1. Haberler
  2. Güncel
  3. Kayıp Kasetlerden Cinayete: Halil Falyalı’nın Muhasebecisi Öldürüldü

Kayıp Kasetlerden Cinayete: Halil Falyalı’nın Muhasebecisi Öldürüldü

Hollanda polisi, Kuzey Kıbrıs'ta 2022'de öldürülen yasa dışı bahis baronu ve kumarhane işletmecisi Halil Falyalı'nın eski muhasebecisi Cemil Önal'ın dün bir otelde uğradığı silahlı saldırı sonucu öldürüldüğünü bildirdi. Önal'ı öldüren kişinin eşkali paylaşıldı.

featured

ANKARA – Hollanda Ulusal Polisi, Kuzey Kıbrıs’ta 2022’de öldürülen yasa dışı bahis baronu ve kumarhane işletmecisi Halil Falyalı’nın eski muhasebecisi Cemil Önal’ın dün Rijswijk kentinde bir otelde silahlı saldırı sonucu hayatını kaybettiğini bildirdi.

“Saldırgan 1.80 boylarında, normalden iri yapılı, sakallı ve siyah kıyafetli bir erkek” denilen polis açıklamasında, kaçan saldırganın yakalanabilmesi için tanıklara çağrı yapıldı.

Hollanda Ulusal Polisi’nin resmi websitesinde yer alan açıklamada, “Polis, 1 Mayıs Perşembe günü Rijswijk kentinde meydana gelen ölümcül silahlı saldırıya tanık olan kişileri arıyor. Saat 17.45 sularında, Rijswijk’teki Van Vredenburchweg üzerindeki bir otelin önünde silahlı saldırı gerçekleşti. Türkiye uyruklu 41 yaşındaki bir adam olay yerinde hayatını kaybetti” denildi.

Cemil Önal’ın adı daha önce Kuzey Kıbrıs’ta işlenen çifte cinayetle ilgili olarak gündeme gelmişti. Önal’ın Halil Falyalı’nın eski muhasebecisi olduğu ve bazı üst düzey siyasiler hakkında dikkat çeken iddialarda bulunduğu belirtiliyor.

Cemil Önal, Halil Falyalı cinayetinin kilit ismi olarak Girne’de kısa süreli olarak gözaltına alındıktan sonra serbest bırakılmıştı.

Cemil Önal, Halil Falyalı’nın finansal işlerini yöneten kilit isimlerden biri olarak biliniyordu.

Falyalı cinayetinden sonra şüpheli sıfatıyla aranmaya başlanan Önal’ın yurtdışına kaçtığı belirlenmişti.

2023 Aralık’ta Hollanda’da yakalanan Önal, Türkiye’ye iade edilmemiş ve Hollanda’da yargılanmaya başlamıştı.

Önal, Hollanda ve ABD istihbaratına verdiği 120 sayfalık ifade sonrası serbest bırakılmıştı.

‘Öldürüleceğim’ demişti

Bugün Kıbrıs gazetesinin Önal’ın öldürülmesiyle ilgili haberinde, Önal’ın en son kendilerine konuştuğu hatırlatıldı, “Kısa süre önce gazetemize verdiği son röportajında, ‘Ben bir kara kutuyum, beni susturmak isteyecekler’ diyerek öldürülme ihtimalinden açıkça söz etmişti” ifadeleri kullanıldı.

Haberde şöyle denildi:

“Önal’ın Falyalı’nın yasa dışı işlerindeki rolü ve son dönemde Türk yetkililere yönelik yolsuzluk iddiaları, cinayetin siyasi veya suç bağlantılı olabileceği spekülasyonlarını artırdı. Özellikle son dönemde, Türkiye’deki bazı kamu görevlilerine uzanan kara para ve yolsuzluk iddialarını anlatması, cinayetin siyasi bir tasfiye olabileceği ihtimalini gündeme taşıdı. Hollanda polisi, soruşturmanın sürdüğünü ve tüm ihtimallerin masada olduğunu açıkladı.”

