Kamuda yaklaşık 600 bin işçinin ücret artışının belirleneceği Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü görüşmelerinde işveren tarafını temsil eden TÜHİS’in teklifi ilk 6 ay için yüzde 16, ikinci 6 ay için yüzde 8 oldu. Teklif, TÜRK-İŞ ve HAK-İŞ tarafından ‘değerlendirilecek kabul görmedi.
TÜRK-İŞ ve HAK-İŞ’in ortak hazırladığı taslakta, günlük en düşük ücretin 1800 TL’ye yükseltilmesi, bu artıştan sonra 2025’in ilk altı ayı için yüzde 50, sonraki iki dönem için ise yüzde 25’er zam yapılması ve ayrıca yüzde 10 refah payı verilmesi talep ediliyor.
TÜRK-İŞ’İN AÇIKLAMASI
TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay, “Bir an evvel kamu sözleşmelerini ülke gündeminden çıkarsınlar. İşçinin 6 aydır bekleme, dayanma gücü kalmadı. Ekonomik yönden çok zor durumdayız.” dedi.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Kamu Çerçeve Protokolü Sözleşmesi görüşmeleri kapsamında TÜRK-İŞ Genel Başkanı Atalay ve beraberindeki sendikacılardan oluşan heyeti Bakanlık’ta kabul etti.
Basına kapalı gerçekleşen ve yaklaşık 1,5 saat süren kabulün ardından Atalay ve beraberindekiler, basın mensuplarına görüşmeye dair açıklamalarda bulundu.
Atalay, konuşmasında, sözleşme görüşmelerinde kamu işverenini temsil eden TÜHİS’in geçen hafta sunduğu teklifin, işçiler ve kamuoyu açısından kabul edilebilir değil, beklentilerinden uzak olduğunu belirtti.
Kabulde, her iş yerinin kendine özel sorunlarının olduğunu, A’dan Z’ye gerekli olan her şeyi Bakan Işıkhan’a anlattıklarını aktaran Atalay, yarın bütün sendika yöneticilerinin katılımıyla Anıtpark’ta toplanarak Hazine ve Maliye Bakanlığına yürüyeceklerini söyledi.
Uygulanan ekonomi politikasını eleştiren Atalay, “40 senedir kamu sözleşmeleri, kamu işçisi, özel sektörün de bütün ücretlerin önündeydi. Şimdi maalesef asgari ücretin bir tık üstünde. Bundan 2 sene evvel kamu sözleşmesini yaptık. Sendikalarımızın büyük bölümüne yakını, işçinin büyük bölümüne yakını memnundu. Ama 6 ay sonra ne zam, ne para, ne pul kaldı. İşçilerin aldığı ücret kiraya dahi yetmiyor.” diye konuştu.
Kamu sözleşmesinde yetkili olan sendikaların yöneticilerinin perşembe günü TES-İŞ Sendikası’nda toplanacağını belirten Atalay, sürece dair yol haritalarını netleştireceklerini dile getirdi.
HAK-İŞ ve DİSK’in de kamu sözleşmesi kapsamında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı yetkilileriyle görüşmelerinin olacağını ifade eden Atalay, şunları kaydetti:
“İşçinin memnun olmadığı bir şeyin altına hiç kimsenin imza atma yetkisi yok. Her sendika kendi üyesiyle temas halinde. Perşembe sabahı da eylem programını arkadaşlarımıza açıklayacağız. Yani kısa özü şu, bir an evvel kamu sözleşmelerini ülke gündeminden çıkarsınlar. İşçinin 6 aydır bekleme gücü, dayanma gücü kalmadı. Ekonomik yönden çok zor durumdayız.”
Demir yolları, kara yolları, Makine ve Kimya Endüstrisi ile Orman Genel Müdürlüğü’nde grev sürecinin yaklaştığına dikkati çeken Atalay, “Onun için işçilerin, sendikaların bu haklı talebine ülkeyi yönetenler bir an evvel müspet cevap versinler. Ülke gündeminden kamu sözleşmesini çıkarsınlar.” dedi.
Atalay, yeni teklifin ne zaman olacağına dair soru üzerine, “Bakan Bey, ‘Bu ilk teklif. Daha bundan sonra teklif vereceğiz.’ diyor. Tarih belli değil.” ifadesini kullandı.
