Deprem Bölgesinde ‘Hırsız’ Denilerek İşkence Edilen 2 Kardeşten Biri Öldü: Domates, Pirinç, Patetes Almıştım

Hırsızlıkla suçlanıp gözaltına alındıktan sonra ağır işkence gördüğünü beyan ederek şikayetçi olan Sabri Güreşçi serbest bırakıldı. Kardeşi karakolda darp edildikten sonra hayatını kaybetmişti.

Depremler sonrası kitlelerde biriken öfkenin asıl sorumlulara yönelmemesi için harekete geçen güçler, çoğu asılsız yağmacılık iddialarının yanı sıra göçmenleri hedef göstermişti. İşte bunun üzerinde kolluk güçlerinin yol ortasında, kuytu köşe yerlerde ‘yağmacı, hırsız’ olduklarını iddia ettikleri kişilere işkence görüntülere de yayılmaya başlamıştı.

İşte Güreşçi kardeşlerde bu kirli iftaraların, yalanların ve kitlelerin dikkatini dağıtma politikalarının kurbanlarındandı.

Hatay, Altınözü Jandarma Karakol Komutanlığında darp edilen Sabri Güreşçi, dün akşam hırsızlık suçlamasıyla hakkında açılan soruşturmada, dün akşam çıkarıldığı hakimlikçe adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.

Kardeşi Ahmet Güreşçi darp sonrası hayatını kaybetmişti.

Karakolda meydana gelen ölüm ve işkence iddialarına dair Altınözü Savcılığı soruşturma başlattı.

“Ahmet araçta yoktu”

Altınözü Sulh Ceza Hakimliği’nde ifade veren Sabri Güreşçi, deprem sonrasında Antakya ŞOK marketten ücretsiz gıda temin edilebileceğini duyduğu için marketten temel ihtiyaç maddelerini aldığını söyledi:

“Herkes gıda ihtiyacını alıyordu, kimse almasa ben de almazdım. Pirinç, domates, patates gibi temel ihtiyaçları aldım. Alkol, çelik kasa, av bayisinden tüfek ve … marka aracın alınmasıyla ilgi bilgi sahibi değilim. Bu araçta E. ve Ö.’yü gördüm,  Ahmet [kardeşi Ahmet Güreşçi] araçta yoktu.”

Avukatları da Sabri Güreşçi’nin “samimiyetle ikrar ettiği üzere 7 Şubat’ta sadece kendi ve ailesine yetecek kadar zaruret hali kapsamında aldığı temel gıda maddesi mevcuttur” diyerek adli kontrolle serbest bırakılmasını talep etti.

Yurtdışına çıkmama adli kontrolü

Hakimlik ise kararında, şüphelilerin gıda maddesinin yanı sıra TEKEL bayiinden içki, sigara gibi ürünler alındığının ve tüfeklerin çalındığına dair kanıtları olduğunu yazdı.

Sabri Güreşçi’nin, yurtdışına çıkmama adli kontrolünün uygulanarak serbest kalmasına hükmetti.

“Ne olduğunu sorunca Ahmet’i de aldılar”

Güreşçi, Büyükburç Mahallesindeki evlerinin yakınında ailesiyle birlikte kaldığı çadırdan gözaltına alındı. Babası, ifadesinde gözaltı anını şöyle anlatmıştı:

“11 Şubat 2023’te sabah saat 10.30 civarında çadırda oturduğum esnada iki el silah sesi duydum, o sırada Sabri dışarıdaydı, ben de çadırdan çıkarak ne olduğunu görmek istedim. Dışarı çıktığımda sekiz jandarma personeli bana Sabri Güreşçi’yi sordular. Sabri zaten ateş sesi sonrası ellerini havaya kaldırarak yanlarına gitti. Sonrasında oğlum Sabri Güreşçi’yi jandarmanın kendi aracı olan Ford Transit tipi bir araca bindirdiler ve yaklaşık 10-15 metre hareket ettikten sonra diğer oğlum olan Ahmet Güreşçi çadırdan çıkarak jandarmalara ne olduğunu sordu. Jandarma personeli ‘Sen kimsin’ diyerek cevap verdi. Oğlum Ahmet, adını söyleyince jandarma ‘Sen de gel’ diyerek onu da araca bindirdi.

“Ahmet’in olaylarla bir ilgisi yoktu”

Jandarma personelinden şikayetçi olan babaları, diğer oğlu Ahmet’in ölümüne dair de şunları söyledi:

“Nizamiyenin dış kapısında yol kenarında beklerken dört jandarma personelinin battaniyeye sarılı bir şahsı çıkardıklarını ve araca bindirdiklerini gördüm. Battaniyeye sarılı şahsın gördüğüm kadarıyla hareketi ve tepkisi yoktu. Şahsın oğlum olabileceğini düşünerek Sabri’nin eşi ve çocuklarıyla birlikte hastaneye doğru yola çıktık. Hastaneye gittiğimde battaniyeye sarılı şahsı kapalı bir odaya alıp kapısını kapattılar. Kim olduğunu sorduğumda, ‘Suriye uyruklu bir şahıs olduğunu’ beyan ettiler.

Buna rağmen hastaneyi terk etmeyerek şahsı görmeye çalıştım. Kapıya bir an yüklenmem sonrasında çok kısa bir süre battaniyeye sarılı kişiyi gördüm fakat kim olduğundan emin olamadım. Bir süre geçtikten sonra ismini bilmediğim bir doktor, jandarmaya ‘Ambulansla götürelim mi’ diye sordu. Jandarma personeli ‘O iş bitti gerek kalmadı’ şeklinde cevap verdi.

Ben ısrarla battaniyeye sarılı şahsın Sabri olduğunu düşündüğümden sormaya devam ettim. Jandarma Sabri’nin karakolda olduğunu söyleyerek alandan uzaklaşmamı istedi. Tekrar karakola döndüm, saatlerce beklememe rağmen benimle görüştürmediler, eşiyle çok kısa süre, 5-10 saniye görüştürdüler, bir tek sesini dinletmişler, ‘Ben iyiyim’ demiş o kadar.

Battaniyeye sarılı şahsın Sabri olduğunu düşündüğümden bunu duyunca geri döndüm. O şahsın oğlum Ahmet olmadığını düşünmemin sebebi, Ahmet’in olaylarla herhangi bir ilgisi olmadığı ve serbest bırakıldığını düşünmemdir.

Ertesi sabah 07.00 civarında hastaneye geri döndüm, tanıdığım olan morg görevlisine morga beni sokmasını rica ettim. Kabul etti ve vefat eden şahısları gösterdi, orada oğlum Ahmet’i gördüm.

Jandarma, bana Ahmet’i serbest bıraktıklarını fakat Antakya’da yağma gerçekleştirdiği sırada vatandaşlar tarafından darp edildiğini söyledi. Morgda oğlumu gördüğümde yüzünde darp nedeniyle morluklar, açılmalar vardı, vücudunda darp izleri vardı.”

 

Exit mobile version