İZMİR – İzmir Gemi Söküm Koordinasyon Grubu (İGSKG), Aliağa’daki gemi söküm tesislerinin çevresel etki değerlendirmesi (ÇED) muafiyeti, iş kazaları, çevre ve halk sağlığına yönelik dikkatsizliklerle faaliyet gösterdiğini duyurdu. İGSKG, gemi söküm süreçlerinde yaşanan suistimallerin, yetersiz raporlamaların ve denetim eksikliklerinin bu bölge için bir tehdit oluşturduğunu ifade etti. Koordinasyon Grubu, Aliağa’daki tesislerle ilgili olarak İzmir Tabip Odası’nda bir basın toplantısı düzenledi. Toplantıda, açıklamayı Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Teknik Sorumlusu Selma Akdoğan gerçekleştirdi.
Akdoğan, Türkiye’nin bir atık yığınuna dönüşmesini önlemek için mücadele edeceklerini vurgulayarak, “Gemi söküm tesisleri ÇED muafiyeti, iş kazaları ve çevre ile halk sağlığına yönelik ihlallerle faaliyetlerine devam ediyor. Aliağa’daki gemi söküm işlemleri, uyuşmazlıklar, izin ve rapor eksiklikleri, uygunsuz çalışma şartları, yetersiz denetim ve alınmayan çevresel önlemlerle birlikte, çevre ve halk sağlığına büyük riskler oluşturuyor. Gemi söküm süreçlerinin sadece bireysel gemiler üzerinden değil, tekrar eden usulsüzlükler, ulusal mevzuat eksiklikleri, denetim eksiklikleri, atık ithalatı ve Aliağa’nın mevcut çevresel meseleleri göz önünde bulundurularak ele alınması gerektiği için ortak mücadelemiz sürüyor. Hem ulusal hem de uluslararası mevzuatta mevcut olan çifte standart, kontrolsüzlük ve denetimsizlikle mücadele etmeye devam edeceğiz. Çevre kirliliği yalnızca belirli yerlerde kalmayıp, tüm dünyayı etkileyen bir sorun haline geliyor. Bu mücadeleyi her alanda birlikte sürdürmeye devam edeceğiz” dedi.
Avrupa, Kendi Standardını Türkiye’de Uygulamıyor
EGEÇEP temsilcisi Erdoğan Şahin, Avrupa Komisyonu’nun çifte standart uyguladığını dile getirerek şunları ekledi:
“Komisyon, kendi ülkelerinde oluşturduğu standartları görmezden gelerek, Türkiye’deki bazı gemi söküm tesislerine olumlu raporlar verebilmektedir. Oysa ki, bu standartlar kendi ülkelerinde uygulanmamaktadır ve bu duruma yıllardır itiraz ediyoruz. Ancak Avrupa Komisyonu bunu dikkate almıyor. Her ülke kendi kullandığı gemiyi kendi ülkesinde sökme yükümlülüğündedir. Türkiye, dünyanın asbestli ve nükleer atık içeren gemilerinin söküleceği bir alan olmamalıdır.”
ÇED Süreci Halkı Koruyamaz
İzmir Yaşam Alanları temsilcisi Yasemin Sağlam, ÇED sürecinin yalnızca sermaye lehine işlediğini belirterek: “ÇED süreci, gemi sökümle ilgili konuları doğru bir şekilde ele almadığına inanıyorum. Belki süreç bir şekilde ilerliyor ama en sonunda halkın toplantılara katılması, sermaye gruplarının yapmak istediklerini gerçekleştirmesine izin veriyor. Bu nedenle, bu izinlerin verilmemesi gerektiğini düşünüyorum. Çünkü bu tamamen iş kazalarına ve halk sağlığını tehdit eden durumlara yol açabilir. Bu yüzden, sonuna kadar karşı çıkmamız lazım” dedi.
Kuru Havuz Sistemi Zorunlu Hale Getirilmelidir
Kimya Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Cengiz Toygür, Avrupa ülkelerinde uygulanan kuru havuz sisteminin Türkiye’de zorunlu hale getirilmesi gerektiğini vurguladı:
“Avrupa Birliği kendi ülkelerinde kuru havuz sistemi olmadan herhangi bir işletmeye izin vermezken, burada teknik gereklilikler yerine getirilmediği halde uygun raporlar alınabiliyor. Avrupa ülkeleri, kendi atıklarını, hurda gemiler de dahil olmak üzere, üçüncü dünya ülkelerine göndererek orada değerlendirilmesini sağlamakta ve bunun sonucunda o bölgeler, çevre kirliliğinden etkilenmektedir. İzmir Gemi Söküm Koordinasyon Grubu olarak bu duruma yıllardır karşıyız. Ülkemizde çevre, insan sağlığı ve orada çalışanların iş sağlığı ile güvenliğini koruyacak çözümler üretilmesi gerektiğini savunuyoruz.”
ÇED Süreci Gayriciddi Biçimde İptal Edildi
FOÇEP temsilcisi Hakan Barçın, ÇED sürecinin iptali hakkında eleştirilerde bulunarak, “ÇED kapsamında belgeleri hazırlıyorlar. Yıllardır biz ÇED alınması gerektiğini savunduk. Fakat bu iptal işlemi son derece gayriciddi bir şekilde gerçekleşti. Buradaki durum, ÇED’in olumlu veya muaf olacağına dair belirsizliğe yol açtı. Ancak yine de biz ÇED raporunun alınmasını istiyoruz. Çünkü en azından bir sıfırdan daha iyidir. Bu grupta, Sao Paulo gemisinin Türkiye’ye girişinin engellenmesi için bir araya gelenleri de unutmamak gerekir” dedi.
Avrupa, Kendi Kirliğini Bize Taşıyor
İzmir Tabip Odası Şube Sekreteri Seha Yüksel, Avrupa ülkelerinin kendi çevresini koruyup Türkiye’nin doğal yapısını kirlettiğini belirterek, “Avrupa, kendi toplumunu ve çevresini korumak için Türkiye’nin coğrafyasını ve doğasını kirleterek, insanlarını hastalık riskiyle karşı karşıya bırakmaktadır. Bu durumu yıllardır pek çok alanda yaşıyoruz. Çevre ve insan hakları bağlamında bu sorunu görüyoruz. Biz çevre savunucuları olarak bu mücadeleyi sürdürmeye devam edeceğiz.” dedi.