Ekim Devrimi ve Diyalektik Materyalizm

Lenin, Marksizmin özünün yalnızca materyalist diyalektik olduğunu vurgulamakla kalmadı, aynı zamanda kendiside usta bir diyalektikciydi ve materyalist diyalektiğinin daha da geliştirilmesi yönünde ileri adımlar attı; devrimci hareketimizin bütün pratik başarıları, Ekim Devrimi, proleter yanın iktidarı eline geçirmesi, sosyalist inşanın başarılı gelişimi,  bunlar, toplumun sınıf karşıtlıkları ve  tarihsel materyalizmin toplumsal olaylara, çağdaş tarihe doğru uygulanmasına dayanan doğru bir sınıf mücadelesinin doğasıyla ilgili diyalektik bir çalışmanın ve somut tarihsel koşulların analizinin bir sonucudur.

Ekim Devrimi, Marksist teoriyle, Marksist dünya anlayışıyla, diyalektik materyalizmle çok yakından bağlantılıdır. Ekim Devrimi, sadece , bilimsel bir yöntemin, materyalist diyalektik yöntemin kesinlikle doğru uygulanması şartıyla gerçekleştirilebilirdi.

Edward Bernstein ve takipçilerinin temsil ettiği revizyonizm, sınıf çelişkilerinin Köreltilmesi ve Uzlaştırılması fikrini ortaya attığında, ilk görevleri tamda Marksist yöntemi, yani materyalist diyalektiği inkâr etmek oldu.

-Avrupa revizyonizminin filozoflarının, Marksist yöntemin, yani materyalist diyalektiğin devrimci önemini tamamıyle anlamış olmaları ve tam da bu nedenle bunun kasıtlı olarak karşısına çıkmaları dikkate değer bir konudur.

Revizyonizm ve devrimci Marksizm arasında“, diyor modern revizyonizmin filozofu Z. Mark, “hem yöntem açısından hem de dünya anlayışı açısından bir fark vardır“. Yazar açık bir şekilde, Devrimci Marksizmin metodolojik olarak diyalektik ile ayrılmaz bir şekilde bağlı olduğunu, revizyonizmin diyalektiğin reddi ile bağlantılı olduğu gerçeğini vurguluyor. Bu nedenle yazar,  geçen yüzyılın sonuna doğru diyalektiğe karşı çıkma cesareti olan Bernstein’i bile aşıyor.

Öte yandan, devrimci proletaryanın en büyük lideri VI Lenin, tıpkı Marx ve Engels gibi, materyalist diyalektiğin sadece şampiyonluğunu ve savunusunu yapmakla kalmadı, aynı zamanda bunu tek devrimci, tek doğru bilimsel yöntem olarak gördü,ve aynı zamanda devrimin tüm büyük ve küçük sorunlarına inanılmaz bir beceri ile uyguladı.

Lenin materyalist diyalektikte Marx ve Engels’in öğretilerinin özlülüğünü gördü, örneğin, Marx ve Engels’in yazışmalarının özünü karakterize ederken, Lenin şöyle yazdı:

 “Bir kelimeyle tanımlamaya çalışacaksak, yazışmanın odağını, ifade edilen fikirlerin özünün açıklandığı merkezi nokta, bu kelime, diyalektik olacaktır. Materyalist diyalektiğin kuruluşundan bu yana politik ekonomiye, tarihe, doğa bilimine, felsefeye, işçi sınıfının siyaset ve taktiklerine uygulanması, -Marx ve Engels’in en çok ilgisini çeken, öne sürdükleri en hayati ve en yeni unsurlar, onların, düşünce tarihinin ileriye dönük yaratıcı adımlarıdır. ”

Lenin, Marksizmin özünün yalnızca materyalist diyalektik olduğunu vurgulamakla kalmadı, aynı zamanda kendiside usta bir diyalektikciydi ve materyalist diyalektiğinin daha da geliştirilmesi yönünde ileri adımlar attı; devrimci hareketimizin bütün pratik başarıları, Ekim Devrimi, proleter yanın iktidarı eline geçirmesi, sosyalist inşanın başarılı gelişimi,  bunlar, toplumun sınıf karşıtlıkları ve  tarihsel materyalizmin toplumsal olaylara, çağdaş tarihe doğru uygulanmasına dayanan doğru bir sınıf mücadelesinin doğasıyla ilgili diyalektik bir çalışmanın ve somut tarihsel koşulların analizinin bir sonucudur.

