Elif Naz Yüksel

Devlet Yok Değil, Tam da Orada Devlet!

6 Şubat ile başlayan depremlerde onbinlerce insanımız hayatını kaybederken onbinlercesi de yaralandı. Bilinmez ve süpriz değildi! Ortalama her 15-16 yılda bir 6 şiddetinin üzerinde depremlerin meydana geldiği coğrafyamızda, bugüne değin çok büyük kayıplar verdik, tarifi imkansız ateşler düştü bağrımıza.

Biliyoruz ki, gerçekleşmesi engellenemez doğa olayı olsa da, öngörülebilen ve önlemler alınabilen bir olgudur deprem. Sayısız fay hattı üzerinde milyonlarca emekçi yaşamaktadır. Ne var ki emekçilerin ve yoksulların hayatlarının pekte bir anlamı yok sermaye devleti için.

Hükümetler değişmiş ancak devlet, bir deprem coğrafyası olan ülkede hiçbir dönem dişe dokunur önlem almamıştır. Bunun için 1939’dan bu yana sürekli ölüyoruz depremlerde…

ONBİNLERCE İNSANIN ÖLÜMÜNDEN SİYASİ İKTİDAR SORUMLUDUR! SUÇLUDUR!

AKP şefi, hükümet olmadan önce yürüttüğü propaganda çalışmalarında ve hükümet olduktan sonra da birkaç yıl boyunca sürekli 99 depremindeki can kayıplarının önlenebilir olduğunu, arama-kurtarma çalışmalarının çok yetersiz olduğunu, hükümetin sivil toplumu yok saydığını belirtip durmuştur. Gel görelim ki, eleştirdiği herşeyi kendi de misliyle yapmıştır.

AKP, hükümet olduğu günden bu güne kadar birinci derecen risk altında olan, bilim insanlarının sürekli işaret ederek uyardıkları Maraş, Hatay, Antakya, Adıyaman ve Antep gibi bölgeler dahil hiçbir yerde tek bir mahalleyi dahi deprem dirençli hale getirmek için somut bir adım atmadı. Siyasi iktidar bilimi hiçe saydığı ve hiçbir önlem olmadığı için suçludur!

Şehirleri, köyleri, kasabaları deprem dirençli hale getirmediği gibi bir de sırf kısa dönem oy hesapları uğruna İmar Barışı adı altında deprem dirençsiz yüzbinlerce yapıya da yasal bir statü kazandırdı.  Emekçi halkların evlerinin olası bir depremde başlarına yıkılacağını bile bile insan hayatını riske atan yapılara yasal teminat altına alan siyasi iktidar, depremde hayatını kaybeden her bir insanın ölümünden doğrudan ve birinci dereceden sorumludur. Suçludur!

Depreme karşı hiçbir önlem almayanların deprem anına ve sonrasına ilişkinde hiçbir planı ve ön hazırlığı yoktu. Arama-kurtarma çalışmalarındaki yetersizliğin ve gecikmenin sorumlusu siyasi iktidar, sivil toplum örgütlerinin ve diğer muhalif güçlerin yardımlarını engellemesinden ötürü kurtarılabilecekken enkaz altında donarak hayatını kaybedenlerin ölümlerinden de sorumludur! Suçludur!

Siyasi iktidar, kendi devletlerinin yasalarına göre kurulmuş partilere, depremzedelerle dayanışmak isteyen, bölgeye gerekli olan ürünleri götürmek isteyen, aciliyetli ihtiyaçlar doğrultusunda bölgede çalışan tüm muhalif güçlere de saldırmış, engelleme çalışmaları yürütmüş, gözaltılar yapmıştır. Siyasi iktidar, binlerce insanın hayatını faşist tekçi politikalarına tercih etmiştir. Suçludur!

Siyasi iktidar, depremlerden sağ kurtulabilenlerin barınma, yemek, su ve tuvalet gibi en temel insani gereksinimlerini dahi bugüne kadar tam anlamıyla karşılayamamıştır. Halen birçok bölgede çadır bekleyen insanlar var. Onbinlerce ölümden olduğu gibi sağ kurtulanları da soğuğa, sokağa ve çaresizliğe terk ettiği için suçludur!

1999 depreminden sonra  “deprem vergisi” olarak bilinen özel iletişim vergisi (ÖİV) adı altında tüm çalışanların maaşından kesilen vergilerin depremzedeler için kullanmayan siyasi iktidar suçludur!

DEVLET YOK DEĞİL! TAM DA BUDUR DEVLET!

Deprem bölgelerinde ‚devlet yok‘ sözleri haylice duyulsa da gerçek aksidir. Devlet tam da orada görünendir!

Depremin hemen ardından enkaz altında kurtarılmayı bekleyen insanlar varken selâ okuyarak oradaydı, günlerce insanlar kurtarılmayı beklerken deprem bölgesinde işkenceyle insan katlederek oradaydı, muhalif güçlere gözaltı yaparak, yardım çalışmalarını engelleyerek oradaydı, muhalif ve sosyalist basın çalışanlarını tehdit ederek oradaydı! Depremden saatler sonra Kürt bölgelerine bombalar yağdırarak oradaydı devlet!

Kendi sınıfsal dokusuna, niteliğine ve donanımına uygun olarak oradaydı! Yaşatmak yada kurtarmak için değil, gerçekleri gizlemek, muhalif sesleri boğmak ve tahakkümünü yeniden kurmak için oradaydı.

Kendini korumak, kurtarmak için gitti oraya devlet. Baştan sona tüm faaliyetleri de insanları değil, siyasi iktidarı kurtarmak, korumak ve onun politik çıkarlarını teminat altına almak üzereydi.

https://devrimcidusun.org/wp-content/uploads/2021/04/1.png
Giriş Yap

Devrimci Düşün Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!