DİYARBAKIR/AMED – Diyarbakır’ın Dicle ilçesine bağlı Pirejmon ve Heridan kırsal yörelerinde, Ölmez Doğu Madencilik tarafından işletilen kurşun madenine karşı bir basın toplantısı düzenlendi. Açıklamaya, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Diyarbakır İl Eşbaşkanı Güşen Özer, DEM Parti Diyarbakır milletvekilleri Serhat Eren ve Mehmet Kamaç, Diyarbakır Barosu, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Diyarbakır Ekoloji Komisyonu, DEM Parti Diyarbakır Ekoloji Komisyonu, Pirejmon Derneği, Heridan Derneği, Ekoloji Derneği gibi birçok sivil toplum kuruluşu katıldı.
‘YAŞAM HAKKINI HEDEF ALAN BİR SALDIRI VAR’
Pirejmon mahallesinden madenin faaliyet gösterdiği alanın bulunduğu yere kadar yapılan yürüyüşün ardından bir açıklama gerçekleştirildi. Bu sırada konuşan Diyarbakır Barosu Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu Başkanı Ahmet İnan, Ölmez Doğu Madencilik’in, Dicle ilçesindeki Pirejmon ve Heridan mahallelerinde 10 yıldır sürdürdüğü kurşun-çinko ocaklarının büyük zararlar sebep olduğuna dikkat çekti. İnan, insan sağlığına ilişkin kaygı verici rakamlar sunarak, “Balıkesir’deki kurşun madeninde olduğu gibi çok sayıda köylü kanser hastalığından yaşamını yitirdi. Bu proje çerçevesinde, ÇED raporuna göre 15 binden fazla ağaç yani yaklaşık 3 bin dönüm değerli orman alanı yok olacaktır. Fırat Dicle Havzası’nın kesişim noktasındaki bölgemiz, zengin su kaynaklarına ve biyoçeşitliliğe ev sahipliği yapmaktadır. Proje alanı, ayrıca birinci derece deprem bölgesi olma özelliğine sahip ve çevresinde fay hatları bulunmaktadır. Üstelik, maden sahası genişletilerek, köy evlerimiz, köyler için su sağlayan çeşmeler ve tüm bölgenin su ihtiyacını karşılayan Dicle, Debni Kralkızı barajları ve su havzaları koruma alanları maden alanına dahil edilmiştir. Bu durum, yalnızca çevre hakkı ihlali değil, aynı zamanda yaşam hakkına, mülkiyet hakkına ve barınma hakkına bir saldırıdır” şeklinde açıklamalarda bulundu.
‘DOĞA KATLEDİLİYOR’
DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Mehmet Kamaç, doğayı ve yaşamı korumanın devletin öncelikleri arasında olması gerektiğini belirterek, “Ancak ne yazık ki, burada ve her yerde karşılaşmamız gereken manzara, doğanın talan edilmesi. Bu durumun ülkemizin geleceği ve çocuklarımız üzerine çok büyük olumsuz etkileri olacaktır. Eğer sağlıklı bir toplum, doğal bir yaşam ve sürdürülebilir bir gelecek istiyorsanız, öncelikle bu ülkede yaşayan tüm canlıların yaşam hakkını gözetmelisiniz. Bunu yapmayıp maden şirketlerinin çıkarlarını korursanız, gelecekte yaşanabilir bir coğrafya bulamayacağız” ifadelerini kullandı.
Açıklamanın ardından, Diyarbakır Barosu ve Diyarbakır 4. İdare Mahkemesi’nden bir heyet, madenin bulunduğu bölgede incelemeler yaptı ve davacıların belge ve beyanlarını dinledi.