MHP Şefi Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Bahçeli’nin açıklamalarından satır başları şu şekilde:
‘ÇÖKEN BİNALAR KONTROL EDİLMİŞ OLSAYDI’
İmar Barışı adı altında İzmir’de 811 bin kaçak yapıya devletin ruhsat verdiğinden haberi olmayan MHP şefi Bahçeli: ‘Çöken binaların depreme uygun olup olmadığı yıllar önce kontrol edilseydi. Ölüm bu kadar ucuz olmamalıdır, geliyorum diyen felakete bu denli sessiz kalmak akıl karı değildir.’ dedi ve devamla felaketler ve katliamlar ardından bürokratların bilindik sözlerini tekrarlayarak ‘Öncelikle yapılması gereken gündeme odaklanmaktır. Hiçbir insanımız açıkta bırakılmayacaktır. Devletimizin tüm imkanları seferber edilmiştir. Hayatları söndüren deprem değil tedbirsizliktir. Dayanışmayla engelleri aşacağız’ ifadelerini kullandı.
‘BUGÜNLER GEÇER, DÖVİZ İNER ÇIKAR, ENFLASYON DÜŞER KALKAR’
Bugünler geçer, döviz iner çıkar, enflasyon düşer kalkar, faiz derseniz onun da beli bükülür, ama birbirimizi kaybedersek, birbirimize çatık kaşlarla bakarsak, sıkılı yumruklarla mukabele edersek, coğrafyayı vatan yapan ruhumuzu emin olunuz kaybederiz.
Devlet kurmakla övünelim, ama geride yıkılan 16 Türk devletinden de ders alalım, sonuç çıkartalım. Misafiri olduğumuz bu dünyada birbirimizin külüne bile muhtacız. Mutabakat varken münakaşa ayrık otudur. İttifak varken ihtilafa düşmek akıl noksanlığıdır. Toplumsal güveni ayakta tutmak varken kuşku ve kuruntuya yaslanmak ahmaklık işaretidir. Siyaset demokratik bir rekabettir. Nezaket ister, samimiyet ister, mertlik ister, adamlık ister, hadim ve halim bir şahsiyet ister, hepsinden önemlisi de vatan ve millet sevgisini vazgeçilmez değer addeder. Bunlardan mahrum olanların siyasetleri ise çürük tahtaya çivi çakmaktan farksızdır.
‘VİRÜSÜ EZER GEÇERİZ’
KOVİD-19’la mücadeleye hep birlikte katılırsak, kurallara aynen uyarsak, tedbirlere azami ölçüde riayet edersek cephemiz yıkılmayacak, varlığımız zarar görmeyecektir. Maske-mesafe-temizlik şartlarına bağlılık devamlı vurgulanırken, boğaza nazır mekânlarda cadılar bayramı düzenleyip vur patlasın çal oynasın demek en hafif tabirle pespayeliktir.
Cadı olmak için bayrama falan ihtiyaç yoktur. İnsan ve toplum sağlığını riske atmak en vahim cadılık ve canilik değil midir? Bir insanının vebaline ortak olmanın izahı nasıl yapılacaktır? Şımarık bir şekilde davranarak hastalığı bulaştırmak cinayet olmayacak mıdır?
Maskeyi vicdana değil yüze takmak, mesafeyi ahlaki duyarlılıklara değil karşımızdaki insanlara geçici olarak koymak hepimizin görevidir. İnancımıza göre, temizlik imandandır, insan yaratılmışların en şereflisidir. O halde, biz bu KOVİD’i alt ederiz, Boyun eğmeyeceğiz, bu virüsü kesinlikle ezer geçeriz. Aşıysa inşallah buluruz, olmuyorsa bulanlardan alırız, gene de KOVİD’e tamam demeyiz.
Salgın döneminde kurumuş yaprak gibi savrulan, kendi insanlarını ölüme havale eden Batılı ülkelerin ne yaptığı, ne yapacağı, hangi önlemleri alacağı bizim meselemizden ziyade, kendilerinin bileceği bir şeydir.
Biz Müslüman Türk milleti olarak manevi ve milli emanetlerimizin tarihin içinden seslenen yüksek iradesiyle her müdahaleyi yapacağız, her mücadeleyi göstereceğiz, el hak bu çamurlu selin içinden, bu karanlık tünelden en az hasarla çıkacağız.
‘KARABAĞ PAZARLIK KONUSU YAPILMAMALI’
Azerbaycan’ın haklı ve inanmış mücadelesi hamd olsun günbegün sonuç almaktadır. Dağlık Karabağ işgalin zincirlerinden hızla azat edilmektedir. Terör devleti Ermenistan yine sivillere misket bombalarıyla, füzelerle saldırarak kansızlığının ve katilliğinin gereğini yapmaktadır. Ne yapsalar boşunadır, Dağlık Karabağ Türk’tür, Türk kalacaktır. Neye başvursalar beyhudedir, Azerbaycan Türklüğü teröristleri kaçtıkları yere kadar kovalayacaktır. Azerbaycan ordusu tüm cephe hattında kahramanlık destanıyla zafere koşmaktadır. Çatışmalar ağırlıklı olarak Ağdere, Hocavend ve Gubatlı ekseninde devam etmektedir. Paşinyan’ın Putin’e mektup yazması, yardım dilenmesi, Putin’in ise çatışma alanının Ermenistan sınırlarının haricinde olduğunu ifade etmesi oldukça dikkat çekici gelişmeler arasındadır. Putin’in Dağlık Karabağ sorunuyla ilgili müzakere arayışlarının içinde Türkiye’nin de olmasına vurgu yapması bir başka önemli gelişmedir. İsviçre’nin Cenevre şehrinde, Dağlık Karabağ ihtilafında ara bulucu rolündeki AGİT Minsk Grubu’nun üç eşbaşkanı temsilcileriyle, Azerbaycan ve Ermenistan Dışişleri Bakanlarının bir araya gelmesi masada çözüm arayışlarının eseridir. Çözüm olur mu olmaz mı bilemeyiz, ama bize göre kesin çözüm askeri başarıdan sonra siyasi ve diplomatik müzakerelerle sağlanacaktır.
Geçtiğimiz Nevruz Günü’nde PKK’lılarla halay çeken Paşinyan’ın sonu yaklaşmaktadır ve akıbeti terörist yoldaşlarıyla birlikte aynı karanlık dehlizdir. Karabağ Türk’tür, Azerbaycan’dır, emanettir, ecdadın yadigârıdır. Pazarlık konusu yapılmamalı, Türk milletinin fedakârlıklarıyla hak sahibine geçmelidir. Bu duygu ve düşüncelerle konuşmama son verirken muhterem heyetinizi saygılarımla selamlıyor, başarılarla dolu bir hafta geçirmenizi diliyor, her birinizi Cenab-ı Allah’a emanet ediyorum.