Tüm Emeklilerin Sendikası: Depremden Ölüm Kader Değil! Yastayız! İsyandayız!

Tüm Emeklilerin Sendikası, Maraş merkezli depremler öncesinde önlem alınmamasına ve depremler sonrasında yaşananları protesto etti.

featured

ANKARA – Tüm Emeklilerin Sendikası Merkez Yönetim Kurulu (MYK) üyesi Haydar Pınarbaşı, “Biz halkız. Halkın gücünü, o gelecek olan seçimlerde göstermesini biliriz. Bu nedenle bize ‘hodri meydan’ demeyin. Bugünden sonra böyle yaşamayı istemiyoruz, bugünden sonra depremlerde ölmek istemiyoruz. Alın terimizi bu ülkeye vermiş olan emekliler olarak, bu ülkede güvende, huzur içinde yaşamayı istiyoruz” dedi.

Tüm Emeklilerin Sendikası, bugün Ankara’daki genel merkez binasının önünde yaptığı basın açıklamasında, 10 ilde büyük yıkıma neden olan Kahramanmaraş merkezli depremler öncesinde önlem alınmamasına ve depremler sonrasında yaşananlara tepki gösterdi. “Depremden ölüm kader değildir. Yastayız, isyandayız” pankartı açan emekliler adına konuşan Tüm Emeklilerin Sendikası (MYK) üyesi Haydar Pınarbaşı, şunları söyledi:

“TESELLİMİZ, UMUDUMUZU YENİDEN YEŞERTEN HALKIMIZIN GÖSTERDİĞİ DAYANIŞMADIR”

“6 Şubat depremi, maalesef on binlerce canımızı aramızdan aldı, yüz binlerce yurttaşımız yaralandı. Milyonlar; evinden, köyünden, şehrinden oldu. Ülkemiz tarihinden, şehirlerimiz kültüründen oldu. Bugün, yitirdiğimiz canlarımızı almak, onların anılarını yaşatmak, yakınlarını yitirenlerin acısını paylaşmak için buradayız. Şu anda halen daha enkaz altında kaç kişi var? Gerçek kaybımız ne kadar? Biz, buna sayı açısından asla bakmıyoruz. Bütün canlar değerlidir, bir can değerlidir. Ama ne kadar çok can kaybettiğimizi de bilmemiz gerekiyor. Çünkü halen daha enkazın başında, canlı çıkma umudu olmasa da oradan cansız bedenleri çıkarmak isteyenler var. Bütün ülke acı içinde. Yitirdiğimiz canlarımızı saygı ile anıyoruz. Yaralılarımızın bir an önce iyileşmesi temennimizdir.

Tüm Emeklilerin Sendikası olarak, depremde dayanışmayı yaşatan, kendisi enkazdan çıkarıp can kurtaran, depremin sabahında bölgeye ulaşarak elinden geleni yapan halkımıza da şükranlarımızı sunuyoruz. Çok büyük acı yaşıyoruz; günler, haftalar, yıllar, hatta yaşadığımız sürece unutamayacağımız acılar. Tesellimiz, umudumuzu yeniden yeşerten halkımızın gösterdiği dayanışmadır. Halkımız, hiçbir ayrımda bulunmaksızın dayanışmanın en güzel örneğini bir kez daha yaşatmış, yaşatmaya devam etmektedir.

“BİLİM VE TEKNOLOJİNİN BU KADAR İLERLEDİĞİ ÇAĞDA BÖYLESİ ÖLÜMLERİN ‘KADER’ OLARAK NİTELENDİRİLMESİ, YAPTIĞINIZ YANLIŞ TERCİHLERİN ÜSTÜNÜ ÖRTMEYE ÇALIŞMAKTIR”

Depremler, bir muamma değil, bir bilinmez durum değil. Konunun uzmanları, neredeyse adres göstererek şiddetini de belirtmekteler. Yani bilinmeyen bir şey değil. Peki depremler için önlem almak mümkün müdür? Bizler sıradan insanlar olarak, bizler basit yurttaşlar olarak, bilim insanlarını dinlediğimiz zaman bunun mümkün olduğunu anlıyoruz. Şart, bilimsel davranma ile başlıyor. Bilim ve teknolojinin bu kadar ilerlediği çağda böylesi ölümlerin kader olarak nitelendirilmesi, bilimi reddetmek, halkı yanıltmak, yaptığınız yanlış tercihlerin üstünü örtmeye çalışmaktır. Depreme dayanıklı binalar yapılması mümkünken, zemin etütlerin yapılması gerekirken yerleşim alanların uygun olarak seçilmesi durumunda böyle ölümler kader değil, olsa olsa ihmaldir. Doğayı tahrip ederseniz, etmeye devam ederseniz, dayanıksız binalar belirleyip halkın güvende yaşayacağı binalar inşa etmezseniz ve yıllarca buna direnirseniz bu ölümlere ‘kader’ dersiniz.

