Soylu’nun Hedef Aldığı İBB İşçileri Oturma Eylemine Başladı

İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin işten çıkardığı KHK'lı Barış Akademisyeni Fatma Şenvardar, belediye yönetiminin iktidara taviz verdiğini söyledi. İBB'nin İçişleri Bakanı Soylu'nun" terörist" ithamlarını kısmen kabul ettiğini belirten Şenvardar, "İktidarın bu hedef gösterme ve karalama suçuna İBB ortak olmamalıdır" dedi.

İSTANBUL – İşten çıkarılan İBB çalışanları, belediyenin Saraçhane binası önünde bir basın açıklaması ile taleplerini dile getiriyor. İşçiler daha sonra süresi oturma eylemi başlattı.

Eyleme, Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Musa Piroğlu, Türkiye İşçi Partisi (TİP) üyeleri, TİP Bilim Kurulu üyeleri, UMUT-SEN, Eğitim-Sen 6’Nolu Şube, çok sayıda sendika ve emek dostları katıldı.

İşçiler oturma eyleminden öncesinde bir basın açıklaması ile kamuoyuna taleplerini duyurdu.

Basın açıklamasını İBB’deki işine son verilen Barış Bildirisi imzacısı şehir plancısı akademisyen Fatma Gül Eryıldız Şenvardar okudu. Kod-42 ile tazminatsız işten çıkarılan Şenvardar, açıklamada şu ifadelere yer verdi:

“İBB’nin Haksız Biçimde İşine Son Verdiği Çalışanlardan Ortak Eylem Çağrısı

İstanbul Büyükşehir Belediyesi yönetimi tarafından hukuksuz ve keyfi biçimde işine son verilen ve her an işten çıkarılma tedirginliği yaşayan, mobbinge maruz bırakılan, hakları ödenmeyen ve istifaya zorlanan çalışanlar olarak ortak çağrımızdır

Yakın zamanda güvenlik soruşturmaları bahane edilerek pek çok İBB çalışanı yasal hakları da gasp edilerek işten çıkarıldı. İçişleri Bakanının spekülatif açıklamalarıyla başlayan cadı avı, masumiyet karinesi gibi hukukun en temel ilkelerinin çiğnendiği korkunç bir boyut kazandı. İBB yöneticilerinin kendilerine yönelecek olası tehditleri savuşturmak için mesai arkadaşlarını feda etme tutumlarının, AKP iktidarının sınır yoklama stratejisine hizmet ettiğini görmesi gerekmekte.

Sivil ölüme mahkum edilerek Kod 42, 25 ve 2 gibi işçinin somut olarak hiç bir hak alamadığı kodlar ile işinden edilen işçiler olarak biz, İBB yönetiminin bu pervasız tutumunun karşısında mücadelemizi sürdüreceğiz. Aşağıda sıraladığımız 3 talebimiz karşılanana kadar, bugün 28 Temmuz 2022  Perşembe günü saat 12’den itibari ile , İBB Saraçhane binası önünde süresiz oturma eylemine başladığımızı duyurmuş oluyoruz.

Taleplerimiz

1.     Haksız uygulamalar nedeniyle yaşatılan mağduriyetler için İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu kamuoyu önünde özür dilemesi,

2.     Haksız ve hukuksuz bir şekilde işten çıkarılan bütün çalışanlar koşulsuz şartsız işe iade edilmesi,

3.     İBB’deki hukuksuz işten çıkarmalar sona ermesidir.

Asla geri adım atmayacak ve hakkımız olanı alana kadar alanlardan ayrılmayacağız!”

Açıklamanın ardından işçiler oturma eyleminde geçti. Polis işçilerin eylemini engellemeye çalışarak ‘dağılın’ anonsları yapıyor.

İBB’DEN KHK’LI OLDUĞU GEREKÇESİYLE İŞTEN ATILAN ŞENVARDAR’DAN AÇIKLAMA

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB), ‘KHK’lı olduğu için’ işten çıkardığı Barış Akademisyeni Fatma Gül Eryıldız Şenvardar, yaşanan süreci detaylı bir şekilde anlattı. İBB’nin iktidarın hedef gösterme ve tehditlerine boyun eğdiğini söyleyen Şenvardar, istifa etmesi yönünde baskıya maruz kaldığını, istifası için “ikna edilmeye” çalışıldığını anlattı.