Bakanlığın Bakan Yardımcısı başkanlığında bir komisyon kuracağını aktaran Atalay, komisyonun bir hafta içinde idari maddelerle ilgili sendikalarla görüşeceğini bildirdi.
HAK-İŞ’İN AÇIKLAMASI
HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan, 2025 Yılı Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü görüşmelerine ilişkin, “Türkiye’de her alanda olumlu yönde gelişmeler devam devam ederken, emeğin hakkının da korunacağı bir teklifi hak ettiğimizi düşünüyorum. İşçiler bunu hak ediyor.” dedi.
Arslan, Öz Sağlık-İş Sendikası’na yaptığı ziyarette, Türk Ağır Sanayii ve Hizmet Sektörü Kamu İşverenleri Sendikası’na (TÜHİS) 27 Şubat’ta taleplerini ilettiklerini ancak bir madde üzerinde bir tutanak imzalanıp önlerine konulmadığını söyledi.
Kamu Çerçeve Protokolü’nün, bir toplu sözleşme olmadığını ve her zaman yapılmasının mümkün olduğunu dile getiren Arslan, “Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bu süreci bu kadar uzattırmamalı. Bazı alışkanlıklar geçmişten kaynaklı. Arkadaşlar gidiyorlar müzakere masasında hiçbir teklif yok. Çalışanlarımızı mağdur eden bir tabloyla karşı karşıyayız.” ifadelerini kullandı.
Arslan, bugün Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, önceki gün ise Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan ile görüşme yaptıklarını anımsatarak, şunları kaydetti:
“Bakanlığımız bu süreci uzatmadan, sosyal taraflara tekliflerini verip, bir an evvel karar verilmesini sağlamamız gerekiyor. Bu bizi ciddi şekilde mağdur ediyor. 5 aylık enflasyon yüzde 15, bize önerilen 6 aylık zam yüzde 16. Biz henüz imzalamadığımız, ücretini almadığımız birinci altı aylık zammı cebimize girmeden enflasyona teslim ettik. Dolayısıyla bu olacak iş değil. Burada tek kaybedenler var, çalışanlar. Onun için biz, bu tür süreçlerin daha hızlandırılması konusunda ısrar ediyoruz. Bakanımızla ve Cumhurbaşkanı Yardımcımızla yaptığımız görüşmede bu tekliflerin kabul edilemeyeceğini, işçilere götürülmesine gerek duymadığımızı kendileriyle paylaştık. Sayın Bakanımız bütün bu itirazlarımızı, eleştirilerimizi ve beklentilerimizi dikkatlice dinledi. Kendisi ‘bu tekliflerin bir son değil, başlangıç olduğunu, önümüzdeki kısa zamanda yeni bir teklif sunacaklarını’ ifade etti. Bu son derece olumlu. En azından bizim son teklifimiz denmedi. Yeni bir teklif çalışması olacak.”
Arslan, cumartesi günü konfederasyonun başkanlar kurulunu toplayacaklarını, orada kamu çerçeve protokolünü ayrıntılı bir şekilde tartışacaklarını belirterek, “Pazartesinden hafta sonuna kadar, kamu çerçeve protokolünün muhatabı sendikalarımız, 81 ilde işyeri ziyaretleri ve ortak toplantılar yapacak. Taleplerimizi içeren yazılarımızı, Cumhur İttifakı’nın o ildeki il başkanlıklarına gidip sunacaklar. Bu tamamlandıktan sonra da bir değerlendirme yapacağız. İkinci aşamayı da o değerlendirmeden sonra kamuoyuyla paylaşacağız.” dedi.
Hükümetin teklifinin ve sendikaların açıklamalarının ardından kamu işçileri, birçok kentte eylemler gerçekleştirdi.
BATMAN

Türkiye Petrol Kimya Lastik İşçileri Sendikası (Petrol-İş) Batman Şubesi özlük hakları için Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) önünde basın açıklaması yaptı. “Geçinemiyoruz” pankartının açıldığı eylemde, “Direne direne kazanacağız”, “İşçiyiz haklıyız kazanacağız”, “Yaşasın onurlu mücadelemiz”, “Emeğe uzanan eller kırılsın” ve “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz” sloganları atıldı.