Proletaryanın gücü, büyük ölçüde bilimsel Marksist-Leninist dünya anlayışı tarafından belirlenir. Öte yandan, tüm burjuva hizipleri ve burjuva düşüncesinin tüm eğilimleri, Marksizme duyulan nefret ve idealizme bağlılıklarıdır.

Burjuva egemenliği altındaki ülkelerde, en demokratik hükümet biçimlerinde bile, bütün bilim yapıları ve kurumları, bütün edebiyatı ve basını tüm ileri bilimsel düşünce ve eğilimlere, özellikle de Marksizm’den nefret etme düşmanlık ruhu hakimdir.

Diyalektik materyalizm, orada sadece egemen doktrin olarak gelemekle kalmaz, aynı zamanda zulüm gören ve tehdit altındaki bir inançtır. Ancak, devrimci Marksizmin geniş ve derin bir şekilde yaygınlaşmaya başladığı ölçüde, burjuva ideologlar aynı ölçüde onu devrimci içeriğinden mahrum etmeyi ve onu idealizm ve liberalizmle zayıflatmayı, itaatkar ve zararsız hale getirmeye çalışırlar.

Öte yandan, iktidara gelen proletarya, doğal olarak onu dünya anlayışı, ideolojisi ve egemen doktrini yapar.

Sovyetler Birliği’nde,  tıpkı ekonomik ve sosyo-politik alandaki egemen bir sınıf olarak burjuvazinin kendisini yıktığı gibi, burjuva anlayışınıda yıktı. Proletaryanın egemen sınıf olduğu ve kapsamlı Sosyalist inşanın devam ettiği yeni ekonomik ve sosyo-politik düzen, proleter ideolojinin egemenliğini gerektirir. Sovyetler Birliği’nde Marksizm, egemen, resmi Devlet ideolojisidir. Sosyalist darkafalılar aynı zamanda bu konudada sızlanıyorlar. Ancak bu, başka şekilde olamaz ve olmamalıdır çünkü egemen sınıfın ideolojisi, egemen olan ideolojidir.

İdeolojik mücadele, dünya anlayışımız için mücadele ve metodolojik yönelim, bizim için işçi sınıfının Sosyalizm mücadelesinin ayrılmaz bir parçasıdır. Bu nedenle, Marksist teorilerin tüm bilgi alanlarında egemenliği için savaşırız ve savaşacağız, bu bağlamda, Marksizm’in ve onun devrimci diyalektik metodolojisinin karşılaştırılmaz üstünlüğü tartışılmaz olduğu için burjuva anlayışına hiçbir taviz vermez. Marksist bilimi, Marksist araştırma yöntemini savunarak, biz aynı zamanda en yüksek bilimsel bilgiyi savunuyoruz. Burjuva bilim adamlarının, sadece diyalektik materyalizmi benimsemiş oldukları ölçüde , çok ya da az değerli çalışmalar ürettikleri kimse için sır değildir . Dolayısıyla diyalektik materyalizm mücadelesi aynı zamanda bilim mücadelesidir.

Şimdi de  burjuva dünya anlayışına bakalım. Burjuva bakış açısı, tamamıyle idealizm, dini ve mistik öğelerle kaplı değilmi? Öyleyse neden açık bir şekilde belirsiz bir doktrinin burada özel koruma altına girmesi gerekiyor? Hayır, proletaryanın ve bununla birlikte, maddi kölelikten etkilenen  tüm emekçilerle ile birlikte kurtuluşu, insanlığın manevi kölelikten kurtarılmasını öngörür. Sosyalizm, dünyadaki dini, tasavvufi ve idealist anlayışlarla, ilkel bir yöntemle bağdaşmaz olduğu kadar bağdaşmaz. Sosyalizm ancak bilim ve teknik geniş bir şekilde gelişmiş ve yaygınlaşıyorsa mümkündür. Ancak, sosyalizmin tam anlamıyla gerçekleştirilebilme olasılığı, çürüyen kitlelerin ve özellikle de proletaryanın bilincinde bir devrim olmasını öngörür. İnsan ırkı tarihinde, ilk defa olarak seçkin bir azınlığın değil, halkın geniş kitlelerinin anlayışı haline gelen bilimsel bir anlayış var. Dünya anlayışındaki bu devrim, sosyalizmin gerçekleşmesi için dünya tarihi önemine ve gerekli bir şartına ve güvencesine sahiptir.