Gazetenin haberinde Önal’ı öldüren kişiyle ilgili bazı detaylar da paylaşıldı. Buna göre, tanıklar saldırganı “siyah giyimli, yaklaşık 1.80 boylarında, sakallı ve atletik yapılı bir erkek” olarak tarif etti. Silah seslerinin ardından saldırganın koşarak uzaklaştığı, olay yerinden hızla kaybolduğu anlatıldı. Fail henüz yakalanamazken saldırı sırasında içeride bulunan bir kadın, Hollanda gazetesi De Telegraaf’a yaptığı açıklamada, “Bu sadece bir tasfiyeydi. Sıradan bir cinayet değildi” dedi.

İktidar partilerinin yetkililerine rüşvet, para trafiği…

Verdiği mülakatlarda Halil Falyalı ile çalışırken uluslararası yasadışı bahisten elde edilen milyonlarca dolarlık geliri nasıl akladıklarını, Belarus, Malta, İngiltere, BAE, Kıbrıs ve Türkiye üzerinden yasadışı bahis paralarının trafiğini anlatan Önal, Falyalı’nın örgütü adına, çoğunluğu Türkiye ve Kuzey Kıbrıs’taki iktidar partisi yetkilileri olmak üzere, ayda yaklaşık 15 milyon doları “sponsorluk” ödemeleri adı altında kişisel olarak kendisinin aktardığını söylüyordu. Önal bu ödemelerin çoğunun nakit olarak teslim edildiğini, bazı transferlerinse kuyumcu ve döviz büroları aracılığıyla ayarlandığını, dolayısıyla ödemelerin izinin sürülmesinin zor olduğunu öne sürüyordu.

Halil Falyalı’nın ölümünden 2 yıl sonra Aralık 2024’te Türkiye’de hazırlanan yasadışı bahis çetesi iddianamesinde Falyalı’nın eşi Özge Taşker Falyalı dahil 35 kişi “örgüt lideri” olarak yer alıyor. Cemil Önal hakkında ayrıca Türkiye’de hazırlanan 2018 tarihli bir iddianame de bulunuyor. OCCR’ye verdiği mülakatta Önal hem geçen yılki iddianamenin, hem de 2018’de kendisi aleyhine suçlamalar getiren iddianamenin Türkiye’deki yetkililer için iki amaca hizmet ettiğini öne sürmüştü:

“Örgüt tarafından ödenen rüşvetin gelirle orantılı olduğunu teyit etmek, ve örgüte devletin her an sert önlemler alabileceği yönünde aba altından sopa göstermek.”

Önal daha açık konuşup “Bu sadece Özge’yi korkutmak için. Başka bir deyişle, ‘Bizden para çalma, komisyonunu doğru öde, kazandığın parayı biliyoruz’ demek için” ifadesini kullanmıştı.

Türkiye tarafından hazırlanan en son iddianamenin “boş” olduğunu öne süren Önal, buna kanıt olaraksa suçlamalar kabul edildikten birkaç gün sonra Özge Taşker Falyalı’nın 41. yaş gününü kutlamak için Kuzey Kıbrıs’ta olmasına işaret etmişti. Halil Falyalı’nın Kuzey Kıbrıs’taki lüks otelinin müdürlüğünü yapan Özge Taşker Falyalı’nın mülakatın yayımlandığı 13 Şubat haftasında, “önde gelen bir iş adamının televizyonda yayınlanan cenazesinde Kıbrıslı Türk liderin yanında durduğu” bilgisine de aynı mülakatta yer verilmişti.

Kasetlerden biri Fidan’ın oğluna ait iddiası

Önal tahliyesinden sonra Bugün Kıbrıs’a verdiği mülakatta ise Maksut Serim ailesini Halil Falyalı ile tanıştıranın kendisi olduğuna, Serim’in oğullarının Kıbrıs’taki konumunun Falyalı’ya bir “koruma zırhı” sağladığına odaklanmıştı. Önal, Yasin Ekrem Serim’in Lefkoşa Büyükelçiliği’ne atanmasının arkasındaysa Falyalı’nın ölümünden sonra ailesinin eline geçen şantaj kasetlerini almakla görevlendirilmesinin yattığını iddia etmişti. İddialardan biri de şantaj kasetlerinden birinin Fidan’ın oğluna ait olduğu yönündeydi.