‘TEKLİFİNİZ EMEĞİMİZİ YOK SAYMAKTIR’
Petrol-İş Batman Şube Başkanı Lokman Akkuş, hükümetin aylarca masaya hiçbir teklif getirmediğine dikkat çekti. Akkuş, “Geçim şartları her geçen gün zorlaşıyor dedik. Görmezden geldiniz. Sabırla çözüm bekledik. En sonunda ise zar zor, lütufmuş gibi bir teklif sundunuz. Bu teklifiniz, bırakın kabul etmeyi, emeğimizi yok saymaktır” dedi.
‘İŞÇİNİN, EMEKÇİNİN HAKKINI VERMELİ’
Geçim sıkıntısının kamu işçileri için en yakıcı sorunu haline geldiğini söyleyen Akkuş, “Biz bu ülkenin üretim gücüyüz, binlerce çalışan kamu işçisiyiz, görmezden geldiğiniz alın teriyle çalışan işçiler kamu hizmetlerinin temel taşlarıdır. Gece gündüz demeden her koşulda çalışan biz emekçiler sayesinde kamu düzeni aksatılmadan sürmektedir. Bizi yönetenlerde sosyal devletin gerektirdiği görevini yerine getirmelidir. Hükümet en kısa zamanda süreci daha fazla uzatmadan işçinin, emekçinin hakkını vermeli adil ve kabul edilebilir bir çözümle sonlandırmalıdır” ifadelerini kullandı.
Kitle oturma eylemi ardından TPAO kampüsünde “Direne direne kazanacağız” sloganı eşliğinde yürüdü.
ADANA


Ocak ayından bu yana süren toplu sözleşme görüşmelerinde hükümet ile Türk-İş arasında uzlaşma sağlanamaması üzerine Türk-İş tarafından ilan edilen eylem süreci Adana’da başladı. Türk-İş’e bağlı sendikaların örgütlü olduğu kamu iş yerlerinde, Şube Başkanları, iş yeri temsilcileri ve üyeler, kamuoyuna yönelik ortak metni okuyarak gelinen sürece dair bilgi verdi.
Demiryol-İş Adana Şubesi Yenice TCDD Araç Bakım Merkezi ve İskenderun Lokomotif Bakım Depo Müdürlüğü; Petrol-İş Adana Şubesi BOTAŞ; Koop-İş ve Sağlık-İş Şubeleri, Balcalı Hastanesi; TOLEYİS Adana Şubesi, KYK Yurt Müdürlükleri; Tez-Koop-İş Adana Şubesi, Alparslan Türkeş Bilim ve Teknoloji Üniversitesi ve SGK İl Müdürlüğü; TES-İŞ, TEİAŞ, EÜAŞ ve DSİ’ye bağlı işyerleri ile Çatalan ve Aslantaş barajları; Tarım-İş, İl Tarım ve Tarım Araştırma Müdürlükleri ve TAYEM’de işe başlamadan önce ortak metni okudu.
Gülnar: “Sundukları zam teklifiyle emeğimizi yok sayıyorlar”
Eylemlere ilişkin kısa bir değerlendirmede bulunan Türk-İş 4. Bölge Başkanı Edip Gülnar, mücadelelerinin kararlılıkla süreceğini vurguladı. Gülnar, “Bu zamana kadar çalışma barışının sürmesi, çalışma şartlarının iyileştirilmesi, ücretlerin yaşanabilir ve insan onuruna yaraşır olması için verdiğimiz mücadelede hep iyi niyet gösteren taraf olduk. Sundukları zam teklifiyle emeğimizi yok sayıyorlar. Bunu kabul etmiyoruz, etmeyeceğiz” dedi.
Türkiye’nin 81 ilinde kamu işçileri, yaptıkları açıklamada özetle şunları söyledi, “Maaşlarımızla haftayı bile çıkaramıyoruz. Kiralar, faturalar belimizi büküyor. Hükümet, üç ay boyunca teklif sunmadı, sonunda emeğimizi yok sayan bir rakamla geldi. Geçim sıkıntımız görmezden geliniyor. Kamu hizmetlerinin temel taşlarıyız, ama sabrımız tükendi. Sosyal barışa zarar veren bu oyalamaya sessiz kalmayacağız. Adil ücret, onurlu yaşam istiyoruz. Masa susarsa, meydanlar konuşur! Gerekirse grev yaparız, hakkımızı alırız!”