Uluslararası revizyonizm, önceden belirttiğim gibi, Marksist dünya anlayışını ve Marksist yöntemi, Marksizm’deki ” Hegelizm ” ve “Hegelian şemaları” eleştirisi biçiminde çoktan terk etti.

Fakat devrimci Marksizm, diyalektik materyalizm yönteminde bir devrim ve Sosyalist inşanın bir aracı olduğunu görür. Proleter diktatörlük altında, diyalektik materyalizm doğal olarak egemen ideoloji haline gelir. Son iki yıl boyunca, Marksizm, Sovyetler Birliği’nde hem teorik hem de ekonomik ve politik pratikte öncü bir rol oynadı. Marksizm , bütün Sovyet sosyal bilimlerinde, felsefeden başlayıp işçi sınıfının taktikleriyle sona eren bölünmemiş bir egemenliğe sahiptir. Marksizm orada cansız bir dogma değil, sosyal yaşamla beraber gelişen canlı bir bilimdir. Yeni toplumsal düzenin koşulları altında Marksizm, aramızdaki Sosyalist ilişkilerin gelişmesinin getirdiği yeni sorunlara somut cevaplar vermek zorunda kaldığımız süreçte en değerli çalışmalarla zenginleştirilmiştir .

Marksizm, temel gelişme yasalarını ve kapitalizmin çöküşünü keşfetti. SSCB diktatörlüğünün kurulmasından sonra, tarih bunu alışılmadık bir pozisyona yerleştirdi, kapitalizmden komünizme geçiş döneminin gelişim süreci, burada tarihin ilk defa öne çıkardığı tamamıyle yeni bir dönem,yeni bir çağ olması nedeniyle hiç kimse tarafından incelenmemişti. Sovyetler Birliği , tarihte henüz bilinmeyen, herhangi bir sosyal sistem tarafından bilinmeyen yeni yolları kapsamak zorundaydı. Sosyalist bir toplum kurma, yeni bir yüksek topluma geçiş, eski düzenin tüm kalıntılarından kopma sorunu olduğundan, Marksist diyalektik yöntemine olan derin ve ince ilgi anlaşılabilir . Yeni tarihsel dönem dogmatik, kitapçı bir yaklaşım değil, somut koşulların ve onların tarihsel özelliklerinin derin bir incelemesini gerektirir. Bu büyük sosyal yeniden yapılandırma sürecinde materyalist diyalektik güçlü bir kaldıraç işlevi görür. Ancak hazır sonuçların mekanik olarak taşınması, bir sosyal oluşumdan diğerine tamamen uygulanabilir bir formasyona taşınması, materyalist diyalektik bakış açısından kabul edilemez. Materyalist diyalektik, bir bilgi alanına ya da diğerine basitçe uygulanan bir şema değildir; gerçekliğin somut bir çalışmasını gerektirir, geniş bir deneyim temeline dayanır.

Çağımızın özellikleri, Sovyetler Birliği’nden zorunlu olarak bu bilimin-materyalist diyalektiğinin derinleşmesini ve gelişmesini talep ediyor. Bunun nedeni pratikte bir araya geldikleri , her gün yeni bir soruna veya başka bir soruna nasıl yaklaşacakları sorununa uyguladıkları ve daha önce Marksizm ve Sosyalizm tarafından asla düşünülmeyen sayısız sayıda soruna, yeni sorunlara sahip olmalarıdır.

Proletaryanın diktatörlüğü altında yöntem – araştırma için yol ve araçlar – yeni tarihsel yolların düzeltilebilmesi, aydınlatılabilmesi ve sadece materyalist diyalektik yönteme uygun bir şekilde kullanılabilmesinde geçerli olması onun yardımıyla geçiş dönemi yasaları ve sosyalist toplumun incelenmesi nedeniyle, özel bir önem kazanır.

