Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’nda “Türkiye’de çıplak arama yok” diyen, ancak her kesimden gelen eleştiri ve itirazlar üzerine insanlık dışı muamelenin 60 yıldır yürürlükte olduğunu itiraf eden Adalet Kalkınma Partisi (AKP) Grup Başkanvekili Özlem Zengin yine tutuklu ve hükümlü kadınları hedef aldı.
Zengin, “Pembe Oda denilen uygulamayı biz getirdik ve çok da doğru yaptık, ama ‘FETÖ’cüler bunu kullanarak cezaevinde hamile kalıyorlar. Cezaevinde anne çocuk fotoğraflarını dünyaya göstermek. Ben bunu söylediğim için hedefteyim.” dedi.
Cinsiyeti farketmez, herkes sınıfsal aidiyetine göre tutum takınır
Siyasi iktidarın kadına yaklaşımı sözcülerinin cinsiyetinden bağımsız, bizzat sınıf karekterinin sonucudur. Sermaye devletinin sözcülerinin kadınlar hakkındaki söylemleri hatırlayalım.
“Bir tane kız mıdır, kadın mıdır bilemem.”
Recep Tayyip Erdoğan / Dilşat Aktaş hakkında.
“Kadına şiddet abartılıyor.”
Recep Tayyip Erdoğan / Son 7 yılda yüzde 1400 artan kadın cinayetleri hakkında.
“Ben zaten kadın erkek eşitliğine inanmıyorum.”
Recep Tayyip Erdoğan / Kadın dernekleri ile yaptığı toplantıda.
“Benim bedenim, benim kararım diyenler feminist.”
Recep Tayyip Erdoğan / Kürtaj tartışmaları hakkında.
“Kürtajı bir cinayet olarak görüyorum.”
Recep Tayyip Erdoğan / Kürtaj tartışmaları hakkında.
“Tecavüze uğrayan doğursun, gerekirse devlet bakar.”
Recep Akdağ / Dönemin sağlık bakanı Kürtaj tartışmaları hakkında.
“Tecavüzcü, kürtaj yaptıran tecavüz kurbanından daha masum.”
Ayhan Sefer Üstün / Akp Milletvekili, İnsan Hakları Komisyonu Başkanı
“Tecavüze uğrayan da kürtaj yaptırmamalı.Bosna’da kadınlar tecavüze uğradı ama doğurdular.”
Ayhan Sefer Üstün / Akp Milletvekili, İnsan Hakları Komisyonu Başkanı
“Kadın ahlaklı olsun, kürtaj yapmak zorunda kalmasın.”
Melih Gökçek / Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı
“Anası tecavüze uğruyorsa neden çocuk ölsün? Anası ölsün.” Melih Gökçek /Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı
“Yalnız bırakılan ya davulcuya ya zurnacıya.”
Recep Tayyip Erdoğan / Münevver Karabulut cinayeti hakkında.
“Medya olayları abartıyor. Kadına yönelik şiddet algıda seçicilik.”
Fatma Şahin / Dönemin bakanı
“Evdeki işler yetmiyor mu?”
Veysel Eroğlu / Orman Bakanı / Kendisinden iş isteyen kadına.
“Kadınlar iş aradığı için işsizlik yüksek.”
Mehmet Şimşek / Ekonomi Bakanı
“Kızlar okuyunca erkekler evlenecek kız bulamıyor.”
Erhan Ekmekçi / Akp İl Genel Meclis Üyesi
“Türk kadını evinin süsüdür.”
Vecdi Gönül / Milli Savunma Bakanı
“Kadınsa o da iffetli olacak. Mahrem namahrem bilecek. Herkesin içerisinde kahkaha atmayacak, bütün hareketlerinde cazibedar olmayacak”
Bülent Arınç, dönemin Başbakan Yardımcısı
“Kadının fıtratında erkeğe köle olmak var”
Uğur Işılak/ AKP’li şarkıcı
Kadın sorununa cinsiyetçi bir yaklaşımın ne kadar yanlış olduğunu her gün kanıtlayan şey, burjuva sınıfına mensup ve sermaye devletinin sözcüsü konumundaki kadınların takındığı tutumdur. Cinsler arası ayrımcılığı yaratan sınıflı toplum ve sınıflı toplumların iktisadi temelini oluşturan üretim araçlarının özel mülkiyeti gerçeği, toplum içindeki tüm kesimlerin özü itibariyle cinsiyet, mezhep, milliyet vb ayrımların ötesinde herşeyden önce sınıfsal bir refleks ile hareket etmelerinin nedenidir. Özlem Zengin gibi egemen sınıfın kadınların ezilen sınıftan hemcinslerine düşmanca yaklaşımının nedeni de bu sınıfsal refleksten ileri gelmektir.
Siyasi iktidarın yıllar boyunca politik ve taktik bir birlik ile uyum içinde hareket ettiği ‘FETÖ’ örgütü ile yollarını ayırmasının ardından ‘hasretle’ dönmesi için yaptığı çağrıları bir kenara koyup operasyonlara girişmişti. Özlem Zengin ise kendi sınıfının bir kadını olarak siyasi iktidarın politik yönelimlerini cinsiyetinin ve hemcinslerinin durumunun önüne koyarak dili döndüğünce sermaye devletini ve sınıfının çıkarlarını savunmak adına hemcinslerine aşalayıcı tutum takınıyor.