Daha önce Süleyman Soylu ve Fuat Oktay’a Falyalı tarafından rüşvet verildiği iddialarını dile getiren Önal’ın Falyalı’yla ilgili iddialarında ilk kez Hakan Fidan’ın adını zikretmesiyse dikkat çekmişti:

“Ekrem Serim, aynı zamanda Hakan Fidan’a çok yakın bir isimdi. Adeta onun asistanı gibi hareket ederdi. Hakan Fidan, onu oğlu gibi görüp her konuda desteklerdi. Falyalı ailesiyle olan ilişkileri de bu çerçevede yürütüldü. Hatta Hakan Fidan’ın oğlu Halit Fidan ile Hüsnü Falyalı arasında da bir tanışıklık vardı.

Hakan Fidan, Falyalı’nın elinde olduğu iddia edilen kasetlerle ilgili gelişmeleri duyunca, bu kasetlerin devletin eline geçmesini istedi. Bu görev için Ekrem Serim’i Büyükelçi olarak Kıbrıs’a gönderdi. Ona, ‘Bu kasetleri al, getir. Bu şekilde devlet içinde yükselirsin’ denildi. Ekrem kabul etti, Kıbrıs’a geldi. Özge Falyalı ile yakınlaştı. Görüşmeler otellerde değil, Özge’nin babasının evinde yapıldı. Aynı zamanda Mehmet Taşker’le de ev ortamında buluşmalar gerçekleştirdi.

Ekrem Serim, Kıbrıs’a geldiğinde ilk işi, çevresindeki tüm güvenlik personelini değiştirmek oldu. Kendi ekibini getirdi. Kasetleri almak için yoğun çaba sarf etti. Söylentilere göre toplamda 45 ya da 46 kaset vardı. Ancak Ekrem Serim bunlardan sadece 40 tanesini Ankara’ya teslim etti. Diğer 5 kaset kendisinde kaldı. MİT, bu eksikliği fark etti çünkü ellerinde kaset sayısıyla ilgili bilgi vardı.

Hakan Fidan, bu gelişmelerin ardından kasetleri İbrahim Kalın’a iletti. İbrahim Kalın da MİT Başkanı olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’a durumu aktardı. Eksik olan 5 kasette kimlerin olduğu tam bilinmese de, Binali Yıldırım’ın oğlu ve Hakan Fidan’ın oğlunun adının geçtiği iddialar var.

Sonrasında bu bilgiler Erdoğan’ın kulağına gidince durum değişti. Erdoğan, ‘Bu paralar neyin nesi, kasetlerle ilgili anlatılanlar doğru mu?’ diyerek Ekrem Serim’i Ankara’ya çağırdı. Maksut Serim devreye girdi, ‘Kasetler teslim edildi’ diyerek oğlunu savundu. Ancak Erdoğan, kasetlerin gerisi var mı yok mu tam olarak araştıracağını söyleyerek, ‘Ben sana güveniyorum babandan dolayı, eksik kaset varsa da git al ama seni elçilikten, babanı da görevinden alıyorum’ dedi.”

‘Falyalı’nın elindeki kasetler’i Sedat Peker 2021’de duyurmuştu

Halil Falyalı’nın elinde Kuzey Kıbrıs ve Türkiye hükümetlerinden devlet yetkilileri ve yakınlarına dair şantaj kasetleri olduğu iddiası ilk olarak 2021 yılında Sedat Peker tarafından dile getirilmişti. Peker’in işaret ettiği isimse Binali Yıldırım’ın oğlu Erkam Yıldırım’dı. Peker Erkam Yıldırım’ın Halil Falyalı’nın para trafiğini yürüttüğü kokain ticaretine Mehmet Ağar ile birlikte girdiğini söylemiş, ancak Yıldırım’ın bu işi kasetle şantaja uğradığı için yaptığını iddia etmişti.