Bu nedenle burada kazanılan metodoloji problemleri, her şeyden önce bilgi ve eylem alanlarında kendini öne çıkarmaktadır. Ve bu nedenle uluslararası revizyonizmin, bu kelimelerin derin anlamını ve önemini anlamadan, özel “Sovyet Marksizmi” ve “Sovyet dünyası anlayışı” ile ilgili bu kadar ısrarlı olmasının nedeni de budur. Evet, özel bir “Sovyet Marksizmi” var! Marx ve Engels’in devrimci öğretisinin, Lenin’in öğretileriyle zenginleştirildiği Ekim Devrimi deneyimi ve on yıllık bir mücadele ve Sosyalist inşa. “Sovyet Marksizmi”, toplumun tarihsel gelişimi ve proleter sınıf mücadelesinin daha yüksek bir aşamasındaki Marksizmdir. Revizyonizmin “filozofları” bunu anlayamazlar.

Hiçbir burjuva ülkede Marksizm, SSCB’de olduğu gibi olağanüstü bir gelişme , hem geniş kitleler içinde yaygınlaşma açısından, hem de tüm bilgi alanlarında liderlik rolü açısından bu kadar muhteşem başarılar elde etmedi. Marksizm teori ve pratiğine en değerli katkı doğal olarak Lenin tarafından yapılmıştır. Diyalektik konusundaki klasik eserleri, materyalizm teorisi, işçi sınıfının proleter devrimi ve diktatörlüğü, uluslararası revizyonizm ve reformizm eleştirisi, geçici bir öneme sahip değildir ve uluslararası proletaryanın kazanımını oluşturur. Bütün devrimci nesiller onlardan öğrenecektir. Lenin’in modem teorik düşünce üzerindeki olağanüstü ve bölünmemiş etkisi, sosyolojinin tüm alanlarındaki tartışmasız otoritesi, Marksist yöntemin özüne, materyalist diyalektiğin özüne, onu tüm bilgi alanlarına herkesten daha iyi uygulaması gerçeğine dayanıyor.. Bizim on yılımız, proleter diktatörlük ve Sosyalizm inşası mücadelesi koşulları altında devrimci Marksizmin devamı ve ilerletilmsi olarak anlaşılan Leninizm bayrağı altında geçti.

Çeşitli nesneler alanındaki kazanımlar üzerinde durursak, her şeyden önce Sovyetler Birliği’nin dünya anlayışı alanındaki en büyük zaferlerden birisini emniyete aldığını vurguamak bizi haklı çıkaracaktır. İdealizm, neredeyse tamamen geride bir iz bırakmadan sıkıştırıldı ve Sovyet üniversitelerinde ya da bilimsel literatüründe hiçbir şekilde etkisi kalmadı. Eski dünyanın idealist kalıntıları,  gülme konusu olmak ve gerici doğasını açıkça göstermek istemediğinden, yüzünü gün ışığından sakladı. Ekonominin kapitalist “sektörü” nün bir yansıması olarak, ideolojinin burjuva sektörü idealisti,  arka bahçelerde bir yerlerde kaldı. Bunun tersine, proleter ideolojik materyalist  “sektör”,  önemli bilimsel  ölçülemez üstünlüğü ve onun proletaryanın çıkarları ile bir olması sayesinde lider  pozisyonuna sahiptir .

Burjuva ideolojik sektörünün dünya anlayışımıza karşı sunacağı ne var? En Kasvetli ortaçağcılık! İşte Sözde Avrasyalıların ideolojileri hakkında yazdıkları;

 “Komünist ideoloji, onlarınkinden daha az değil, daha değerli bir ideoloji ile karşılanması gerekir. Bu daha değerli ideoloji ortodoks Hristiyanlıktır. Temel olarak kesinlikle doğru, kesinlikle sorgulanamayan bir ideoloji bulmak istiyorsak , bu temelleri din, inanç içinde araştırmamız gerekir. Gerçek din ortodoks Hıristiyanlıktır. “

Bu Beyaz Muhafız saçmalığı, tarihin mezarından bir ses gibi geliyor ve ülkemizde yankı bulamıyor.

