1. Haberler
  2. Emek
  3. Tez-Koop-İş’ten KÇP Çağrısı

Tez-Koop-İş’ten KÇP Çağrısı

Tez-Koop-İş Sendikası, Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü (KÇP) sürecinde yaşanan tıkanıklık nedeniyle Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önünde açıklama yaptı.

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

ANKARA – 600 bini aşkın kamu işçisini ilgilendiren protokolün, çalışanların talepleri doğrultusunda imzalanmasının beklendiğini vurgulayan Tez-Koop-İş Ankara 2 nolu Şube Başkanı Mustafa Özgen, birlik ve dayanışma çağrısında bulunarak, “Mücadelemiz, hükümetle, siyasilerle, işveren temsilcileriyle yan yana durmayı değil; temsilcisi olduğumuz işçilerle omuz omuza yürümeyi gerektirir. Taleplerimiz, örgütlü iradeyi bastırmakla değil, kamu işçisinin meydanları işaret eden sesine kulak vermekle kazanılır. İşte bu ilkeler doğrultusunda, kamu işçisinin sesi olmaya; müzakereden kaçınılan masayı da Bakanlık önünü de sokakları da mücadele alanına çevirmeye devam edeceğiz” dedi.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığında önünde toplanan işçiler, sık sık ‘İşçi burada, Türk-İş nerede?​’, ‘genel grev, genel direniş’, ‘İşçiler el ele, genel greve’, ‘Sözleşme hakkımız engellenemez’ sloganlarını attı. Açıklamada konuşan Tez-Koop-İş Ankara 2 nolu Şube Başkanı Mustafa Özgen, yalnızca üyeleri için değil, 700 bine yakın kamu işçisinin sesi olmak için açıklama yaptıklarını söyledi. 

“Kamu işçisi aylardır bekliyor”

Özgen, “Kamu işçisi, aylardır, çerçeve anlaşma protokolünün, taleplerini karşılayacak biçimde imzalanmasını beklemektedir. Zira kamu işçisi için yoksulluk, bir yaşam biçimi halini almış; her sabaha biraz daha yoksul uyanan kamu işçisi, yarına güvenle bakamaz hale gelmiştir. Ancak, pazarlık masasında, ücret ve diğer mali haklara ilişkin söz söylemekten kaçınılmakta; ülkenin en büyük işvereni konumundaki, devleti temsil eden TÜHİS, işçi tarafının teklifi karşısında sessizliğini korumaktadır. Bu sessizlik karşısında kamu işçisinin sesini yükseltmek, taleplerimizi pazarlık masasında fısıldayarak değil, alanlarda haykırarak duyurmak için buradayız” diye konuştu.

Kamu işçilerinin, protokole ilişkin teklifleri karşısında, henüz bir karşı teklif dahi sunulmadığını belirten Özgen, “Oysa çerçeve protokolünün imzalanması toplu iş sözleşmesi sürecini sona erdirmemektedir. Bugün anlaşma sağlansa dahi, 328 kamu iş yerinde, kamu işverenini temsil eden TÜHİS ile masaya oturacak sendikaların, iş yeri bazlı toplu iş sözleşmelerinin imzalanması üç ayı geçecektir. Bu koşullarda, kamu işçisinin, geriye dönük haklarıyla birlikte, toplu iş sözleşmesine kavuşması, eylül ve ekim aylarını bulacaktır. Bu durum, üyelerinin haklarının bir an önce teslim edilmesi için çalışan sendikaları, toplu iş sözleşmesi sırası yarışına sokacak, sendikalar açısından özgür bir toplu iş sözleşmesi yapma sürecini baltalayacaktır” dedi.

“Sessizliğinizle öfkeyi büyütüyorsunuz”

Alın terinin karşılığını alamayan yüz binlerce kamu işçisinin ağır gelir vergisi yükü altında ezilmeye devam ettiğini vurgulayan Özgen, “Kamu işçileri bir yılın dört ayını vergi ödemek için çalışıyorsa, bu ülkede adaletten söz etmek mümkün değildir. Vergi sistemini, işçilerin ekmeğini, işçi çocuklarının beslenme çantasını kemiren bir canavara dönüştürenlerden razı değiliz. Hükümete, kamu işverenlerine sesleniyoruz: Sessizliğinizle çalışma barışını değil, öfkeyi büyütüyorsunuz. Vergi sisteminizle adaleti değil, eşitsizliği körüklüyorsunuz” dedi.