İZMİR

Hükümetin teklif ettiği zam oranının yetersizliğine dikkat çeken Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi işçileri, insanca yaşam koşullarının sağlanması için eylem yaptı.
Hastane temsilciliği önünde toplanan sağlık işçileri, “Sefalete teslim olmayacağız” ve “vergide adalet” sloganları ile başhekimlik binasına yürüdü. Sağlık-İş İzmir Şube Başkanı Özgür Aslan yaptığı konuşmada, bu sürecin yalnızca kamu işçilerini değil, tüm toplumu ilgilendirdiğini söyledi.
Sağlık işçilerinin giderek yoksullaştığını, temel ihtiyaçlarını karşılayamaz hale geldiğini belirten işçiler, ücretlerin insanca yaşamaya yetecek düzeye çekilmesini talep etti.
Sağlık- İş İzmir Şube Sekreteri Savaş Erdoğan, konuşmasında sağlık emekçilerinin sefalet ücretlerine, ağır ve güvencesiz çalışma koşullarına, emeklerinin karşılıksız bırakılmasına dikkat çekti.
SES İzmir 1 No’lu Şube Yönetimi adına söz alan Günseli Uğur ise direnişteki Temel Conta, Digel ve TPI işçilerine selam gönderdi. Uğur, konuşmasında sınıf dayanışmasının önemine dikkat çekti.
Tüm Bel-Sen İzmir Şubesi: Sadaka değil grevli toplu sözleşme

Tüm Bel-Sen İzmir 1 No’lu Şube’de örgütlü İzBB’de çalışan kamu emekçileri, 2026-27 yıllarına yönelik yürütülecek 8. dönem toplu sözleşme sürecine ilişkin yerel yönetim emekçilerinin taleplerini paylaşmak üzere basın açıklaması gerçekleştirdi. Kültürpark içerisinde yer alan 1 No’lu Hol önünde gerçekleştirilen açıklamada basın metnini Tüm Bel-Sen İzmir 1 No’lu Şube Başkanı Turgut Angün okudu. Açıklamada sıklıkla “Grevli, özgür, toplu sözleşme”, “Sadaka değil toplu sözleşme”, “Birleşe birleşe kazanacağız” ve “İş, ekmek, özgürlük” sloganları atıldı.
Sınırları önceden çizilmiş bir toplu sözleşme düzeninin çalışma hayatına ilişkin bütün evrensel normlarda tanımlanan özgür toplu pazarlığa dayalı gerçek toplu sözleşmenin mantığına ve ruhuna aykırı olduğunu kaydeden Turgut Angün, “Söz konusu bu aykırılık; uygulanmaya başlandığı 2012 yılından bu yana kamu emekçileri ve emeklilerine göstermelik bazı iyileştirmeler dışında ne ekonomik olarak ne de demokratik, sosyal ve özlük olarak hiçbir somut kazanım sağlamayan, ülkemizdeki adeta bir orta oyununa dönen sözde toplu sözleşme düzeninde açık bir şekilde görülmektedir. Şimdi sormak gerekir: Her iki yılda bir kurulan bu masada iktidar ile ‘yetkilendirdiği’ konfederasyon arasında ‘danışıklı dövüş’ misali orta oyunlar dışında evrensel toplu sözleşme hukukuna uygun herhangi bir ciddi bir tartışma olmuş mudur” ifadelerini kullandı.