Şenvardar’ın “İBB’DEN GÜVENLİK SORUŞTURMASI SEBEBİYLE İŞTEN ATILAN BİR BARIŞ AKADEMİSYENİN YAŞADIKLARI” başlığıyla yayınladığı açıklaması şu şekilde:

“Ben Fatma Gül Eryıldız Şenvardar. İTÜ Şehir ve Bölge Planlama Bölümünde doktora öğrencisiyim. 1 Eylül 2016’da Barış Bildirisi imzacısı olduğumdan dolayı 672 sayılı KHK ile üniversitemden ihraç edildim. Hayatımın her döneminde okumuş insan emekçi halka karşı sorumludur diyerek toplum ve kent hakları için emek, demokrasi ve kent mücadelesi verdim. Bu bakış açımla 2016 yılında sivil halk ölümleri, kentlerin yıkılması ve akademik özgürlüklerin yok sayılmasına karşı durarak hayatta her şeyden çok haysiyetimi ve kamu yararını gözetmem sebebiyle işten atılmayı, ceza almayı göze alarak “Bu Suça Ortak Olmayacağız” metnini imzalayan 2212 akademisyen biriyim. “Bu Suça Ortak Olmayacağız” metni sebebiyle sürgün ve yıldırma politikaları sonucu 1 Eylül 2016 kamu görevimden ihraç edildiğimi gece 3’te yayınlanan resmi gazeteden öğrendim. Son 6 yılda 4 kere iş değiştirdim en sonda İBB’de İSPER’e bağlı personel olarak Şehir Planlama Müdürlüğünde Mayıs 2021’de işe başladım.

KILIÇDAROĞLU “FİKRİNİ SÖYLEDİ DİYE KİMSEYE SORUŞTURMA AÇILMAYACAK” DEMİŞTİ 

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun parti politikalarının yer aldığı afişlerde “Fikrini söyledi diye kimseye soruşturma açılmayacak, Barış Akademisyenleri işinin başına dönecek” denilmesine rağmen benim de içinde yer aldığım Barış Akademisyenleri hakkında İBB’nin Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Değerlendirme Komisyonu tarafından olumsuz karar verilmiştir. İBB yönetimi, Süleyman Soylu’nun hedef göstermesi ile birlikte benim de yer aldığım kendi bünyesinde çalışan Barış Akademisyenlerini de KHK’lı olmalarını gerekçe göstererek işten çıkarmaya başlamıştır. Ekrem İmamoğlu 26 Aralık 2021 tarihinde yaptığı açıklamada; personelinin haklarını yedirmeyeceğini ve ezdirmeyeceğini ifade etmesine rağmen teker teker, kıdem tazminat haklarını gasp ederek, güvenlik soruşturmalarını bahane edilerek, terörle irtisaklı irtibatlı yaftasıyla bir anda İBB yönetimi tarafından bir barış akademisyeni Veysi Altıntaş işten çıkarılmıştır. Beni de işe başladıktan bir yıl sonra insan kaynakları yanına çağırarak emniyetten kamudan ihraç olduğumun bildirildiği bu sebeple İBB Güvenlik ve Arşiv Taraması Komisyonun’da durumumun görüşüleceğini belirtti. Komisyonda hakkımda olumsuz görüş çıktıktan sonra benimle bu durumu yaşayanlar ortak bir şekilde değil de tek başıma ikna süreçleri işletildi. “Ne başkana, ne partiye ne de bana zarar gelmeyecek en uygun yöntem” arayışında olunan toplantılarda bu yaşananları eşim ve avukatım dışında kimseyle konuşmamam gündeme getirmemem şartıyla istifaya zorlandım. İstifa edersem bana taşeronda iş bulabileceklerini, istifa etmezsem sicilim kirletilerek tazminatsız, işsizlik maaşı alamayacağım şekilde 4857 sayılı iş kanunun 25/2 “Ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri: İş sözleşmesi yapıldığı sırada bu sözleşmenin esaslı noktalarından biri için gerekli vasıflar veya şartlar kendisinde bulunmadığı halde bunların kendisinde bulunduğunu ileri sürerek, yahut gerçeğe uygun olmayan bilgiler veya sözler söyleyerek işçinin işvereni yanıltması.” maddesi ile işten çıkarılacağımın bilgisi verildi. İstifa etmezsen benim gibi diğer atılan arkadaşlara da iş bulamayacaklarını söylenerek istifa etmem konusunda devamlı manipüle edildim. Bu süreçte aynı zamanda istifa edip etmeyeceğim konusu yakın çevreme defalarca kere soruldu yakın çevreme güvenlik soruşturması olumsuz gelenlerin işten atılması konusunda CHP tarafından İBB’ye baskı yapıldığı söylendi. Tüm bu ikna süreçleri karşısında açıkça “Benim ne davam ne gözaltım ne sabıkam var (ki olabilirdi de).

