İSTANBUL – Eğirdir Gölü’ndeki aşırı kirlilik ve kurumaya dikkati çekmeye çalışan TTKD Bilim Danışmanı ve Göl Uzmanı Dr. Erol Kesici, göle karışan lağım sularının fotoğraf ve videolarını çekti. Eğirdir Gölü’nün tüm kıyı ve göl dip kesiminde oluşan aşırı kirliliğin, bugüne kadar görülmemiş seviyede olduğunu belirten Dr. Kesici, göl sularına lağım sularının karışmasını vahşet olarak nitelendirdi.
MANZARA İNSANLIKDIŞI
İnsan yaşamı için gerekli olan içme suyu kaynağına lağım sularının karıştığını belirten Dr. Kesici, göl içine döşenmiş lağım suyu bırakan borunun patlaması sonucunda lağım atıklarının göl yüzeyinde görünür hale geldiğini söyledi. Dr. Kesici, “Göl stratejik öneme sahip içme suyu kaynağı ve sözde yasalarla da korunuyor. Ama çok üzücü, insanlık dışı manzaraya karşı karşıyayız” dedi.
‘GÖLDEKİ LAĞIM BORULARI KALDIRILSIN’
Gölden Isparta merkez ve 81’den fazla yerleşim alanının öncelikle içme suyu olarak yararlandığını aktaran Kesici “Çok geniş bir tarımsal üretim alanında kullanılıyor. Bir an önce önlem alınmalı ve göle derin deşarjdan vazgeçilmelidir. Gölün iç kısımlarına döşenen, yasa ve insanlık dışı lağım suyu bırakan borular kaldırılmalı. Bu sudan içilmekte, yemek pişirilmekte, sebze meyve yıkanmakta, temizlik yapılmakta. Ayrıca burası çok yoğun talep gören bir plaj ve çocuklar da dahil herkes bu gölde yüzüyor” diye konuştu.
‘PARMAĞINIZI DAHİ SOKMAYIN’
Son günlerde Eğirdir ilçesindeki evlerin çeşmelerinden gelen suyun kokusu ve zaman zaman değişen renginin de herkesçe fark edildiğini söyleyen Kesici “Bırakın içme suyu olarak kullanmayı, parmağınızı dahi suya sokmayın” diyerek uyardı.
GÖLDE EKOSİSTEM ÇÖKTÜ
Eğirdir Gölü’nün son yıllarda alg patlamasıyla da karşı karşıya kaldığını hatırlatan Kesici, şöyle devam etti:
“Gölün ekolojik dengesi yanlış balıklandırma ve aşırı avcılık sonucunda daha çok bitkilerin hakim olduğu ortama dönüşerek, neredeyse tamamen su otlarıyla kaplanmış durumda. Gölde son 10 yıldır süregelen su seviyesinin azalması, güneş ışınlarının gölün dip kısmına etkisini artırması ve bitki büyümesi için gerekli azot ve fosforun göl suyunda ve taban çamurunda aşırı oranda olması, gölün doğal su bitkilerinin aşırı artmasına neden olmuştur. Göl ekosistemi çökmüş durumda.”
Göldeki aşırı kirliliğin öncelikle insan sağlığı açısından önemli tehditlerin başında geldiğini söyleyen Kesici, “Gölün yeşil suya dönüşmesinin nedeni olan siyanobakteri türü olan microsistis adı verilen mavi-yeşil alg türü, benim de içinde yer aldığım SDÜ Eğirdir Su Ürünleri Fakültesi akademisyenlerince 20 yıl öncesi ilk defa belirlenmişti. Bu tür suların çok tehlikeli olduğu, canlıların bünyesinde birikim yapabileceği ve çözüm önerileri anlatılmasına rağmen yıllardır gerekli önlemlerin alınmaması çok üzücü” diye konuştu.
‘NEDENİ KÜRESEL ISINMA DEĞİL, İNSAN!’
Göldeki su seviyesinin azalması ve aşırı kirliliğin sebebinin küresel ısınma olmadığını aktaran Kesici, “Ne doğa olayıdır ne de doğaldır; sebebi insandır. Eğirdir ve birçok doğal su alanlarının, göletlerdeki su seviyesinin azalması ve kirlilik nedeniyle su kısıtlamaları başlamış durumda. Gölün dalgalı olduğu dönemlerde suyunun yeşile boyanması nedeniyle pompalardan su çekilemiyor. Çeşmelerden akan sular da gerek rengi gerekse su kalitesi bakımından içme-kullanmaya uygun değildir” dedi.
ACİL ÖNLEMLER ALINMALI
Onca bilimsel öneriye rağmen gerekli tedbirlerin alınmadığını vurgulayan Kesici, Eğirdir Gölü için alınması gereken önlemleri ise şöyle sıraladı:
- Öncelikle gölün taban çamurunda yer alan ağır metaller de içerdiği bilinen dip çamuru, bilimsel mekanik yöntemlerle temizlenmeli.
- Gölün su bütçesi mutlaka korunmalı. Göl bu seviyedeki su miktarıyla, ne canlı türlerinin yaşamasına ne de kirliliğe karşı tolerans göstermesi mümkün değildir.
- Göle hiçbir koşulla atık su bırakılmamalı. Yapılması gereken en önemli şey, sucul ekosistemlere olan azot ve fosfor gibi olağan dışı atık girişinin azaltılmasıdır.
- Yüzey sularıyla, erozyonla gelen tarımsal, şehir, yol vb atıkların göle ulaşımı engellenmelidir.
- Gölü temizleyen önemli yapılardan olan göl kıyı alanlarının, suların çekilmesiyle işgal edilmesine izin verilmemeli. Göl, korunmadan kullanılmamalıdır.
- Atık sularda bol miktarda bulunan azot ve fosfor giderimi yapabilen günün teknolojisine uygum nanobiyolojik arıtma tesisleri ve göl kıyılarına düzenlenecek doğal arıtma sistemleriyle tarımsal-evsel ve endüstriyel atık-su arıtma tesisleri mutlaka yapılmalıdır.
- Göl havzasında yapılan tarımın şeklinin yer altı damla sistemi ve göldeki su kapasitesine bağlı alanlarla ve de iyi tarım teknikleriyle yapılması zorunluluk haline getirilmelidir.
- Göl için çıkarılan yasalar uygulanmalı gölün içme kaynağı olduğu önceliği, yaşadığımız şu günlerde dikkat edilmesi gereken temiz içme suyuna olan ihtiyacın çok önemi olduğu unutulmamalıdır.