“Asıl ve öncelikli talebimiz grevli toplu sözleşme”
Gerçek, evrensel bir toplu pazarlıkla uzaktan yakından hiçbir ilgisi olmayan, emekçilere işyeri düzeyinde yapacağı sözleşmeleri baştan sakatlayan mevcut toplu sözleşme sisteminin iflas ettiğini kaydeden Angün, “Emekçileri oyalamak ve kandırmaktan başka bir işe yaramayan bu garabet sistem devam ettiği sürece yaşadığımız sorunların çözülmesi mümkün değildir. Bu yüzden önümüzdeki sürece yönelik asıl ve öncelikli talebimiz kamu emekçilerinin, genel bütçeye tabi kurumlarda merkezi olarak; belediyelerin ve tüm özerk bütçeli kurumlarda ise işyeri düzeyinde gerçek toplu sözleşme yapılabilmesini güvenceye alan grevli ve toplu sözleşme hakkını özgürce kullanacakları bir düzendir. Grev hakkını özellikle vurguluyoruz çünkü gerçek bir toplu sözleşme emekçilerin masada anlaşma olmaması halinde grev hakkını kullanabilme güvencesi olduğu taktirde gerçekten var olabilir” diye konuştu.
“Tek yol emekçilerin birleşik ve güçlü mücadelesidir”
Taleplerin hayata geçirilmesi için birleşik mücadelenin önemine değinen Angün, “Ekonomik, sosyal, demokratik ve özlük tüm haklarımızı gerçek bir şeklide korumak ve geliştirmek için tek yol sendikaların da asıl sahibi emekçilerin birleşik ve güçlü mücadelesidir. Bu yüzden her açıdan oldukça sıcak geçeceği belli olan önümüzdeki aylarda yetkinin asıl sahipleri olan kamu emekçileri ve emeklilerini ‘hak verilmez mücadele ile alınır’ ilkesi ile hep birlikte ortak mücadeleye çağırıyoruz” şeklinde konuştu.
“Antidemokratik müdahaleler başta emekçileri tehdit ediyor”
AKP’nin, emekçilerin her geçen gün daha da yoksullaşmasına neden politikalarının yerel yönetimler özelindeki en somut yansımasının seçimle kazanamadığı belediyelerde halk iradesini ve emekçilerin haklarını gasp etme girişimleri olduğunu dile getiren Angün, “İktidar bu amaçla bir yandan tasarruf tedbirleri veya geçmiş SGK borçları adı altında bütçe kesintileri yapıp belediyeleri mali ve idari olarak ablukaya alıp fiili olarak çalışamaz kılmaya çalışırken; diğer yandan da talimatlı yargı kararları bahanesiyle İçişleri Bakanlığı tarafından belediye başkanları ve eş başkanlarını görevden alıp yerlerine kayyım atayarak halkın demokratik iradesini gasp etmesidir” dedi. Öte yandan İstanbul’da yaşandığı üzere halkın demokratik iradesini gasp etmek için yapılan görevden almaların ve kayyım atamalarının ilk faturasının emekçilere kesildiğinin altını çizen Angün, “Kayyım atanan bütün belediyelerde görüldüğü gibi görevden alınıyoruz, sürgüne gönderiliyoruz, açığa alınıyoruz, bir kişinin talimatlıyla ihraç ediliyoruz ve en son örnekleri İBB’de yaşandığı gibi haksız ve hukuksuz bir şekilde gözaltına alınıp tutuklanıyoruz.Yani siyasi iktidarın yerel yönetimlere yönelik siyasi hesaplı tüm bu anti demokratik müdahaleleri en başta biz yerel yönetim emekçilerinin iş ve yaşam güvencesini tehdit ediyor. Bu yüzden yerel yönetim emekçilerinin önümüzdeki toplu sözleşme sürecine yönelik en temel taleplerinden birisi iktidarın yerel yönetimler üzerindeki haksız ve hukuksuz vesayet elinin kaldırılması; yerel yönetimlerin, emekçilerin söz, yetki ve karar hakkını güçlendiren bir biçimde, özgür, demokratik, halkçı ve katılımcı temelde mali ve idari olarak güçlendirilmesidir” ifadelerini kullandı.
“Kesintisiz ve ısrarlı mücadelenin takipçisi olacağız”
Son olarak emekçilerin iş ve yaşam güvencesi ile temel hak ve özgürlüklerini korumak ve geliştirmeye yönelik temel talepler etrafında kesintisiz ve ısrarlı bir mücadelenin takipçisi olunacağını dile getiren Angün, şu talepleri sıraladı:
2023 Ocak ayında yürürlüğe giren 3600 ek gösterge düzenlemesinden yararlanmayan yerel yönetim emekçilerinin büyük çoğunluğunun yaşadığı bu adaletsizlik giderilmeli, bu amaçla istisnasız bir şekilde 1. dereceye gelmiş tüm kamu emekçileri 3600 ek göstergeye çıkartılmalı; mevcut durumdaki tüm ek ödeme oranları da kadro ve unvan farklılığı ile yetki ve sorumluluk ağırlığı temelinde kademeli bir şekilde yükseltilmelidir.