Sovyetler Birliği’ndeki bilim adamlarının büyük çoğunluğu ya kesinlikle dünyadaki materyalist anlayışın temelini benimsemiştir ya da etkisi altındadır. Felsefi materyalizm alanında, onların son on yıldaki başarıları materyalist edebiyat için çok büyük bir talepde ifade buldu. Şu anda Rus dilinde materyalist düşünce dünyasının neredeyse bütün klasiklerine sahibiz. Bunun yanında Sovyetler Birliği özel bir materyalizm tarihi hazırlıyor. Son yıllarda Feuerbach, Diderot, Hobbes, Helvetius, Epicurus ve diğerleri gibi çeşitli büyük materyalistlerle Lenin’e filozof olarak adanmış eserlerin yanı sıra bir dizi monografi yayınlanmıştır. Sovyetler Birliği’nin kurumları Lenin ve Plekhanov’un onlarca ve yüzbinlerce kopyaya yayılmış eserlerini yayınladılar .

Yukarıda belirtilen sebeplerden ötürü, Materyalist diyalektik, Sovyetler Birliği’nin teorik çalışmalarında merkezi bir konuma sahiptir. Bu alanda büyük başarılar kaydedilebilir. Diyalektik şu an tamda Lenin’in istediği gibi her açıdan uygulanıyor. Öte yandan, her alanda, her zaman pratikte denendiği anlamına gelen, daha yüksek bir düşünce ve araştırma yönteminin tüm alanlarında uygulanmaktadır. Bunun dışında, diyalektik Sovyetler Birliği tarafından tarihsel gelişim ışığında incelenmektedir.

Sovyetler Birliği’ndeki Marksist bilim, son yıllarda diyalektik alanındaki Lenin ve Engels’in en değerli, klasik eserleri ile zenginleştirilmiştir. Engels’in “Doğanın Diyalektiği” nin yayınlanması, Sovyetler Birliği’nin Marksist edebiyatında büyük bir olayı işaretledi. Yazarların ölümünden 30 yıl sonra, Sovyet topraklarında, bu dikkat çekici Engels eserinin ortaya çıkması gerçeği oldukça dikkate değerdir.

Revizyonizmin teorik iflası ve güçsüzlüğü, Marksizm’in kurucularının eserlerinin tamamını yayınlama hakkını güvence altına alan, Marks ve Engels’in edebiyat mirasının Rus Komünistlerine Ryazanov şahısına imtiyaz edilmesiyle ifade edildi. Marx ve Engels’in toplanan eserlerinin Uluslararası Akademik Yayıncılarının ilk cildi, Ekim Devrimi’nin Onuncu Yıl dönümü arifesinde Frankfurt’ta yayınlandı. Bu anıtsal yayın 42 ciltte yayınlanacak ve dünyadaki ilk işçi devleti olan Sovyetler Birliği’nin bilimimizin büyük kurucularına ayak basacağı görkemli bir anıt olacaktı. Öyle çünkü, Ekim Devrimi’nden bu yana uluslararası emeğin ve Sosyalist hareketlerin merkezi ve aynı zamanda proleter Marksist bilim ve düşünce merkezi Sovyetler Birliği’ne geçti.

Tarihsel materyalizm alanında, Lenin’in makalelerinin, kitaplarının ya da konuşmalarının her biri, somut sorunlara tarihsel materyalizmin uygulanmasının mükemmel bir örneği olarak Lenin tarafından sosyoloji yöntemi olarak çok şey katılmıştır.

Diğer yandan,  tarihsel materyalizm üzerine son yıllarda ortaya çıkan eserlerin materyalizmin Lenin’in eserlerinin temelinde şu veya bu şekilde özetleyen ve devrimimizin en zengin deneyimini ve proletarya diktatörlüğü çağını genelleme çabasında olduğuna işaret edilmelidir. Üretici güçler sorunu, sınıf sorunu, ideoloji sorunu, sosyalizmin “olgunlaşması” ve sosyalist inşanın aracı olarak proleter diktatörlüğü – tüm bu sorunlar, Sovyetler Birliğinin hem okullarında hem de literatüründe bir araştırma nesnesi olarak hizmet etmektedir.

Psikoloji alanında, başlangıçta, bu yöntemin dayandığı öznel yönteme ve felsefi idealizme karşı bir mücadele vardı. Bu mücadelenin bir sonucu olarak, Sovyetler Birliği’ndeki temel metodolojik yönelim olarak materyalizm burada da öncü bir konuma geldi. Ancak, başlangıçta diyalektik değil, tüm karmaşık biçimlere idealizmin yerini almaya çalışan reflekslerin basit mekanik kombinasyonları olarak yaklaşan mekanik materyalizm vardı. Doğal olarak, böyle bir yönelim, bilinç gerçeğinin, “fiziksel olayların niteliksel özelliği” ve insan davranışının inkar edilmesine yol açmak zorunda kaldı.  Marksist psikolojisi , diyalektik materyalizm temelinde, hem Psikolojik  öznel ve hem nesnel tek yanlılıktan, ve bir sentez yaratmanın üstesinden gelmeyi hedef alır. Marksist psikolojinin ana formülü şöyle der: “Nesnel yöntemlerin kontrolü altında, kendini gözlemleme”. (Kornilov).