Hatta Peker o yılın sonlarına doğru Falyalı’nın elindeki şantaj kasetlerinin kendi eline geçtiğini öne sürecek ve Deli Çavuş adlı sosyal medya hesabından Kuzey Kıbrıs Başbakanı Ersan Taner’e ait olduğu iddia edilen cinsel içerikli görüntüleri yayınlayacaktı. Ersan Saner görüntülerin kurgu olduğunu belirtecek ancak istifa edecekti.

Kuzey-güney arasında mafya işbirliği: Transferler Güney Kıbrıs’tan

Bugün Kıbrıs gazetesinde “Halil Falyalı Yaşıyor” başlığıyla yayımlanan dosyanın ikinci bölümünde Halil Falyalı’nın adanın güneyindeki mafya lideri Loukas Fanieros’la sıkı dostluğuna ve işbirliğine yer verildi. Önal’a göre Curaçao’da kurulan şirketin hesabında sanal bakiyelerinde biriken paralar Güney Kıbrıs’ta şahıslar adına kurulan paravan şirketler üzerinden transfer ediliyordu. Para çekildikten sonra Loukas Fanieros himayesinde kuzeye ulaştırılıyordu.

Yasa dışı bahis gelirlerinin Curaçao ve Avrupa ayağından gelen nakit kısmı önce Rum tarafına, oradan da kuzeye aktarılıyordu: “Falyalı’nın oteli ya da ortak olduğu şirketlerin araçları Güney Kıbrıs’a geçerdi. Larnaka Havalimanı’ndan alınan nakit para, yine Fanieros’un himayesi altında havaalanından alınarak Kuzey Kıbrıs’a geçinceye kadar transferi sağlanırdı. Dönüş yolunda ise Kuzey Kıbrıs’taki polis teşkilatından Falyalıların çok yakın olduğu bir isim devreye girerdi.”

‘Hükümet kazancın büyüklüğünü fark edip yeniden komisyon istemesin diye…’

Önal Türkiye’deki siyasi iktidara ilişkin vahim bir iddiayı daha dile getirmişti. Buna göre Türkiye’deki bankaların devre dışı olmasının sebebi hükümetin kazancın büyüklüğünü fark edip yeniden komisyon talep etmemesiydi:

“Para sınırı geçtikten sonra ilk durağı casino olurdu. Oradan da yerel bankalara dağılırdı. Ancak Türkiye bankaları bu süreçte devre dışıydı. Sebebi açık: Türkiye’deki siyasi otoritenin kazancın büyüklüğünü fark edip yeniden ‘komisyon’ talep etmemesi için. Ayrıca Falyalı kardeşler ABD’de aranıyordu ve Türkiye bankalarındaki hesaplarına tedbir gelebilirdi. Bu nedenlerle transferler yalnızca Kıbrıs’taki iki yerel bankada yapılırdı.”

Türkiye’de toplanan yasadışı bahis gelirlerinin ise dövizciler üzerinden aklandığı dile getirilirken şu ifadelere yer veriliyor:

“Bu ağın başında Kilisli Abdullah ve Bilal Happani olduğu biliniyor. Happani, ABD’de İran ambargosunu delmekten yargılanan, Rıza Zarrab dosyasında adı geçen isimlerden biriydi. 2018’de Happani Kıbrıs’a da geldi. Happani’nin evinde bulunan yaklaşık 2 milyon dolar paraya rağmen dokunulmaması ise ‘Konuşursam devletin iç yüzünü açıklarım’ tehdidiyle açıklanıyor. Falyalı’nın bu yapıyla doğrudan bağlantısı vardı ve Türkiye’deki paraları Dubai’ye taşıyan kişi de yine Abdullah Happani’ydi.”

Belarus’taki kumarhane patronu Şener, Payfix iddianamesinde de geçiyor

Avrupa’da toplanan bahis paralarının Belarus’a oradan da Dubai’ye ve Güney Kıbrıs’a transfer edildiğini anlatan Önal’a göre biriken bu para Belarus’ta yasal sahibi Türkiye vatandaşı Mustafa Egemen Şener olan H Casino adlı kumarhanede aklandıktan sonra Şener’e ait özel uçakla Dubai’ye ve Güney Kıbrıs’a taşınıyordu.

