İSTANBUL – Sermaye devleti devrimcilere karşı vahşi ve insanlık dışı uygulamalarıyla tüm dünyaca tanınıyor. Bu vahşi ve insanlık dışı uygulamalarını 12 aralık 2021’den beri ölüm orucunda olan ve 38 kiloya düşen Gökhan Yıldırım’a karşı sürdürmekten de imtina etmiyor.
Halkın Hukuk Bürosu’ndan avukatlarının yaptığı açıklamaya göre, bu servise refakatçi alınmadığından Yıldırım, 11 Ağustos’tan beri, aksi yöndeki hastane raporuna rağmen tekbaşına kalıyor.
Açıklamada, Yıldırım’ın aynı koridorda dört COVID-19 hastasıyla birlikte kaldığı, bağışıklık sistemi zayıfladığından enfeksiyona açık hale geldiği ve risk altında olduğu ifade edildi:
“Gökhan Yıldırım ne hapishanede ne hastanelerin mahkûm koğuşlarında ne de yoğun bakım ünitesinde tutulabilir, derhal tahliye edilmelidir. Onu tekbaşına, uğultulu, havalandırması, banyosu-tuvaleti olmayan bir yoğun bakım odasında tutmak işkencedir.”
Sağlık kurulu raporu: “İnfazı ertelenmeli”
Gökhan Yıldırım, 25 Aralık 2021’de “adil yargılanma hakkının sağlanması, hasta mahpusların serbest bırakılması ve hapishanelerdeki hak ihlallerinin sona erdirilmesi” talepleri ile hükümlü olarak tutulduğu Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Hapishanesinde ölüm orucuna başladı.
Sağlık durumu kötüleşince avukatları, 2 Ağustos 2022’de Tekirdağ Cumhuriyet Başsavcılığı’na infazının ertelenmesi talepli bir dilekçe verdi. Bu talebin ardından Yıldırım, Tekirdağ Dr. İsmail Fehmi Cumalıoğlu Şehir Hastanesi’ne sevk edildi.
Buradaki tetkikler sonucunda Tekirdağ Şehir Hastanesi Sağlık Kurulu, “İnfazını geçiremez, resmi sağlık kuruluşlarının mahkumlara ayrılan bölümlerinde yerine getirilmesi hayati tehlike arz eder. Ceza İnfaz Kurumu koşullarında hayatını yalnız idame ettiremez. İnfazın 3(üç) ay süre ile ertelenmesi uygundur” şeklinde rapor düzenledi.
Savcılık, sağlık kurulunu dikkate almadı
Raporun akabinde Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Hapishanesi, Adli Tıp Kurumu’na sevk edilene kadar geçireceği süreyi hapishanede geçirmemesi için Yıldırım’ı 10 Ağustos’ta Tekirdağ Şehir Hastanesi’ne sevk etti.
Yıldırım hastaneye sevk edildiğinde ilk olarak mahkûm koğuşuna alındı. Avukatları, “bu koğuşun güneş görmeyen, çelik levha ile örtülmüş bir penceresi olan, bir yataktan ve demir bir dolaptan başka eşya bulunmayan bir hücreden ibaret olduğunu” açıkladı.
Yıldırım bir gün sonra da hastanenin yoğun bakım ünitesine alındı. Hastane yakınlarına, “yoğun bakım ünitesinde refakatçi bulundurulamayacağını, aile görüşünün sağlanmayacağını” bildirdi.
Adli Tıp: Yürümekte zorlanıyor
Yıldırım, 12 Ağustos’ta Adli Tıp Kurumu’na götürüldü. Adli Tıp Kurumu (ATK) aynı gün tarihli raporunda Gökhan’ın 39 kg olduğunu, yürümekte zorlandığını, ellerinde yaralar olduğunu tespit etti. Ancak “hastane şartlarında takip ve tedavisine devam edilmesi gerektiği, durumunun değişmesi durumunda son durumunu gösterir raporun gönderilmesi ile yeniden değerlendirilebileceği” şeklinde rapor hazırladı. Yıldırım, 16 Ağustos’ta yapılan ölçümde de 38 kilo çıktı.
Bu rapor üzerine Tekirdağ Cumhuriyet Savcılığı infaz erteleme talebini reddederek Yıldırım’ın hastanede tutulmasına karar verdi.
Hastane kendi raporunu dikkate almadı
Avukatları, Yıldırım’ın yalnız kalmasının hayati risk teşkil edeceğini söyleyen aynı hastanenin raporuna rağmen günlerdir tekbaşına tutuluyor” açıklamasını yaptı:
“Hapishanede bile yanında refakatçisi olan Gökhan Yıldırım 10 Ağustos’tan beri refakatçisiz olarak tutuluyor. Kan dolaşımının sağlanması için masaj yapılmasına, içeceklerinin hazırlanmasına, kıyafetlerini giyip çıkarmasına yardımcı olacak, ihtiyaçlarını karşılanmasına yardım edecek bir refakatçiye ihtiyacı olmasına rağmen, banyosu-tuvaleti dahi olmayan bir odada kalıyor.
“Şehir Hastanesine götürüldüğü ilk günden bu yana duş alamadı, hastaneye götürüldüğü ilk 3 gün hiç tuz alamadı. Ölüm orucu sırasında alması gereken şeker-tuz-su gibi maddelerin temin edilmesi zaman aldı. Bu maddelerin bir gün bile aksatılması hayatını etkileyecek düzeyde olumsuzluklar yaratabilir.”