“Mücadelemiz işçilerle omuz omuza yürümeyi gerektirir”

Özgen, bütün sendikalara çağrıda bulunarak şöyle konuştu: 

“Tez-Koop-İş Sendikası olarak, emek örgütleriyle karşı karşıya değil; omuz omuza mücadele etmeye devam edeceğiz. Kamu işçisinin talepleri doğrultusunda alınan her türlü karara destek olacağız. Ancak bu süreçte sendikaların hak arama yöntemlerini bir kez daha hatırlatma gereği duyuyoruz: Gücümüz, iş yerlerimizdeki dayanışmamızdan, meydanlardaki kararlılığımızdan gelir. Mücadelemiz, hükümetle, siyasilerle, işveren temsilcileriyle yan yana durmayı değil; temsilcisi olduğumuz işçilerle omuz omuza yürümeyi gerektirir. Taleplerimiz, örgütlü iradeyi bastırmakla değil kamu işçisinin meydanları işaret eden sesine kulak vermekle kazanılır. İşte bu ilkeler doğrultusunda, kamu işçisinin sesi olmaya; müzakereden kaçınılan masayı da Bakanlık önünü de sokakları da  mücadele alanına çevirmeye devam edeceğiz” dedi.

“Eylemse eylem, grevse grev”

Türk-İş Başkanı Ergün Atalay’ın geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamayı hatırlatan Özgen, “Toplantıda taleplerimizin gerçekleşmemesi halinde, mitingse miting, eylemse eylem, grevse grev dedi. Buradan şunu söylüyoruz, biz bu taleplerimizin gerçekleşmemesi halinde, konfederasyonumuzun ve genel merkezlerimizin alacağı, bu taleplerimizin gerçekleşmesi için alınacak olan tüm kararların arkasındayız. Bunu buradaki arkadaşlarımızla birlikte bizi Türkiye’nin dört bir yanından izleyen kamu işçileriyle söz veriyoruz” diye konuştu.

“Sendikaların dağınık yapısı nedeniyle sorunların üstesinden gelemeyiz”

Sendikalar açısından öz eleştiri yaptığını söyleyen Özgen, “Birlik ve dayanışmamızı arttırmaktan başka çaremiz yok. Sendikal hareket çok dağınık. Bu dağınık yapısıyla bizim bu sorunların üstesinden gelmemiz de mümkün değil. Üyelerimizin yüzüne bakmamız, onların içinde göğsümüzü gere gere dolaşmamız da mümkün değil. Sendika içi rekabet hem sendikalara hem işçilere zarar vermektedir. Bu koşullarda birlik ve dayanışma içerisinde mücadele etmemiz mümkün değil. Bizim mücadele edeceğimiz işverenler, patronlardır. Bize bu yaşamı, bu krizin faturasını bize yüklemeye çalışanlar, birlikte mücadele ile bunların üstesinden gelebiliriz” dedi.

İşçilerden Türk-İş’e eylem çağrısı

Açıklamada görüştüğümüz bir işçi, “Bu sözleşme taslağı ocak aynının koşullarına göre belirlendi. Kaç aydır herhangi bir adım atılmadı. Enflasyon artmaya devam ediyor. Bu taslağın dahi üzerine çıkılması gerekirken iktidar bizi yanıtsız bırakıyor. Sesimizi duyurmanın vakti geldi. Başta konfederasyon olmak üzere tüm sendikalar artık sokakta olmalı” diye konuştu.

Bir başka işçi de Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in işçilerin düşmanı olduğunu ifade ederek “İşveren, devlet yetkilileri adeta kapıyı işçiye kapatmış. Bizim emeğimiz, çabamız, yıllarımız hiç ediliyor. Türk-İş ise masa başında görüşmek dışında hiçbir adım atmıyor. İş son güne geldiğinde de yapacak bir şey yok diyecekler. Bakanın, sermayenin yanındalar mı, işçilerin yanındalar mı? Artık bunu açıkça söylesinler. Meydan burada, bir tek Tez-Koop-İş, Bakanlığın önüne çağırı yaptı. Bütün sendikalar bu sesi büyütmeli” dedi.

“Kamu işçisinin yanında durun, bu mücadeleyi hep birlikte kazanalım”

Başka bir işçi de şunları söyledi: “Üniversitelerde, Gençlik Spor Bakanlığında, SGK’de çalışan on binlerce kamu işçisi arkadaşımız var. Tek bu iş kolunda değil, yüz binlerce kamu işçisi bu taslağın kabul edilmesini istiyor. İşçiye kulak tıkayan, görmezden gelen bu zihniyet, mücadele yükselmeden taslağımızı kabul etmez. Ben Ankara’daki bütün kamu işçisi arkadaşlarımızı, sendikalarımızı harekete geçmeye çağırıyorum. Susma vakti değil, sendika bugün için var demeye çağırıyorum. Yalnızca Türk İş’e bağlı sendikalara değil, bütün sendikalara çağırı yapıyorum. Kamu işçisinin yanında durun, bu mücadeleyi hep birlikte kazanalım. İnsanca yaşanacak ücret, vergide adalet hepimizin en haklı talebi.”

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
k_zg_n
Kızgın
0
_a_rm_
Şaşırmış
https://devrimcidusun.org/wp-content/uploads/2021/04/1.png
Giriş Yap

Devrimci Düşün Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!