Grev hakkını içeren gerçek bir toplu sözleşme düzeni ile bununla bütünleşik bir şekilde yerel yönetimler başta olmak üzere tüm özerk bütçeli kamu kurumlarında işyeri düzeyinde, tarafların eşit koşullardaki pazarlığına dayanan, herhangi bir şarta, kısıtlamaya tabi olmayan özgür toplu sözleşme düzeni kurulmalıdır.
Yerel yönetim emekçilerinin belediyelerdeki işyeri toplu sözleşmelerine müdahalelere son verilmeli bu amaçla 4688 sayılı yasanın toplu sözleşme hakkını fiilen kullanılmaz hale getirmeyi amaçlayan içeriği, kamu emekçilerinin toplu sözleşme ve grev hakkını herhangi bir şart ve kısıtlamaya tabi olmadan özgür biçimde kullanımını sağlayacak biçimde topyekûn değiştirilmelidir.
Kamu zararı ve Sayıştay zimmetleri iptal edilmelidir.
Kamuda tazminat veya başka adlar altında yapılan tüm ek ödemeler kazanılmış hak olarak aylık maaşlara dahil edilmeli, emeklilik ikramiye ve maaş hesaplarına sayılmalıdır.
Tüm kamu emekçilerine insanca bir ücret, iş ve yaşam güvencesi sağlayan çalışma koşulları ve düzeni ile sosyal hukuk devlet ilkesinin gereği olarak hukuka aykırı ve keyfi uygulamalara son verilmeli ve bu kapsamda tek taraflı yayınlanan KHK’larla bir gecede hukuksuz bir şekilde ihraç edilen kamu emekçileri tüm haklarıyla birlikte görevlerine iade edilmelidir.
-Emekçilerin zaten yetersiz olan ücretlerinin yıl içinde kademeli olarak daha fazla kesintilere neden olan vergi kesintilerine son verilmeli, mevcut düzende temel olarak ücretli çalışanlardan yapılan kesintilere dayanan gelir vergisi sistemi top yekûn değiştirilerek, emekçiler lehine adil ve adaletli bir vergi sistemi oluşturulmalıdır.
Kamu emekçilerinin yıllık izinlerinin hafta sonuna denk gelen günlerinin toplam yıllık izin süresinden sayılmaması için düzenleme yapılmalıdır.
ESKİŞEHİR

Kamu çerçeve protokolü (KÇP) görüşmelerinde hükümetin yüzde 16’lık düşük zam dayatmasına karşı göstermelik açıklamalar yapan Hak-İş bugün sadece Eskişehir’de sokağa çıktı.
Yunus Emre Devlet Hastanesi Başhekimliği önünde yapılan basın açıklamasını Hak-İş Sendikası Eskişehir Şube Başkan Yardımcısı Alaattin Özkan okudu. İşçilerin taleplerini sıralayan Özkan, “Yevmiyeler arasındaki yürürlük süresinden kaynaklı farklılıkların giderilmesini, ücretlerde yaşanan gerilemenin telafi edilmesi için taban ücretin bin 800 TL’ye çıkarılmasını, işe yeni başlayanlarla tecrübeli işçiler arasında farklılık olması için kıdem zammının ücrete eklenmesini, birinci yılın ilk altı ayı için ise yüzde 50 oranında zam yapılmasını talep ettik” dedi.
TÜHİS tarafından sunulan artış oranlarının geçim mücadelesini yansıtmadığını düşündüklerini ifade eden Özkan, yeni teklifin bir an önce verilmesini istediklerini söyledi. Özkan, “Bu süreç daha fazla uzamamalı. Kamu işçisinin iradesi dikkate alınmalı. Sunulacak yeni teklif, emekçilerin beklentisini karşılamalıdır” dedi.