“ÜLKENİN TAMAMINA BAKTIĞINIZ ZAMAN BİR ANONİM ŞİRKET GİBİ YÖNETİLMEKTEDİR”

AFAD tek elden yönetilmektedir ya da yönetilememektedir. Neden bütçeden pay, deprem ülkesinde bu kadar düşük ayrılmaktadır? Yıllardır deprem vergilerini toplayan devlet, neden yurttaşa IBAN göndermektedir? Deprem ülkesi olan ülkemizde İzmir için, İstanbul için, başka bölgeler için bilim insanlarının söylediklerini de kader saymalarına neden oluruz. İşte bu nedenle demokratik kitle örgütleri ve siyasi partilerin desteğiyle Tüm Emeklilerin Sendikası olarak, artık hiçbir şey eskisi gibi olmasın diyoruz. Bu deprem, halkımız için milat olsun. Ülkenin tamamına baktığınız zaman, bir anonim şirket gibi yönetilmektedir. Daha doğrusu ülke yönetilmemektedir. Şirketler, kendi yaptıkları ile baş başa yoluna devam etmektedir. Bizler, bilim insanları bu kadar bağırırken artık ecelsiz ölmek istemiyoruz. Artık depremden ölümlere de ecel demiyoruz, demeyeceğiz.

“HELALLEŞME, HUKUK DEVLETLERİNDE OLMAZ”

Kaç tane imar affı çıkarılmış? İmar affı mı, imar cinayeti mi, bilemiyoruz. Geldiğimiz yerde, o reklama çıkan eski sanatçı bugün ne yapıyordur, bilmiyorum. Bizler, bugünden sonra vaatlere inanmıyoruz, verilen vaatlerin gerçek olmadığını biliyoruz. İnşaat yapılacak, insanlara para dağıtılacak, helalleşme istenilecek. Kimden isteyeceğiz helalleşmeyi? Yaşayanlardan mı, engelli kalanlardan mı, yaşamını yitirenlerden mi? Kimden istiyoruz helalleşmeyi? Helalleşme, hukuk devletlerinde olmaz. Hukuk devletlerinde, yapamadığınız, görevi yerine getiremediğiniz işin istifası gerekir. Hepimiz, bu ülkeye yıllarımızı verdik. Kimimiz memur, kimimiz işçi, kimimiz kendi hesabıyla emekli olan arkadaşlarımız. Artık çocuklarımızın güven içinde oturduğunu görmeyi istiyoruz. Torunlarımızın güvenli evlerde, güvenli konutlarda yaşadığını bilmeyi istiyoruz.

“HALKIN GÜCÜNÜ, O GELECEK OLAN SEÇİMLERDE GÖSTERMESİNİ BİLİRİZ”

Bizden helalleşme istenilmesin. Bir de ‘hodri meydan’ denilmesin. Biz, kabadayı değiliz, mafya değiliz, çete değiliz. Onlar da karışıyor, sanki ülkeyi onlar yönetiyormuş gibi. Statlarda bağıranlar halktır, onları tehdit edenler de halkın dışındakilerdir. Bugün ‘hodri meydan’ denilecek yer, Adıyaman’dır, Hatay’dır, Antep’tir. Oraya ‘hodri meydan’ diyeceksiniz. Orada kimse açıkta kalmayacak. Hiç kimse çadırsız kalmayacak, hiç kimse aç kalmayacak. Bizim bugün yetkililerden istediğimiz şey, bize değil, oraya dönük ‘hodri meydan’ söylenmesidir. Biz neyiz ki? Biz halkız. Acımız çok büyük, söyleyeceğimiz çok şey var. Kayıtlara şu geçsin; biz halkız. Halkın gücünü, o gelecek olan seçimlerde göstermesini biliriz. Bu nedenle bize ‘hodri meydan’ demeyin. Bugünden sonra böyle yaşamayı istemiyoruz, bugünden sonra depremlerde ölmek istemiyoruz. Alın terimizi bu ülkeye vermiş olan emekliler, bu ülkede güvende, huzur içinde yaşamayı istiyoruz. Bunu kim sağlarsa sağlasın. Taşıyamayacağımız tek şey, can kaybıdır. Depremler kader değildir.” (ANKA)

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
k_zg_n
Kızgın
0
_a_rm_
Şaşırmış
https://devrimcidusun.org/wp-content/uploads/2021/04/1.png
Giriş Yap

Devrimci Düşün Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!