Geyve ilçesinde yaşayan 70 yaşındaki Şahin, 27 Temmuz’da şiddetli karın ağrısı ve halsizlik şikayetiyle acil servise başvurdu.
Tetkikler sonucu Kovid-19 tanısı konulan Şahin, Sakarya Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Servisinde 2 günlük tedavisinin ardından 30 Temmuz arife günü taburcu edildi.
Tedavisine evde devam edilen Şahin, halsizlik, ateş, ishal, tat ve koku kaybı, iştahsızlık nedeniyle vücut direncinin düşmesi sonucu 3 hafta boyunca zorlu bir süreç geçirdi.
Tedavisinin yanı sıra ailesinin verdiği moralle ayakta kalarak hastalığı yenen ve normalde şenlik gibi geçirdiği Kurban Bayramı’nda bu yıl rahatsızlığı nedeniyle çocuk ve torunlarından ayrı kalmanın üzüntüsünü yaşayan Şahin, hastalık sürecinde yaşadıklarını AA muhabiri ile paylaştı.
Şahin’in, hastalığa yakalanan kızı ve üç torunu da tedavilerinin ardından sağlığına kavuştu.
“Halsizlik beni çok yordu”
Fatma Şahin, şikayetlerinin karın ağrısıyla başladığını söyledi.
Daha önce yaşamadığı şekilde karın ağrısı şikayetinin bulunduğunu, ishal olduğunu belirten Şahin, “Grip oldum sandım, evde tedavi olmaya çalıştım ama ne yaptıysam hiç bir şey fayda etmedi. En sonunda halsiz bıraktı beni, elim, kolum kalkmıyor, çok kötü halsizlik oldu. Tat ve koku kaybı oldu. Beni acile götürdüler, eve döndüm ama daha kötü oldum. Sonra benden sürüntü aldılar, koronavirüs teşhisi konuldu.” diye konuştu.
Şahin, testinin pozitif çıkmasından sonra psikolojik olarak kötü hissetmediğini, ailesinin kendisine sürekli moral verdiğini dile getirerek, hastalık sürecinde çok ağrı hissetmediğini fakat halsizliğin kendisini çok yorduğunu ve yemek yiyemediğini anlattı.
Durumunun kötüye gitmesinden sonra hastaneye yatırıldığını, sağlık çalışanlarının kendisiyle çok iyi ilgilendiğini aktaran Şahin, tedavi sayesinde iyileşme gösterdiğini kaydetti.
“Bu hastalığın düşmanı; moral”
Şahin, evde tedavi sürecinde kötü olduğunu, yemek yiyemediğini, ateşinin yükseldiğini belirterek, şöyle konuştu:
“Çocuklar sürekli ateşimi ölçtüler, ateş düşürücü verdiler, başıma ıslak bez koydular ateşim gitsin diye. Yemek yiyemedim. ‘Bol bol su iç dediler’ ama su acı geliyordu, içemiyordum. Yemek yiyemediğim ve su içemediğim için iyileşemedim, daha kötü oldum. Herkese tavsiyem su içsinler, kendilerine baksınlar. Bu hastalığın düşmanı moral, düzenli beslenmek, su içmek. Ayran içmenin çok faydasını gördüm.”
Şahin, iyi günlerin kıymetinin bilinmesi gerektiğini vurgulayarak, şöyle devam etti:
“Namazlarımı kılamadığım için üzüldüm ama bin kere şükürler olsun ki o günden bugünüme çok iyiyim. Şimdi namaz kılabiliyorum, Kur’an-ı Kerim okuyabiliyorum, her şeyimi yapabiliyorum. Allah’a ne kadar şükretsem az. Bayramlarda evimiz şenlik yerine döner fakat bu bayram hastalık nedeniyle bir odada kaldım ve çocuklarım gelemedi. Çocuklarıma yemek yapardım, kendi ellerimle yedirirdim, çocuk ve torunlarım gelirdi. Bu bayram kimse gelemedi, çok garip oldu. Ben de bayramı sonra yapacağım düşüncesiyle kendime moral verdim. İnşallah bayram sonrası iyi olacağım, yine çocuklarım gelecek, yemek yapacağız, yiyeceğiz, yine kavuşacağız inşallah diye düşündüm. Bu şekilde kendime moral verdim.”
“Tedbirsiz davranıldığı müddetçe hastalık gitmez”
Şahin, koronavirüse yakalanan çocuk ve torunlarına da üzüldüğünü, sürekli onları düşündüğünü aktararak, sürekli dua ettiğini kaydetti.
Kalabalık ortama girilmemesi, maskesiz dolaşılmaması ve temizliğe dikkat edilmesi gerektiğinin altını çizen Şahin, sözlerini şöyle tamamladı:
“Hastaneye giderken çok kötüydüm, elim ayağım boşaldı; ter, su oldum. ‘Herhalde ölüyorum.’ dedim. Hep Allah’a şükrettim. İnsanlara tavsiyem; dikkat etsinler, maskesiz gezmesinler, topluma girmesinler. Tedbirsiz davranıldığı müddetçe bu hastalık bizden gitmez.”(AA)