Bu sabotaj sürecini darbe mekaniği olarak tanımlamış, 1993’ten günümüze Turgut ÖZAL, Süleyman DEMİREL, Necmettin ERBAKAN ile dolaylı görüşmelerinin nihayete erememesinde de bu darbe mekaniğinin etkisinin olduğunu belirtmiştir. 

“Ferhat Abdi Şahin’i tanıyor musunuz, talimatınızı dinler mi?” sorusuna cevap olarak Abdullah Öcalan, kendisine yakın kişilerden biri olduğunu, kendisine bağlı olduğunu söylemiştir.

Öcalan’a ‘Gerçekleşmeyecek iddialarda bulunmak süreci sabote eder’ denildi

Kendisine, Türkiye için hiçbir zaman gerçekleşmeyecek iddialarda bulunmanın süreci sabote etmek olacağını, buna dikkat etmek gerektiğini belirten ifadelerde bulunulmuştur.

Gülüstan KILIÇ KOÇYİĞİT’in “Sizi çok sağlıklı ve zinde gördüm. Kadın hareketiyle ilgili söyleyeceğiniz hususlar var mıdır?” diye sorması üzerine, Abdullah Öcalan, selamlarını iletmiş ve görüşme tamamlanmıştır.

İtirazlar yükseldi

Tutanakların tamamının okunmamasına itiraz edildi.

Yeni Yol Grubu komisyonu üyesi Bülent Kaya tutanakların tam halinin açıklanmasını istedi. 

CHP Grup Başkanvekili Murat Emir de Kurtulmuş’un tutumuna itiraz etti. Bu durumun doğru olmadığını ve kabul etmediklerini belirten Emir, “Büyük bir açıklıkla, şeffaflıkla yapılmalı toplantı. Öcalan ile devletin konuştuğunu biliyoruz. Dolasıyla ham tutanak gelmelidir. Her bir arkadaşımızın giden arkadaşlar kadar görüşmenin içeriğini bilmesi gerekiyor. Hakkıdır, gereklidir. Tutanakların bir süzgeçten geçirmesi doğru değil, kaygıları büyütür. Süreç enfekte edilmesin. Eğer bir enfeksiyon istemiyorsak şeffaf olmalıyız. Mutlaka ham halde olması gerekiyor” dedi.

DEM Parti komisyon üyesi Saruhan Oruç, sürecin magazinleştirilmeye çalışıldığını ve buna yol açacak adımların atılmaması gerektiğini belirtti. Oluç, “Görüşmenin çok iyi, başarılı geçtiğini biliyoruz. Tutanakların açıklanmaması sürecin gidişatı açısından sorun yaratır. Bu tür süreçlerde güven attırıcı adımların atılması gerekiyor. Bu güne kadar bu yapıldı. Güven kırıcı bir adım atılmamasının eşiğindeyiz, atmayalım lütfen. Bir görüşme yapılmış bu görüşmenin bir tutanağı var. O tutanağı biz komisyon üyeleri olarak dinleyemiyoruz, öğrenemiyoruz. Biz niye göremiyoruz? Gizli bir şey değil ki! Özetin paylaşılacağı ifade edildi. Özeti kim yazdı, hangi zihniyet ile yazıldı? Bunları da bilmiyoruz, kim imzaladı mı? Giden üyeler ‘Bu özet böyledir’ dedi mi? Komisyon üyeleri olarak bilmemiz gereken bir şey bizden saklanıyor, kamuoyundan saklanıyor” diye konuştu. Oluç, yapılacak özeti kabul etmediklerini söyledi.

AKP’li isimler ise “Özet okunursa barış karşıtlarının eline koz vereceğiz” diyen CHP’li Sezgin Tanrıkulu’na “Öğrenmek istiyorsanız gelseydiniz” diye çıkıştı.

TBMM Başkanı Kurtulmuş eleştiriler üzerine, İmralı görüşmesini MİT’in organize ettiğini söyleyerek, Meclisten bir görevlinin görüşmeye katılarak not almadığını belirtti. Kurtulmuş, Öcalan tutanaklarının özetini kimin hazırladığı sorularına ise net bir yanıt vermedi.

İlk oturumda neler yaşandı?

Komisyon 19. toplantısını açılışında ise Numan Kurtulmuş dinleme sürecinin tamamlandığını ve raporlama aşamasına geçildiğini söyledi. Komisyonda İmralı görüşmesine ait tutanakların açıklanması talebi öne çıktı. EMEP Milletvekili İskender Bayhan, tutanaklar paylaşılmadan rapor tartışmasının doğru olmayacağını vurgularken, TİP Milletvekili Ahmet Şık da tutanakların komisyonda okunmasını istedi. DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan ise düzenlediği basın açıklamasında tutanakların kamuoyuna açık biçimde paylaşılmamasını “kabul edilemez” olarak değerlendirdi.

CHP, yargı bağımsızlığı, ifade özgürlüğü, kayyım uygulamaları, infaz rejimi, AYM-AİHM kararlarının uygulanması ve Kürt sorununun çözümü gibi başlıkları içeren 17 sayfalık raporunu sundu.

AKP de “Terörsüz Türkiye” vurgusuyla yerel yönetimler ve seçim kanununda değişiklik istedi.

MHP ise raporunda, yasal düzenlemeler için silahların bırakılması, örgütün tamamen dağıtılması ve bunun devletçe tespiti şartlarını öne sürdü.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
k_zg_n
Kızgın
0
_a_rm_
Şaşırmış
https://devrimcidusun.org/wp-content/uploads/2021/04/1.png
Giriş Yap

Devrimci Düşün Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

KAI ile Haber Hakkında Sohbet