‘İBB KİMSENİN ARKASINDA DURAMAZ DEMEKTİR’ 

İBB benim de arkamda duramıyorsa kimsenin arkasında duramaz demektir. Barış imzacısını da iştirakte çalıştırmaktan imtina edecekseniz, İçişleri Bakanlığı’na bu kadar da direnemeyeceksiniz o zaman beni atın ben de güvenlik soruşturması sebebiyle işten atılanlarla birlikte kapıda oturmaya başlarım o zaman İçişleri yerine muhaliflerle karşı karşıya gelirsiniz” dedim. İşten atıldıktan sonra İBB başkanı Ekrem İmamoğlu “Devletin baskıları yüzünden bir barış akademisyeni, güvenlik soruşturması sebebiyle kent-emek-demokrasi mücadelesi verenleri işten attığı için hicap duyduğunu, üzgün olduğunu ve vicdanının hiç rahat olmadığını belirtmesini. Millet ittifakı iktidara geldikten bir yıl sonra bu arkadaşları işe geri alacağını” belirtmesini beklediğimi söylediğimde başkanının kesinlikle bunu yapamayacağı cevabını aldım. En sonunda güvenlik soruşturması gerekçesiyle 42 kodla işle atıldım. İşten atılmamla İBB yönetimi, barış diyen bir CHP üyesini AKP diliyle “terörle irtisaklı irtibatlı” olarak işten atmıştır.

‘DÖNENE KADAR MÜCADELE SÜRDÜRECEĞİM’ 

Üniversite yönetimi imzamı çekip pişmanlığımı dile getirirsem akademide işimde kalacağımı söylemesine rağmen imzamı çekmedim ve hak mücadelesine devam ettim. İBB yönetimi istifa etmezsem bu durumu ifşa edersem, sicilimin kirlenerek işten atılacağımı söylemiş pratikte ikinci kez ihraç edileceğimi dile getirmiştir. Nasıl barış imzamı çekmediysem görevimden de istifa etmeyi düşünmedim, işten atılmamla birlikte takdirde hak mücadelemi İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından güvenlik soruşturması sebebiyle atılan işçiler gibi başlatacağım ve onlar gibi görevime geri dönene kadar mücadelemi sürdüreceğim.[1]
Barış imzacısı ve KHK’lı olduğumu hiçbir zaman saklamadım ve İBB yönetimi işe girdiğimde KHK’lı olduğumu bilerek beni işe aldı. Heyecanla ve aşkla başladığım akademik hayatımı nasıl AKP iktidarı tarafından güvercin tedirginliği ile sürdürdüysem, tazminatsız bir şekilde bir günde ilk işten atılan barış akademisyeni arkadaşımdan sonra kamuya hizmet etmeye ve mesleğime duyduğum aşkla işe girdiğim İBB’de güvercin tedirginliğinde mesleğimi sürdürdüm.

‘CHP’Lİ BELEDİYE KHK’LILARI AÇLIK VE YOKSULLUKLA SINAMAKTADIR’

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun KHK’lilerin işe geri döneceğini söyleyen seçim vaatleri beraberinde İBB çatısı altında istihdam edilen, Barış imzacısı olduğu için üniversitelerden ihraç edilmiş araştırmacılar KHK’li olduklarının İBB tarafında bilinmediği iddia edilerek son 6 yıldır mahkum edildikleri sivil ölümü güvenlik soruşturmaları ve haksız hukuksuz işten atmalarla tekrar tekrar yaşadılar. CHP yönetimi tarafından KHK’lıların hak mağduriyetleri detaylı bir şekilde bilinmesine rağmen CHP’li bir belediye gene aynı şekilde KHK’lıları işsizlik, açlık ve yoksullukla sınamaktadır.

