Kurtuluş Karadag

 Sınıf Mücadelesinde Sendikaların Önemi

İşçi sınıfının örgütlü gücü, yalnızca ekonomik kazançları değil, aynı zamanda sosyal dönüşümü de mümkün kılacaktır. Her bir işçinin, kendi hakları için savaşan bir sendika içinde yer alması, hem kendi geleceği hem de toplumun eşitlik ve adalet arayışındaki etkisi açısından önemli bir ilk adımdır.

featured

Sınıf mücadelesi, sınıflı toplumlarda toplumların dinamiklerinde köklü değişimler yaratmak, yaşamı yeniden örgütlemek, emekten yana bir ülke ve dünya kurmak uğruna kesintisiz ama farklı yoğunluklarda daima sürmektedir. Bu süreçlerde sendikalar, işçi sınıfının en önemli örgütlenme biçimlerinden biri olarak öne çıkmaktadır. Karl Marx, Friedrich Engels ve Vladimir Lenin gibi işçi sınıfının önder tarihi figürler, sendikaların sadece ekonomik bir yapı değil, aynı zamanda sınıf bilincinin ve toplumsal dönüşümün aracı olduğunu vurgulamışlardır.

Karl Marx, “Proletaryanın tarihi, her zaman işçi sınıfının kendi mücadelesi tarihidir,” diyerek, işçilerin bir araya gelmesinin ve örgütlenmesinin önemini açık bir şekilde ifade etmiştir. Marx, işçilerin kolektif bir güç oluşturmasını ve bu güçle kendi taleplerini dile getirmesini savunmuştur. Sendikalar, işçilerin kendilerini ifade edebildikleri ve haklarını savunabildikleri bir platform sunduğu için bu tarihsel bağlamda kritik bir rol oynar. Onlar, işçilerin bireysel zayıflıklarını aşarak birleşik bir irade halinde hareket edebilmesini sağlar.

Friedrich Engels, sendikaların işçilerin bilinçlenmesi üzerindeki etkisini tartışırken, “Sendikalar, işçilerin kendi güçlerinin farkına varacakları birer okul gibidir,” demiştir. Engels’in bu ifadesi, sendikaların yalnızca ekonomik mücadelenin değil, aynı zamanda toplumsal bir bilinç gelişiminin de mümessili olduğunu gösterir. Bu noktada sendikalar, işçilerin sadece şu anki durumlarını anlamalarına yardımcı olmakla kalmaz, geçmişteki mücadelenin ve kolektif bilincin sürekliliğini sağlar.

Vladimir Lenin, “Sendikalar, proletarya tarafından kurulan birer taban örgütüdür,” diyerek sendikaların işçi hareketindeki yerini net bir şekilde ortaya koymuştur. Lenin’e göre, sendikalar proletaryanın güçlenmesi ve devrimci mücadelenin şekillenmesi için kritik öneme sahiptir. Bu yapılar, işçilerin ekonomik ve politik taleplerini bir araya getirerek, onları bir çatı altında toplar ve toplumsal dönüşüm için gerekli dayanışmayı oluşturur.

Günümüzde, sosyal eşitsizliklerin derinleştiği ve işçi haklarının sürekli biçimde tehdit altında olduğu bir ortamda sendikaların rolü daha da önem kazanmaktadır.

İşçi sınıfı, sendikalar aracılığıyla birlikte hareket edebilir ve seslerini daha güçlü bir şekilde duyurabilirlerse sendikaları ekonomik krizler, taşeronlaşma ve esnek çalışma gibi saldılara karşı mücadele ederken, sendikaların sağladığı dayanışma ve örgütlenme gücüyle, işçilerin haklarını korumada vazgeçilmez bir mevziye dönüştürülebilir.

Sonuç olarak, sınıf mücadelesinde sendikaların önemi tarihi bir perspektifle açığa çıkmaktadır. Sendikalar yalnızca ekonomik hakların korunmasında değil, aynı zamanda toplumsal adalet ve eşitlik mücadelesinin öncüsü konumundadır, olmalıdır. İşçilerin kollektif bir güç olarak bir araya gelerek taleplerini dile getirmeleri, toplumda adalet arayışının temel taşlarını oluşturmaktadır, oluşturmalıdır.

Sendikalar her ne kadar nihai olarak patronla işçi arasında uzlaşı örgütleri olsalar da, sınıf mücadelesinin ivmelendiği, proleterya partisinin güç kazandığı, sınıfsal çelişkilerin kızgınlaştığı oranda politik hedeflerinde daha ısrarcı, kapitalistler karşısında daha tutarlı durarak ancak o zaman devrim savaşının ilkokulu rolünü oynayabilir. Sendikalar bugün sınıf işbirlikçilerinin elinde işçilerin öfkesini dizginleme, emekçilerin öfkesinin asıl siyasal hedeflere yönelmesine engel olma, sendikal mücadeleyi sınıfsal ve siyasal özünden uzaklaştırarak dar ekonomik mücadele cenderesine sıkıştırma rolü oynuyor. Bu nesnel gerçeklik sınıf mücadelesinin tüm diğer alanlarına ve araçlarına olduğu gibi sendikalara da planlı programlı devrimci müdehale ile değiştirilerek hem emekçilerin hemde sosyalist devrimin hedefine sokulabilir.

Bugün, sendikaların işçi haklarını savunma kapasitesi, demokratik bir toplum için hayati öneme sahiptir. İşçi sınıfının örgütlü gücü, yalnızca ekonomik kazançları değil, aynı zamanda sosyal dönüşümü de mümkün kılacaktır. Her bir işçinin, kendi hakları için savaşan bir sendika içinde yer alması, hem kendi geleceği hem de toplumun eşitlik ve adalet arayışındaki etkisi açısından önemli bir ilk adımdır.

https://devrimcidusun.org/wp-content/uploads/2021/04/1.png
Giriş Yap

Devrimci Düşün Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!