Yukarıda, Sovyetler Birliği’nin bakış açısının, bilimsel yönelimin, yani  metodolojinin, işçi sınıfı mücadelesiyle çok yakından bağlantılı olduğunu vurguladım. Şimdi, bu metodoloji  proletaryanın egemen sınıf haline gelmesi gerçeği nedeniyle, ayni zamanda maddi mülkiyet ilişkilerinde meydana gelen değişikliklerle doğrudan bağlantılıdır. Toplum, tabiri caizse, eski izlerinin üzerinden atladı, eski yörüngesinden çıktı ve proletaryanın yeni bir ekseni etrafında dönmeye başladı. Doğal olarak, Sovyetler Birliği eski gerçekleri yeni bir yöntemle, yeni bir yöntem ışığında değerlendirir. Bu, özellikle tarih bilimi alanında belirgindir.

MM Pokrovsky, 1905 deneyiminden kazanılan en önemli şeyin, “tarihsel sürecin diyalektiğinin soyut bir edebi terimden canlı, somut ve somut bir gerçeğe, sadece kendi gözlerimizle gördüğümüz değil, yaşanmakta olan bir gerçeğe dönüşmesi” olduğunu, kesinlikle doğru bir şekilde belirtti. Bu, ülkemizin tarihsel yaşamının girdiği yeni tarihsel aşamaya tam olarak karşılık gelen Rusya’da tarihsel materyalizmin gelişimindeki yeni bir aşamayı teşkil ediyor . ” Yoldaş Pokrovski’nin 1905 yılı ile ilgili bu sözleri , Sovyetler Birliği’nin yaşadığı on yıl boyunca çok daha büyük bir ölçüde doğrudur. 1917’den bu yana tarihsel materyalizm daha da yüksek bir gelişim aşamasına girmiştir. Bu nedenle, Yoldaş Pokrovsky , “içinde yaşadığımız günlerin tarihsel materyalizmi, bırakın 1897′ yi, 1917’nin tarihsel materyalizminden de daha karmaşık ve karışık” derken, yine haklıdır.

Sürekli tarihsel materyalizmin temelini daraltan  ve bozan “Ekonomik materyalizm”,  her şeyden önce tarihin nesnel diyalektiği üzerine, hayati “düzeltmeler” süreci içine girdi. Devrim, Sovyetler Birliği’ni tarihsel-materyalist anlayışı derinleştirmeye, tabiri caizse, diyalektik yönlerini öne çıkarmaya zorladı. Sadece doğru bir şekilde anlaşılmış olan Marksist metodoloji, yani, materyalist diyalektik, bizi bütün bu eksiklikler ve hatalardan koruyabilir. Bu yolda kayda değer zaten büyük başarılarımız var. Marksist tarihsel araştırma, şimdi 1905-1917 döneminden çok daha yüksek bir teorik düzeydedir.

Sovyetler Birliği, edebiyat ve sanat alanında önemli başarılara sahiptir. Ekim öncesi edebiyat öncelikle asil sınıf, burjuvazi ve orta sınıf edebiyatıydı. İşçiler ve köylüler, yaşamın ustaları değillerdi, sanatsal temsilin nesneleri olarak eşit haklara sahip değillerdi. Edebi insanlar ve sanatçılar, çoğunlukla, maddi ve manevi olarak egemen sınıf olan burjuvazinin pençelerinde idiler. Bu nedenle,halk, yani. işçiler ve köylüler, sanat eserlerinde, öncelikle “efendiler”in hayatını güzelleştiren süslemeler olarak düşünürlerdi. Proleter ve köylü edebiyatı gelişmeye başladı, doğru, eski toplumun rahmi içinde, ancak yalnızca Sovyetler Birliği’nin egemenliğinde çiçek açmaya başladı. Sınıfların toplumdaki birbirleriyle ilişkilerinin değişmesiyle birlikte, yazarların sınıf kompozisyonları ve edebi eserlerin nesneleri de değişmektedir. Plekhanov, “Toplumda belirli bir zamanda hakim olan sınıf, edebiyat ve sanatta da egemendir” diyordu.