Eskişehir’de kamu işçileri: Beklemeye, oyalanmaya, belirsizliğe tahammülümüz kalmadı

Eskişehir’de kamuda çalışan sağlık işçileri, hükümetin kamu çerçeve protokolü (KÇP) sürecinde yaptığı ilk teklifi basın açıklaması yaparak protesto etti.
Türkiye Sağlık İşçileri Sendikası üyesi işçilerin, Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi önünde yaptığı açıklamayı okuyan Eskişehir İl Temsilcisi Uğur Özatak, işçilerin maaşlarının kira ve faturalar gibi giderleri karşılayamadığının altını çizdi. İşçilerin artık beklemeye, oyalanmaya, belirsizliğe tahammülü kalmadığını vurgulayan Özatak, “Emekçi üstüne düşen görevini yapmıştır, yapmaya da devam etmektedir. Alın terini dökerek ülkesine, milletine değer katmaktadır. Bizi yönetenler de sosyal devletin gerektirdiği görevini yerine getirmelidir. Hükümet en kısa zamanda süreci daha fazla uzatmadan, işçinin emeğinin hakkını vermeli; adil ve kabul edilebilir bir çözümle bu süreci sonlandırmalıdır” diye konuştu.
İşçiler, “Bu böyle gitmez”, “Siz duymadan gelirseniz, biz duyurmayı biliriz”, “Masa susarsa meydanlar konuşur”, “Bu işin sonu greve kadar gider”, “Yaşasın örgütlü mücadelemiz” sloganlarını attı.
BALIKESİR

Balıkesir’de Türkiye Enerji, Su, ve Gaz İşçileri Sendikası (Tes-İş) sendikanın faaliyet alanında yer alan kurumların önünde eylem yapıldı. Yapılan eylemlerde atılan sloganlarla Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’e tepki gösterildi.
Tes-İş üyesi işçiler, Devlet Su İşleri (DSİ) 25. Bölge Müdürlüğü, DSİ 252 Çanakkale Şube Müdürlüğü, DSİ Gönen Şube Müdürlüğü, EÜAŞ 18 Mart Çan Termik Santrali önüne yürüdü. Yapılan yürüyüşün ardından işçiler, kurum önlerinde taleplerini dile getirdi, iş yerlerinde yaşanan sorunlara dikkat çekti. İşçiler, insanca yaşayabilecekleri bir ücret istediklerini söyledi.
Sendika Şube Başkanı İsmail Ulutaş, “Onurlu bir yaşam, adil bir ücret, güvenceli bir gelecek istiyoruz” dedi.
İşçiler, sık sık, “Şimşek şaşırma, sabrımızı taşırma”, “Sen Şimşek’sen, biz boranız, biz karız”, “Direne direne kazanacağız”, “Şimşek elini cebimizden çek” sloganlarını attı.
İSTANBUL

Türkiye Sağlık ve Sosyal Hizmet İşçileri Sendikası İstanbul Şubesi, kamu çerçeve protokolü (KÇP) görüşmelerinde hükümetin yüzde 16’lık zam teklifine karşı Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesi önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. “Sefalet ücretini kabul etmiyoruz, insanca yaşamak istiyoruz” pankartı taşıyan sağlık işçileri, “eşit işe, eşit ücret”, “Koşulsuz tayin hakkı istiyoruz” ve “İnsanca çalışmak, insanca yaşamak istiyoruz” yazılı dövizlerle taleplerini dile getirdi.
Açıklamada, hükümetin 2025-2026 yıllarını kapsayan kamu çerçeve protokolü (KÇP) sürecine dair sunduğu teklife tepki gösterildi. Açıklamayı yapan Sağlık-İş İstanbul Şube Başkanı Nedime Mutlu Yıldırım, hükümetin üç ay boyunca herhangi bir teklif sunmayarak işçileri oyaladığını, sunduğu zam oranıyla ise emekçilerin emeğini yok saydığını ifade etti. Sağlık emekçilerinin pandemi döneminden bu yana gece gündüz demeden çalıştığını hatırlatan Yıldırım, kamu hizmetlerinin aksatılmadan sürmesini sağlayının bu işçiler olduğunu vurgulayarak “Şu gerçek çok iyi bilinmelidir: Bu mesele yalnızca kamu işçisinin meselesi değil, herkesin meselesidir. Kamuoyunun da bu adaletsizliğe ve aksayacak olan kamu hizmetlerine sessiz kalmayacağı bilinmelidir” dedi.
