Sermaye devletin tüm toplumu bilgi edinme ve kültürel şekillenme kosunda tek kaynak olarak devletin çizgisindeki kurumlarına mecbur bırakmaya yönelik çalışmalarında son olarak RTÜK’e internet üzerinden yapılan yayınları da denetleme yetkisi verilmişti.
RTÜK’e verilen yetkiye Anayasa Mahkemesi Başkanı dahil, 5 üyeden de itiraz geldi.
ANKA’dan Sinan Tartanoğlu’nun aktardığına göre, Netflix, Amazon Prime, BluTV, PuhuTV, Tivibu, Digitürk-Dilediğin Yerde, D-Smart Go, Turkcell TV , Vodafone TV gibi milyonlarca abonenin takip ettiği online TV platformları ile internet radyoları, internet televizyonlarına RTÜK denetimi getiren düzenleme, CHP tarafından iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne taşınmıştı. Yüksek Mahkemenin kararı, bugünkü Resmi Gazete’de yayınlandı.
Yasal düzenleme ile bu tip yayınların yayın lisansı ve yayın iletim yetkisi RTÜK iznine bağlanmıştı. İzinsiz internet yayınlarına erişimin engellenmesinin önü açıldı. Kişilerin Youtube kanalı gibi “bireysel iletişimleri”, RTÜK’ün bu yetkisinden muaf tutulmuştu.
CHP, iptal talebini; “devletin frekans tahsisi yapmadığı internet alanındaki yayınlarda yayıncılara lisans olma zorunluluğu getirmesine ilişkin ölçütlerin yasal olarak belirlenmediği, bu durumun hukuki belirlilik ve güvenlik ilkeleriyle bağdaşmadığı, kuralla internet üzerinden iletim yapan tüm sosyal medya iletişim kanallarına sansür getirilmesinin amaçlandığı, haberleşme ve düşünceyi yayma özgürlüklerinin demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı olarak sınırlandığı” iddiasına dayandırmıştı.
Düzenlemenin, Anayasa’nın; “temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması”, “haberleşme hürriyeti” ve “düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetini” düzenleyen maddelerine aykırı olduğu gerekçesiyle iptal edilmesi talep edilmişti.
YETKİ, “ORANTISIZ BİR SINIRLAMAYA NEDEN OLMUYOR”
Anayasa Mahkemesi; internet ortamından radyo, televizyon ve isteğe bağlı yayın hizmetlerinin sunumuna, bu hizmetlerin iletimine, internet ortamından medya hizmet sağlayıcılara yayın lisansı, platform işletmecilerine ise yayın iletim yetkisi verilmesine ilişkin yasal düzenlemelerin iptaline ilişkin talebi oybirliği ile reddetti.
Yüksek Mahkeme, iptal talebinin reddini; “kuralların Anayasal bağlamda meşru bir amaca sahip olduğu; kamu yararı ile ifade ve basın özgürlüklerine yönelik kişisel yarar arasında bulunması gereken makul dengenin gözetildiği ve kuralın orantısız bir sınırlamaya neden olmadığı” gerekçelerine dayandırıldı.
YÖNETMELİKLE DÜZENLEMEYE OY ÇOKLUĞU İLE RET
Aynı yasanın; yayın izni verilmesi ile yayının denetlenmesine ilişkin usul ve esasların RTÜK ile Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenmesine ilişkin maddesinin de iptali istenmişti.
Anayasa Mahkemesi, RTÜK’ün izin ve denetim yetkisine ilişkin usul ve esasların yönetmeliğe bırakılmasına ilişkin iptal talebini oy çokluğu ile reddetti.
Çoğunluk kararı, “Yasal çerçevenin kanun hükümleriyle belirlendiği görülmektedir. Bu çerçeve içinde kalacak idari tekniğe ilişkin hususların düzenlenmesinin yönetmeliğe bırakılması, yasama yetkisinin devri olarak nitelendirilemez” gerekçesine dayandırıldı.
Anayasa Mahkemesi’nin Başkanı Zühtü Arslan, Başkanvekili Hasan Tahsin Gökcan ve eski Başkanvekili Engin Yıldırım dahil 5 üye, çoğunluk kararına karşı çıktı.
“TBMM’YE AİT YASAMA YETKİSİ DEVREDİLEMEZ”
Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, karşı oy gerekçesinde şunları söyledi:
“TBMM’ye ait olan yasama yetkisi devredilemez. Yasama yetkisinin devredilemezliği ilkesi, temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması söz konusu olduğunda daha da katı yorumlanmalıdır. Temel hak ve özgürlükler ancak kanunla sınırlanabilir. Kanunilik şartının sağlanması için yasama organı tarafından çıkarılan bir kanun metninin varlığı tek başına yeterli değildir. Kanunun kalitesi de önem taşımaktadır.
Dava konusu kuralda yer alan hususların Anayasa’da kanunla düzenlenmesi gereken konular arasında olduğunda tereddüt bulunmamaktadır.
İnternet ortamından radyo, televizyon ve isteğe bağlı yayın hizmetlerinin sunumu, genel olarak ifade özürlüğünün, özel olarak da basın özgürlüğünün kullanımına ilişkindir. Yayın lisansı, yayın iletim yetkisi ve söz konusu yayınların denetlenmesi gibi hususlar ifade ve basın özgürlüklerinin sınırlandırılmasına yöneliktir. Kanunla düzenlenmesi gereken temel kuralların ve yasal çerçevenin kanunun neresinde ve nasıl düzenlediğine dair bir açıklamaya yer verilmemiştir.”
“TEMEL HAKLARIN SINIRLANDIRILMASI İDARİ TASARRUFA BIRAKILMIŞ OLUR”
Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Hasan Tahsin Gökcan da karşı oy yazısında şunları belirtti:
“İdareye düzenleme yetkisi verilmesinin yasama yetkisinin devri anlamına gelmemesi için kanunda temel haklara yönelik olarak yapabilecek sınırlamaların temel esaslarının açıkça gösterilmesi ve çerçevesinin belirlenmesi zorunludur. Aksi taktirde, temel hakların sınırlandırılması yetkisi doğrudan idari tasarruflara bırakılmış olur.”
Anayasa Mahkemesi üyesi Engin Yıldırım ise karşı oy gerekçesinde şu değerlendirmeyi yaptı:
“Haber ve fikirlerin iletilmesinde ve alınmasında önemli bir işlev gören internet Anayasa’nın 26. maddesinde düzenlenen ifade özgürlüğünün güvencesi altındadır. Nitekim anayasa mahkemesi, internet erişimine yönelik bir müdahalenin ifade özgürlüğü kapsamında incelenmesi gerektiğini kabul etmiştir. Kamu makamları negatif yükümlülük kapsamında zorunlu olmadıkça düşüncenin açıklanmasını ve yayılmasını yasaklamamalı ve yaptırımlara tabi tutmamalı, ifade özgürlüğünün gerçek ve etkili korunması için gereken tedbirleri almalıdır.
Ancak düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü mutlak ve sınırsız değildir. Temel hak ve özgürlüklere yönelik sınırlamalar ancak kanunla yapılabilir ve hak ve özgürlüklerin özlerine dokunulamayacağı gibi demokratik toplum düzeninin gereklerine ve ölçülülük ilkelerine aykırı olamaz. Temel haklar arasında olan ifade özgürlüğü ve basın hürriyetine dönük sınırlandırmaların ancak kanunla yapabileceği anayasanın açık hükmüdür.”