Mustafa Egemen Şener ismi Türkiye’de Halil Falyalı’ya ait olduğu söylenen Payfix soruşturması kapsamında tutuklanan Erkan Kork’un iddianamesinde de yer alıyor.

Erkan Kork’un şikayeti üzerine gözaltına alınıp daha sonra serbest kalan gazeteciler Timur Soykan ve Murat Ağırel de Önal’ın iddialarının ardından Onlar TV’deki canlı yayında Mustafa Egemen Şener ismine işaret etmişlerdi.

İddianamede gizli tanıkların Payfix’in asıl sahiplerinin Halil Falyalı ve Mustafa Egemen Şener olduğu yönündeki iddaları sanıklara sorulmuştu. Sanıklar bu iddiayı reddetmişti.

Soykan bir başka skandala daha işaret ederek şunları söyledi:

“Payfix 2021’den beri kara para trafiğinde soruşturulan bir kurum. Yani bu yasadışı bahis paraları bu ödeme sisteminden gidiyor diyor. Kara para işi yaptığı takip edilen ve soruşturulan Payfix 2023’te İsraili bir firmaya ait olan Bank Pozitif’i satın alıyor.

Banka almak için BDDK’dan, Merkez Bankası’ndan lisanslar, MASAK’tan onaylar, istihbarat birimlerinden temiz raporları almanız lazım.”

İddianamede Erkan Kork’a, İsrailli firmalara bankanın devri için yapılan ödemeyle neredeyse aynı miktarın kısa bir süre sonra neden geri ödendiği de sorulmuştu.

Kara parayla alınan banka

Soykan buna dikkat çekerek şöyle dedi:

“Yani şöyle düşünün. Bankayı almak için İsrailli firmaya parayı gönderiyorsun. Aynı para çok az farklarla sana geri geliyor. Yani kara parayla banka satın alıyorsun. Yani Türkiye Cumhuriyeti’nde kara parayla banka satın alıyorsun, parayı İsraillilere gönderiyorsun, parayı geri alıyorsun, parayı aklamış oluyorsun ve bir bankan oluyor. Erkan Kork’a yine yanıt hakkı verelim, o bize ‘şantajcı’ filan der de. İfadesinde ‘bunlar benim kredi alımlarımla ilgili işlemlerdir, verdiğim teminatlardır, o paralar geri gelmiştir’ filan dıyor. Ama gayet iyi biliyoruz ki adlı makamlar emniyet makamları ve MASAK bunun kara paraya bir banka satın alınma işlemi olup o kara paranın geri alındığı fikrindeler.”

Murat Ağırel “Savcı da bu fikirde. Şu anda bizi yargılayan, bizi gözaltına alan savcı da aynı fikirde” diye eklerken, Soykan “Bu sadece Erkan Kork, Egemen Şener hikayesi değil. Bu Türkiye’nin hikayesi. Bu devletteki çürümenin hikayesi” demişti.

Devlet kasetler için neden 3 yıl sonra harekete geçti? ‘Belki de 2024’te bir gelişme oldu’

Timur Soykan Onlar TV’deki canlı yayında ayrıca Cemil Önal’ın Hollanda’ya Türkiye üzerinden kaçtığını ancak Türkiye’de yakalanmadığına da dikkat çekmişti:

“Türkiye’de kaldı ve buradan Hollanda’ya kaçtı. Burada yakalanmadı. Çünkü Önal’ın konuşması bir kabus senaryosuydu. Bütün bağlantılarını biliyordu Halil Falyalı’nın.”

Önal’ın iddialarının soruşturulması gerektiğini ancak bazı çelişkiler de içerdiğini kaydeden Soykan, kasetlerin gündeme geldiği 2021’de devlet harekete geçmezken 3 yıl sonra bunları almak için harekete geçtiği iddiasını sorgulayarak şunları söylemişti:

“Belki 2024’te önemli bir gelişme oldu, bilemiyoruz. O dönem bu kasetlerin Israil’in de eline geçtiği iddia edildi.”

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
k_zg_n
Kızgın
0
_a_rm_
Şaşırmış
https://devrimcidusun.org/wp-content/uploads/2021/04/1.png
Giriş Yap

Devrimci Düşün Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!