İşten Atılan EnerjiSA İşçileri: Hakkımızı Alana Kadar Megafonları Bırakmayacağız

Hakları için mücadele eden EnerjiSA işçilerinden Bekir Bayatlı, “İşe alınıncaya kadar megafonu elimden bırakmayacağım” dedi.

ANKARA – Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’na (DİSK) bağlı Elektrik, Gaz ve Baraj Çalışanları Sendikası (Enerji-Sen) üyesi olan ve “performans yetersizliği, uygun konum bulunamadı” denilerek işten atılan EnerjiSA işçileri, bir kez daha bir araya geldi. Başkent Elektrik Genel Müdürlüğü önünde yapılan basın açıklamasında işçiler, “UtanSA” yazılı dövizleri taşıdı.

‘ARKADAŞLARIMIZ MAĞDUR’

İşten atılan işçilerden Mehmet Ali İçindere, “Enerji hakkımız kamunun elindeyken güvencedeydik, özelleştirilince ise işçiler yarış atı gibi çalıştırılıyoruz. Maaşlarında elektrik yardımı vardı. Şimdi ise arkadaşlarımız mağdur durumdadırlar. Şirket özelleştirildikten sonra, işçilerin haklarını gasp ettiği gibi, özel yaşamlarında da sömürüyü devam ettiriyor” dedi.

‘İNSANLAR BİZE İNANMAYA DEVAM EDECEK’

Gelinen noktada işçileri ikna edebilecek kimse kalmadığını söyleyen işten atılan Erdal Şener de, “Kamuoyu bize olan desteğini hızla arttıracak, megafon hale benim elimde olduğuna göre demek ki ben haklıyım. Ne zaman ki bu megafon elimden alınır ve istişare yaparsak o zaman haklarımız eşitlenir. 17 kata sesleniyorum, biz buradan gitmeyeceğiz, insanlar bize inanmaya devam edecek” ifadelerini kullandı.

‘MÜCADELEMİZ HAKKIMIZ İÇİNDİR’

Mart ayında sözleşme yaptıklarını ve sözleşmeye dair bir bilgi alamadığını ifade eden bir diğer işçi Bekir Bayatlı ise, şu sözlerle hakkını savundu: “Biz işçiyiz ve işçiler sendikasını seçer. Biz hakkımız olanı almak istiyoruz bizim mücadelemiz hakkımız olanı almak içindir. Hakkımı alana kadar, bu megafonu elimden bırakmayacağım.”

‘SABANCI’DAN ÖNCE BİZ BURADAYDIK’

Enerji-Sen Genel Başkanı Süleyman Keskin ise, şunları söyledi: “Sabancı’dan önce burada çalışıyorduk. Ülkenin neresinde enerji işi varsa, bunları yapıyorduk ve sabit bir ücretimiz vardı. Kurumlar özelleştirilince, arkadaşlarımız başlarına gelecek olanı bilmiyordu. Her yapılan sözleşmeden sonra işçi arkadaşlarımızın maaşları asgari ücretin altına düştü. Bu şirketler bu kurumların eline geçti ve her yıl 50 tane iş arkadaşımız iş cinayetinde hayatını kaybediyor.”

Exit mobile version