‘İKTİDARIN HEDEF GÖSTERME VE KARALAMA SUÇUNA İBB ORTAK OLMAMALI’ 

Bugün barışı savunduğum için KHK ile işlerinden edilen ben İBB’de işten çıkarılırken; yarın attığı bir tweet, paylaştığı bir fotoğraf, yazdığı bir yazı nedeniyle iktidar tarafından hedef gösterilen herkes işten çıkarılma tehdidi altındadır. İktidarın hedef göstermelerine karşı durmayan İBB yönetimi bir barış imzacısını, bir parti üyesinin terörle irtisak ve iltibaklı olduğunu kabul edip işten atmıştır. İktidarın bu hedef gösterme ve karalama suçuna İBB ortak olmamalıdır. İBB hayatımızı, onurumuzu, meslek ilkelerimizi hedef alan tamamen fişlemeye dayanan güvenlik soruşturmalarını tanımamalıdır. Süleyman Soylu’nun belediyede terörist 557 terörist çalışıyor dediği zaman aslında 18 irtisaklı var diyerek Soylu’nun iddiaları kısmen de olsa kabul edilmemelidir.

İşten çıkarılan ben ve diğer barış akademisyeni arkadaşım memur olarak değil 4857 sayılı İş Kanunu kapsamında 4A’lı iştirak personeli olarak çalıştığımızdan güvenlik soruşturması kapsamında işten atılmamız yasal bir zorunluluk değil İBB yönetiminin siyasi tercihi olduğunu söylemek mümkündür. Emek, demokrasi ve barış mücadelesi birbirinden ayrılmaz. Dün AKP iktidarının barış dedikleri için işten attıklarını, bugün İBB aynı gerekçelerle işten atarak demokrasi mücadelesini yaralamaktadır.

‘DERİN BİR HAYAL KIRIKLIĞIYLA YORGUN HİSSEDİYORUM’ 

Şu an kendimi derin bir hayal kırıklığıyla yorgun hissediyorum. Burada önemli olan ve üzüldüğüm işsiz kalmam değil, ihraç edilmemin üzerinden geçen 6 yılda bu değiştirdiğim 4’üncü iş oldu. Defalarca kere işsiz kaldım, politik duruşum sebebiyle pek çok insan gibi bedel ödedim; kalktım yeniden umutla tekrar başladım ve tekrar başlarım. Mesleğime, aklıma, çalışkanlığıma ve yeniden başlama azmime güveniyorum. Önemli olan İBB yönetiminin bizleri işten atarak stratejik bir hata yapmasıdır. AKP iktidarının derdi benim Fatma olarak işsiz kalmam değil benim üzerimden tüm çalışanlara ve belediyeye mesaj vermektir. Bir kişi bile eksilmeyeceğiz, bir çalışanımı bile AKP diliyle işten atmayacağım, senin derdin İBB yönetimini 16 milyon için çalışan benim almamla demesi gereken İBB yönetimi beni ve diğer KHK’lıları işten atarak iktidara taviz vermiştir. İktidar medyasının söylemi ile barış isteyen AKP’nin hukukta karşılığı olmayan uydurma tabiriyle biz “terörle irtisaklı, irtibatlıların” belediyede çalıştığını kabul etmesidir. Bizim işten atılmamızla daha fazla personelin işten atılmasının önü açılmıştır. Bizim işten atılmamızla tüm belediye personeli Kanal İstanbul’a karşı çıkarken vb. metinleri, dava dosyalarını hazırlarken, 8 martta katıldığı için gözaltına alındığında kendisine saldıracak bir AKP iktidarına karşı İBB yönetiminin kendisi korumayacağını görmüştür.

1 AĞUSTOS’YA “ODA BOŞALTMA EYLEMİ” YAPILACAK 

28 Temmuz 2022 tarihi saat 12’den itibaren İBB Saraçhane önünde süresiz direnişimiz başlayacaktır.

01 Ağustos 2022 tarihinde saat 12 de İBB Saraçhane önüne üniversitelerde yaptığımız kalabalık oda boşaltma eylemliliği gibi eşyalarımı toplamaya davet ediyorum.

Dayanışmayla”

Exit mobile version