“35 bin lirayla kirayı mı ödeyeyim, faturayı mı?”
Basın açıklamasının ardından Evrensel’e konuşan bir sağlık işçisi, yaşadığı geçim sıkıntısını şu sözlerle dile getirdi: “Gelen zamlara karşılık biz de ona göre zam istiyoruz. En düşük kira 25-30 bin lira. Ben aldığım 35 bin lirayla kirayı mı vereceğim, faturaları mı ödeyeceğim? O kadar düşük bir maaş ki emeğimin karşılığını almadığımı düşünüyorum. Devlet, 3-5 çocuk yapılmasını istiyor ama o zaman ona göre bir maaş versin. Benim bir çocuğum var, torunum olacak ama bir gelecek göremiyorum. Tayin hakkı da vermiyorlar, yoksa memleketime giderim. Adil bir maaş, adil bir yaşam istiyorum.”
“Görevde yükselemiyoruz, mobbing altındayız”
Bir başka sağlık emekçisi ise kamuda eşitlik, görev tanımlarının netleştirilmesi ve ücret iyileştirmesi talep ettiklerini belirterek şöyle konuştu: “Taleplerimiz çok net: Kamuda eşitlik, görev tanımının net yapılması, maaşlarda iyileştirme, KYK’nin kaldırılması. Görev tanımımız belli olmadığı için sürekli mobbinglere maruz kalıyoruz. Eğitim durumlarımız lisans, yüksek lisans olmasına rağmen görevde yükselme olmuyor. Hakkımız olanı istiyoruz.”
ELAZIĞ

Elâzığ’da sağlık iş kolunda çalışan işçiler, Fırat Üniversitesi Hastanesi önünde bir araya gelerek hükümetin 2025-2026 yılı için sunduğu sefalet dayatmasını protesto etti.
Elâzığ Sağlık-İş Şubesi Başkanı Fırat Kaya, poliklinikler önünde bir açıklama yaparak, “İş yerlerimizin önünden hükümete açık ve net çağrımızdır: Kamu toplu iş sözleşme sürecinde biz işçiler, sosyal diyaloğa dayalı, şeffaf ve çözüm odaklı bir yaklaşım görmek istedik. Ama ne yazık ki siz işçinin sabrını sınadınız” dedi. Mevcut maaşlarla bir haftayı bile geçiremediklerini belirten Kaya, “Hükümet en kısa zamanda süreci daha fazla uzatmadan, işçinin emekçinin hakkını vermeli, adil ve kabul edilebilir bir çözümle sonlandırmalıdır. Bu böyle gitmez! Siz duymazdan gelirseniz, biz duyurmayı biliriz! Masa susarsa meydanlar konuşur! Bu işin sonu greve kadar gider” diye konuştu.
KAYSERİ

Kayseri’de Türk-İş’e bağlı sendikalara üye kamu işçileri, hükümetin sunduğu yüzde 16’lık zam teklifini iş yerlerinin önünde protesto etti.
Sağlık alanında çalışan kamu işçileri, Erciyes Üniversitesi Poliklinikler önünde açıklama yaptı. Açıklamayı Türk-İş Kayseri İl Temsilcisi İdris Güven okudu. “Şimşek şaşırma sabrımızı taşırma”, “Zafer direnen emekçinin olacak”, “Vergide adalet istiyoruz” sloganları atıldı.
Askeri iş kolunda çalışan işçiler ise 2. Ana Bakım Merkezi önünde bir araya geldi. Yaklaşık 400 işçi iş yeri önünde açıklama yaptı. Açıklamayı Harb-İş Kayseri Şube İdari Sekreteri Hayrullah Öztürk okudu. Eylemde, “Şimşek elini cebimizden çek”, “Harb-İş işçisi vatan bekçisi” sloganları atıldı.
Demir yolu işçileri, Kayseri Gar önünde açıklama yaptı. 100’e yakın demir yolu işçisinin katıldığı açıklamayı, Demiryol-İş Şube Başkanı Harun Ören okudu. (Devrimci Düşün, Evrensel, Etha)