Edebiyat, modern toplumda sınıf mücadelesinin yansımasının oldukça karmaşık ve karışık bir biçimini oluşturur. Edebiyat ve sanat yaratımıyla ilgili karmaşık ve karışık sorunların tümü, sosyal temellerinin keşifi, belirli sanatsal yaratım biçimleri ile sosyo-ekonomik oluşumları arasındaki bağlantılar, biçim ve içerik arasındaki ilişkiler, vb. toplumdaki sınıfların değişme çağını ve yeni bir proleter ve köylü edebiyatın büyümesini, bunların bir araya gelmesini, verili alanda metodik sorunlara büyük ilgi uyandırdı . Edebiyat ve sanat teorisi alanındaki Marksist yöntem birbiri ardına zaferler kazanıyor.

Sovyet ekonomisi ile ilgili hala söylenecek birkaç söz var. Ekonomimizin kardinal yeniden inşası süreci ile bağlantılı olarak, temel ekonomik yasa ve kavramların içeriği de değişmektedir. Sovyet ekonomisi türünün özelliklerini ve kendine özgü kalkınma yasalarını zaten ortaya koyuyor. Sovyet ekonomisinin kendine özgün karakteri ile bağlantılı temel metodolojik sorunlar, polemik ve tartışmaların bir nesnesi olarak kendini göstermektedir. Sadece Materyalist diyalektik yöntemin doğru bir şekilde kullanılması soruna doğru bir yönelim verebilir.

Şu anda Sovyet ekonomisinin karşı karşıya geldiği bütün sorunları çözme şansımızın az olmasının bir nedeni vardır. Aşağıdaki çok ilginç rakamlar, teorik düşüncenin, ekonomik alanda  ne kadar fazla ve yoğun bir şekilde çalıştığını göstermektedir. Son yakın yıllarda, planlama ve Sovyet ekonomisi teorisi konularına ayrılmış yaklaşık 500 kitap yayınlandı. Son 5-6 yıl boyunca bu sorunlarla ilgili yaklaşık 2.200 gazete makalesi yazılmıştır. Devrimin ilk dört-beş yılında bu konuda sadece onlarca eser yazılmıştır.

Birçok basın makalesi, kapitalist ve sosyalist ekonomideki karşılaştırmalı araştırma çalışma yönteminin, sermayenin organik bileşimi, kâr oranının düşmesi, kira yasaları, eşit kâr oranları yasası, değer,yasası, sermaye ve krizlerin yeniden üretimine ilişkin yasaların kullanımına yöneliktir.

Marksist metodolojinin sosyal bilimlerde kazandığı başarıların kısa bir özetini verdim. Fakat burada sunulan gerçeklerde , her tarafsız insan, Marksist bilimde güçlü bir gelişme ve muazzam başarılar olduğunu kabul etmek zorundadır. Marksizm şimdi tüm sosyoloji alanlarında lider bir rol oynamaktadır. Ancak,  somut bilimlerde olduğu gibi, sosyalist yapı alanındaki başarılarımız da, teorimizi, etkileşim yasası temelinde daha da zenginleştirerek, teorimizi büyük ölçüde zenginleştiriyor. Bu özellikle felsefi Marksizm alanında hissedildi. Diyalektik ya da bir materyalizmin bir biçimi ya da diğerinin etrafındaki saf teorik tartışmaların , şu an ülkemizde meydana gelen köklü değişim süreçlerinin sadece bir yansıması olduğunu anlayanların sayısı az.

Marksist yöntem, kendisini hem dünya anlayışı teorisi , ve hem de onu değiştirmede bir araç olarak, bir devrim aracı olarak görkemli bir şekilde kanıtlamıştır..

Komünist
Kasım 1929 Sayısı
Çeviri
Erdoğan A
Ekim 2019

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
k_zg_n
Kızgın
0
_a_rm_
Şaşırmış
https://devrimcidusun.org/wp-content/uploads/2021/04/1.png
Giriş Yap

Devrimci Düşün Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!